Ülkemde yabancı askerlerin postalını istemiyorum

Ülkemde yabancı askerlerin postalını istemiyorum
İhanet süreci ve tezkereyle ilgili önemli açıklamalar yapan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ülke topraklarını TSK savunur. Yabancı askerlerin işi ne?” dedi.

Yeniçağ’a özel açıklama

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Ekim tezkeresini ve yeni bir evreye sokulan “ihanet süreci” pazarlıklarını Ahmet Takan’a değerlendirdi. Partisi tezkereye “Hayır” diyen Kılıçdaroğlu, “Yabancı asker gelmemeli. Hangi gerekçe ile gelecek? Sınırları onlar mı koruyacak? Benim ülkem tehlikede değil. Geldi diyelim, sınırı korumak TSK’nın görevi değil mi?” dedi.

Atatürk ortak değerimiz
AKP iktidarının tezkereyle yeni bir evreye taşıdığı terör örgütü PKK ile müzakereler için de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:: “Samimi söylüyorum. Sürecin ne olduğunu bilmiyoruz. Okullar, Atatürk heykelleri yakılıyor. Atatürk, ortak değerimizdir. Ülkemin birliğini savunurum. Eğer bir Kürt sorunu varsa bu sorunu çözecek de siyasetin kalbi  Parlamento’dur.” 

AKP sorun üretiyor
Kılıçdaroğlu, “AKP’nin misyonu bitmiş bir siyasi partidir artık. AKP artık sorun üreten bir partidir. Biz 3 yıldır değişim yaşıyoruz” dedi.


YABANCI ASKERLERİN TÜRKİYE'DE NE İŞİ VAR
Ahmet Takan / Özel Röportaj

2 Ekim tezkeresinin ardından Başbakan Davutoğlu’nun kendisine yönelttiği eleştirileri YENİÇAĞ’a değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Tezkerede Irak’ın toprak bütünlüğünden söz ediliyor ama Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edilmiyor” dedi.

Türkiye’nin Orta Doğu’dan dışlandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki, tezkerede yabancı askerler gelecek. Ulusal bağımsızlık savaşını veren bir ülkenin bireyi olarak topraklarımızın yabancı askerlerin postallarıyla ezilmesini istemiyorum” diye konuştu.

2 Ekim tezkeresine “hayır” oyu veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Benim ülkemin topraklarının yabancı askerlerin postalları tarafından ezilmesini istemiyorum” dedi. Hükümetin  tezkere ile birlikte yeni bir evreye taşıdığı “çözüm süreci”ni de değerlendiren CHP lideri  Kılıçdaroğlu, “Atatürk heykellerini yakan insanları ben asla kabul edemem. Doğru bulmam. Atatürk, bizim ortam değerimizdir. Onun öncülüğünde benim dedem de onun heykellerini yakan çocuğun dedesi de aynı topraklarda yatıyorlar” diye konuştu. CHP lideri  Kemal Kılıçdaroğlu,  2 Ekim tezkeresinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendisine yönelttiği eleştirileri ve “çözüm süreci” pazarlıklarını YENİÇAĞ’a değerlendirdi.  Kılıçdaroğlu başta “tezkereye ret oyu verdiniz.Esadçı mısınız” olmak üzere  diğer sorularımıza şu yanıtları verdi;

ESAD’I HİÇ SAVUNMADIM: 
IŞİD Ortadoğu’yu kana buladı. Bir terör örgütüdür, IŞİD’ın de bizim anladığımız Müslümanlıkla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur Batı ittifakı IŞİD’ın terör örgütü olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Ben de çıktım dedim ki, Türkiye terörden en büyük zararı gören ülkedir, dolayısıyla batı ittifakının bu mücadelesi içinde Türkiye de yer almalıdır. Önümüze gelen tezkere IŞİD ile mücadele tezkeresi değil. IŞİD bir yerde geçiyor ama yaklaşık yirmi yerde Suriye rejimi geçiyor. Tezkerede Irak’ın toprak bütünlüğünden söz ediliyor, Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edilmiyor. Tezkere ile Türkiye’nin, Türk askerinin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesi isteniyor. Biz buna karşıyız. IŞİD ile mücadele evet yapılmalı ama bu mücadeleye baktık batı ittifakını oluşturan diğer ülkelerin IŞİD’a bakışlarını ve nasıl mücadele etmeleri gerektiğini söylüyor. Mesela; Fransa diyor ki ben hava yoluyla yaparım, birisi ben insani yardım yaparım diyor, birisi ben şunu yaparım diyor. Ama hiç kimse ben askerimi gönderirim demiyor. Şimdi bunlar biz askeri göndereceğiz diyorlar. Ama IŞİD ile mücadele için değil, Suriye rejimi için göndereceğiz diyorlar. Esad’ı hayatımın hiçbir döneminde savunmadım. Nerede insan hakkı ihlali varsa eleştirdim.

TÜRKİYE DIŞLANDI: 
Şimdi tersi bir tablo çıktı. Başka ülkelerin iç işlerine müdahale eden ülke konumuna geldik ve Ortadoğu’dan dışlandık. Bizim sözümüz geçmiyor Ortadoğu’da. En son İsrail - Filistin sorununu Mısır çözdü. Ortadoğu’da artık Mısır’ın sözü geçiyor ve Ortadoğu’da İran’ın sözü geçiyor. Türkiye tamamen dışlanmış. Oysa Türkiye’nin konumu böyle değildi. Peki, IŞİD ile nasıl mücadele edilecek? .Diyorlar ki; tezkerede yabancı askerler Türkiye’ye gelecek. Ben bu ülkenin onurlu bir yurttaşı olarak ulusal bağımsızlık savaşını veren bir ülkenin bireyi olarak benim ülkemin topraklarının yabancı askerlerin postalları tarafından ezilmesini istemiyorum. Benim ülkeme hiçbir zaman yabancı askerler gelmemeli. Hangi gerekçe ile gelecek? Benim ülkem tehlikede değil.  E ,geldi diyelim sınırları mı koruyacak? Sınırı korumak TSK’nın görevi değil mi? TSK kendi sınırlarımızı koruyamayacak kadar beceriksiz bir TSK mı? Siyasi otorite IŞİD’a açık destek verdiği için El-Kaide, El-Nusra’yı desteklediği için Türkiye böyle bir Ortadoğu bataklığının içine sokulmak isteniyor. Ben Ortadoğu’ya bataklık demiştim. Davutoğlu beni eleştirmişti, Ortadoğu’ya bataklık denir mi diye. Sonra Cumhurbaşkanı söyledi, sonra onların sözcüleri söylediler Ortadoğu bataklık. Şunu sormak ve öğrenmek isterim. Aklı başında olan bir hükümet bataklık olarak tanımladığı bir alana Türk askerini gönderir mi? Siz gönderiyorsunuz.

IŞİD İLE MÜCADELE: 
Batı ittifakı içinde elbette yer alalım. Onlar nasıl yapıyorsa biz de benzerini yapalım. Kendi sınırlarımızı koruyalım. Bunun için dışarıdan yardım almaya gerek var mı? Hayır. IŞİD terör örgütünün Türkiye’de tedavi merkezleri var mı, var. Kapatıyor musun, kapat. IŞİD militanları Türkiye’de eleman devşiriyor mu, devşiriyor. Gaziantep’te, Ankara’da, Şanlıurfa’da bunların merkezleri var mı, var. Engelliyor musun, engellemiyorsun. Yabancılar geliyor başka ülkelerden IŞİD militanları geliyor Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a geçiyorlar. Sen izin veriyor musun AKP hükümeti olarak. İzin veriyorsun. Peki, sen IŞİD ile mücadeleyi nasıl yapacaksın? Tedavi oluyor, buradan militan devşiriyor, yurtdışından gelen militanları gönderiyor oraya. IŞİD’in kaçak petrol satmasına Türkiye’de izin veriyor. Ben IŞİD ile mücadele edeceğim diyor. Hangi IŞİD ile mücadele ediyorsun. Doğru bulmuyoruz biz bunları. Asla da doğru bulmuyoruz ve Türkiye’nin başını belaya sokar. Bunu açık ve net söyledik kendilerine. Sız IŞİD ile mücadele için tezkere getiriyorsanız, PKK ile mücadele için tezkere getiriyorsanız getirin destek vereceğiz. Suriye ile alıp veremediğiniz ne? Suriye bir hükümet. Siz elbette ki insan hakları ihlalleri varsa itiraz edin hükümet olarak. Diyin ki Suriye’de insan hakları ihlalleri var, meşru zeminde bunları dile getirin. Biz bunları zaten dile getiriyoruz. Siz de hükümet olarak dile getirin. Biz muhalefet olarak dile getirelim. Suriye rejiminin daha demokratik olması için, daha özgürlükçü bir yapı olması için hep beraber yapalım bu mücadeleyi. Burada bir tereddüdümüz yok. Mısır’da da insan hakları ihlalleri olduğu zaman oraya da itirazımızı yapalım. Ama Türkiye bu coğrafyada kendisini dışlayacak politikaları hayata geçirmemeli. Ama kendisini dışlayacak politikaları hayata geçirdi.

DÜNYADA ALGI VAR: 
Türkiye IŞİD’a destek veren bir siyasal parti tarafından yönetiliyor diye. Türkiye bu algıyı kırmadığı sürece Ortadoğu bataklığından kendisini kurtaramaz. Bu algıyı kırmanın yolu az önce söylediğim yöntemlerdir. Türkiye’de IŞİD’a karşı ciddi bir mücadele yapılacak. Hücrelerini falan ortaya çıkaracak. Adamların internet siteleri var, adamlar gıyabi cenaze namazı kılıyorlar. Adamlar üniversitelerde öğrencilere saldırıyorlar. Adamlar Beykoz’da mitingler, toplantılar yapıyorlar AKP tezkere getiriyor, bir yerde IŞİD geçiyor. Sözde IŞİD ile mücadele için, PKK ile mücadele için. Bu samimi bir tezkere değildir. İyi niyetli bir tezkere değil. Ülkeyi felakete sürükleyebilir bunlar.


Atatürk heykellerini
yakanı kabul edemem

ÇÖZÜM SÜRECİ PAZARLIKLARI: 
Bilmiyoruz bakın bunu çok samimi söylüyorum. Ne olduğunu bilmiyoruz. Kimlerle ne görüşülüyor onu üç aşağı beş yukarı tahmin ediyoruz. Ama ben şunu düşünürüm: bir, ülkede kan akmıyorsa bir sorun yok, kavga olmasın bir sorunumuz yok. Ama ben ülkemin birliğinden, bütünlüğünden sorumlu bir partiyim. Ülkemin birliğini ve bütünlüğünü savunurum. Ben doğu Anadolu’da okulların yakılmasına şiddetle karşı çıkan birisiyim. Bir eğitim kurumu yakılamaz. Bir eğitim kurumu yok edilemez. Bir eğitim kurumuna savaş açılamaz. Benim çocuklarım gidiyor oraya okumaya. Siz engelliyorsunuz. Bunu asla doğru bulmam. Artı Atatürk heykelleri yakılıyor. Atatürk sadece bizim değil düşmanlarının bile saygı duyduğu dünya çapında bir liderdir. Onun öncülüğünde bu ülkenin hangi etnik gruba mensup olursa olsun bütün insanların ortak ulusal kurtuluş savaşını verdiler. O bu ülkenin ortak değeridir. Atatürk’ü sağcı, solcu ya da ortacı falan diye ya da şu görüş ya da şu etnik mensubu kişiler diye ayrı tutacak ya da farklı bakacak diye değil. Hepimizin ortak alanıdır Mustafa Kemal Atatürk. Onun heykellerini yakan insanları ben asla kabul edemem. Doğru bulmam. Bizim ortam değerimizdir. Onun öncülüğünde benim dedem de onun heykellerini yakan çocuğun dedesi de aynı topraklarda yatıyorlar. Beraber verdiler bu mücadeleyi. Bir insan kendi tarihine, kendi geçmişine ve ülkeye hizmet eden, görüşünü beğensin beğenmesin, taşı taş üstüne koyan herkese saygı duymak zorundadır. Ben Menderes’in mezarını ziyaret ederken aynı gerekçe ile ziyaret ettim. Celal Bayar’ın mezarını ziyaret ederken aynı gerekçe ile ziyaret ettim. Beğeniriz beğenmeyiz, tartışırız tartışmayız ama bu ülkeye bu insanlar hizmet ettiler. Öyle bakmamız lazım bizim. Biz kalkacağız şimdi hangi gerekçe ile Atatürk’ün heykellerini yıkıyorsunuz? 

HERKESİN DÜŞÜNMESİ LAZIM: 
Kürt kökenli kardeşlerimin de oturup düşünmesi lazım. Kendi tarihimizi elbette bileceğiz. Kendi tarihimize saygı göstereceğiz. Ama biz yönümüzü geçmişe değil, geleceğe dönmek zorundayız. Bizim sorumluluğumuz çocuklarımıza karşı. Çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız. AKP misyonu bitmiş bir siyasi partidir artık. AKP artık sorun üreten bir partidir. Şunu açıkça söyleyeyim, CHP son 3 yılda en büyük değişimi yaşayan partidir. Toplumun her kesimine sıcak mesajlar vermeye özen gösteriyoruz. Ayrıştırıcı değil, Birleştirici olmaya özen gösteriyoruz. Doğu Anadolu’ya da ben bu gerekçe ile gidiyorum. Oradaki arkadaşlarımla, kardeşlerimle ben bu vesile ile görüşüyorum. Bizim ayrılmaya değil, beraber olmaya ihtiyacımız var. Biz birilerinin tuzağına düşüp, birbirimizi düşman olarak görmemeliyiz. Bu topraklarda yaşıyoruz. Amacımız  huzur içinde yaşamak. Varsa bir sorun elbette oturacağız, çözeceğiz. Kim çözecek siyasi mekanizma çözecek.  Siyaseten çözeceğiz. Kürt sorunu temel bir sorun mu, temel bir sorundur. Nerede çözülmeli, parlamentoda. Eğer siyaset kurumu çözecekse siyasetin kalbi nerdedir, parlamentodur. Oturur tartışırız, oturur çözeriz. Kavga ederiz, dövüş ederiz, bilmem ne ederiz ama sonunda bu sorunu çözeriz. Dışarıdan gelip birisi bu sorunu çözmeyecek. Çözmemeli. Türkiye kendi iradesi ile kendi gücü, özgüveni ile bu sorunu oturup çözmeli. Kılıçdaroğlu, YENİÇAĞ aracılığıyla tüm vatandaşların Kurban Bayramını da tebrik etti.

Süleyman Şah için BM kararına gerek yok

ahmet-takan.jpg
Evet oyu verenlerin de tarihin önünde ciddi bir sorumluluğu vardır. Araya Süleyman Şah türbesini koymuşlar, tezkerenin içine yerleştirmişler. Süleyman Şah türbesinin bulunduğu alan Türkiye Cumhuriyeti’nin alanıdır. Oraya dışardan bir müdahale edildiği zaman Türkiye’ye savaş açmak demektir. Bunun için BM Güvenlik konseyinin kararına gerek yok. Siz meşru müdafaa hakkınızı kullanırsınız, askerinizle oraya girersiniz, her türlü önlemi alırsınız. Bunun için sadece ve sadece BM’ye bilgi verirsiniz. Saldırıldı ve ben oraya askerimi gönderdim, topraklarımı korudum. Sizin en meşru hakkınızdır. Bunun için tezkereye bile gerek yok. Bunu da Türk kamuoyunu yanıltmak için eklemişler. Ortada böyle bir şey yok. Kaldı ki siz de gayet iyi hatırlarsınız dışişleri bakanlığındaki görüşmeleri. Servis edilen görüşmeleri. Ne diyor orada, hiç meraklanmayın gerekirse biz iki tane top mermisi atarız, ondan sonra altyapıyı oluştururuz diyor. Bu ne demektir biliyor musunuz kendi askerimizi biz öldürürüz, sonra oraya kendi askerimizi sokarız demektir. Bu konuşuluyor. Hangi gerekçe ile siz kendi askerinizi öldürüyorsunuz? Sonra Türkiye’de bir algı yaratacaklar, Süleyman Şah’a saldırıldı biz de oraya gittik. Bereket versin böyle bir tablo çıkmadı ortaya. Tezkereyi ve sonuçlarını yakından takip edeceğiz. Evet oyu verenlerin tarih önünde bir sorumluluğu var onu da biliyoruz. Eğer asker girerse gelen her şehidin hesabını tezkereye evet verenler vereceklerdir.