Ulaştırma Bakanlığı’nın belge karmaşası

Bu konuyu kaçıncı defadır yazıyorum bilmiyorum, ama Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü yetkililerini hem bu köşede yazdığım yazılarla, hem de telefonla yaptığımız görüşmelerde, sektörün içerisinde 19 yılını geçirmiş ve hemen her kademesinde görev yapmış bir insan olarak en ince ayrıntılarına kadar bilgilendirmeme rağmen, D1, D2 ve D4 türü belgeler ve bu belgelerle yapılabilecek taşıma hizmetlerinin sınırları bir türlü pratik uygulamada belirlenemiyor.
D2 Yetki Belgeli araçların bu hali ile çalışmalarında Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü bir mahsur görmüyor, fakat seyahat acentelerinin usulsüzce D2 yetki belgeli araçları çalıştırmalarına neden olmuş oluyor. Burada tekrar Maliye Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerini konu ile ilgili olarak uyarmak istiyorum. Mevcut D2 yetki belgeli araçların çalışmalarında usulsüzlük var. Bunu örneklerle açıklamak istiyorum,
“Mesela benim bir adet 15 kişi kapasiteli ticari minibüsüm var, turizm sektöründe çalışmak istiyorum, fakat şirket adına kayıtlı toplam 75 koltuk kapasiteli taşıma aracım olmadığı için, ben bu 15 kişilik minibüsüme Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü’nden D2 yetki belgesi alamıyorum. Derken, şirketin üzerinde 75 ve üzeri koltuk kapasiteli aracı olan bir firmaya gidiyorum ve 15 kişilik minibüsümü kiraya veriyorum. O şirket de benim minibüsümü noterde yapılan kira sözleşmesi ile kiralamış oluyor. Bu şirket, diyelim Ankara’da ama ben D2 yetki belgesini aldıktan sonra, gelip Muğla’da bir seyahat acentesi ile yeniden kira sözleşmesi yapıp çalışmaya başlıyorum. Kira sözleşmesini de kendim imzalıyorum. Yani benim aracım hem Ankara’daki şirkette kiralık görünürken, aynı zamanda seyahat acentesinde de kiralık görünüyor” .
Konuya sadece D2 yetki belgesi noktasından bakıldığında, hiçbir sorun yok. Ama konuya Maliye, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve sigorta firmaları açısından baktığımızda büyük sorun var. Şöyle bir örnek daha vermek istiyorum.
Sigortalı araçlar bir kaza yaptıklarında, sigorta firması eksperlerinin ilk baktıkları konuların başında, kolluk kuvvetlerinin tuttuğu tutanaklar, alkol muayenesi ve evrak geliyor. Böyle bir durumda, araç iki yerde kiralık gözükürken, D2 yetki belgesini kullanmak için kiralık verilen birinci şirketteki araç, ikinci şirkette kaza yaptığında işler daha da karışmış olmuyor mu? Biraz daha ileri gidelim ve Allah göstermesin kaza sırasında ölüm oldu. Bu durumda hayat sigortası şirketleri, araç sahibine ve aracı kiralayan seyahat acentesi firması aleyhine yüklü tazminat davaları açmayacaklar mı?
Görüldüğü gibi, Kara Ulaştırma Genel Müdürlüğü kendi açısından konuya baktığında sorun yok, ama “hizmet sektörü olan turizmde hizmet üretmek için kullanılan araçların neden oldukları sorunlar meydana geldiğinde, asıl işler o zaman içinden çıkılmaz hal alıyor”.
Tekrar ediyorum, D2 yetki belgesinin mevcut uygulaması, seyahat acentelerini ve taşıma araç sahiplerini usulsüz iş yapmaya yöneltmektedir. Önerim, kesinlikle ve acilen 75 koltuk kapasitesi zorunluluğundan vazgeçilerek, ticari maliye kaydı olan her aracın koltuk sayısı kadar bedel ödeyerek D2 yetki belgesi almasının önü açılmalıdır.
Bu yapılmadığı takdirde, mevcut uygulama ile işler daha da karışmaya devam edecek, devletin kazanması gereken belge paralarını şahıslar kazanmaya devam edecektir. Devlet edenlerin devletin ve milletin haklarını korumak gibi bir yükümlülükleri olduğunu unutmamaları gerektiğini hatırlatmak isterim.
Tüm, Türk ve Müslüman aleminin Ramazan Bayramı’nı kutlar hayırlara vesile getirmesini yüce Allah’tan dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları