Ülkemizi tanıma ve tanıtma meselesi

Bugüne kadar turizm konusunda kimle konuşsam “turizm” dendiğinde insanlarımızın ilk aklına gelen “yabancı turistler” oluyor. Fakat bu konuştuğum insanlara “hayır turist belli bir yerden başka bir yere belli bir amaçla bir saatliğine bile gidip gelen kişiye” denir, dolayısı ile senin köyden kalkıp birkaç saatliğine şehre gitmen bile kısa süreli bir turizm faaliyetidir dediğimde kimseyi inandıramadım.
Toplumun genelinde “turizm ve turist” kavramları bu kadar yüzeysel değerlendirilince de bunun daha ileri düzeyde olumsuz yansımalarını “derneklerin ve okulların” kendi başlarına düzenledikleri gezilerde görüyoruz. Ülkemize sene de yirmi milyondan fazla yabancı turistin gelmesi ile övünürken, sayıları neredeyse on beş milyonu bulan öğrencilerimizi yörelerini ve ülkelerini tanımalarında hiçbir sorumluluk almadan, yöreyi ve ülkeyi tanıtma bilincinden uzak organizasyonlara terk ettiğimiz görüyoruz.
Yaşadığı ülkenin tarihini, arkeolojisini ve kültürünü tanımayan genç nesillerin ileri de ülke geneline hitap edecek çözümler üretmesini beklemek de hayal olacaktır. Yedi coğrafi bölgede yaşayan insanlarımız daha okul dönemlerinden itibaren düzenli ve Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimizde organize edilecek gezi programları ile ülkelerini tanımalıdırlar. Devleti oluşturan ülkemiz insanlarının, diğer bölgelere yapacakları gezilerle, birbirlerini yaşadıkları coğrafi ve kültürel ortamlarında tanımalarının önünü açacaktır.
Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, üzerine vazife olmayan “okul gezileri” ile ilgili bir genelge yayımlayarak “okulların tek başlarına gezi programlarını yapıp, uygulamasının önüne geçmelidir”. Ülkenin tanıtımından sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı tüm diğer bakanlıklarla da istişare ederek, bu konuya acilen bir el atmalıdır. Çünkü dernek ve okulların kendi başlarına organize ettikleri geziler, gerçek anlamda bir “gezi olmayıp, otobüs yolculuğunda öteye gitmemektedir”.
Eğer öğrencilerimize gezilen yerlerin tarihi ve kültürel yönleri ile ilgili bilgi verilmeyecekse, o zaman tüm öğrenciler aileleri ile bir otobüse atlayıp gezebilirler. Bunu yapmak için illa da okul veya dernek organizasyonlarına ihtiyaç yoktur.
Turizm bilincinin genç kuşaklarda yerleşmesi, ancak onların okul yıllarında yapacakları profesyonel gezi programları sayesinde oluşturulabilir. Gezi de sonuçta bir kültürel faaliyettir, belli disiplinler çerçevesinde yapılmalıdır.
Ülkemizi öncelikle yabancı turistlere değil bu ülkede yaşayan insanlarımıza tanıtma sorumluluğumuz vardır. Bölgeler arsında yapılacak geziler, bölgeler arası kültürel yakınlaşmalarında başlamasını sağlayacak, ülkenin en batısındaki vatandaş en doğusunda yaşayan vatandaşın yaşam şartlarını ve buna bağlı kültürel yapısını daha iyi kavrayabilecektir.
Bunu bir eylem planı haline getirerek tez elden Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı ortaklaşa bir program çizmelidirler. Bugün için “döviz getiriyorlar” diye yabancı turistlere göre şekillenen turizm sektörü, unutmasın ki “her şey güllük gülistanlık olduğu sürece yabancı turist gelir, hele bir olay cereyan ettiğinde onların hiçbirisini bulamazsınız” işte o nedenle onlarca milyar dolar yatırılarak kurulan turizm bölgelerimizin hizmet verme alışkanlıklarının yeniden gözden geçirilmesi ve yerelleştirilmesi gerekmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları