Ülkeyi ucuza pazarlayanlar ve devrim edebiyatı yapanlar

7 Haziran 2009 tarihli bir gazetede çıkan söyleşiyi okuyunca gözlerime inanamadım. Ülkeye her yıl bilmem kaç yüz bin kişi getirdiğini söyleyen Cem Kınay,  “devrim yapamadım, bitirdim” diyor.
Mantığa bakar mısınız,  “her şey dahil sisteminin mimarı olmakla övünen”  bu şahsa günümüz Türkiye’sinde tam sayfa ayrılıyor ve ülkedeki sistemi değiştiremediğinden dert yanıyor. Bu söyleşiyi yapan kişilerden birisi ben olsaydım aşağıdaki soruları sorar ve aralarına yorumlarımı eklerdim.
1. Türkiye de  “her şey dahil sistemin mimarı olmakla gerçekten övünüyor musunuz?”
2. Bu sistemin ülkeye kazandırdıklarını sıralar mısınız?
3. Ülkeyi pazarlama yetkisini size kim verdi?
4. Bu yetkiyi size verenler belki politikacılar ve belli bürokratlar olabilir, ama ülkeyi ucuz tatil pazarı haline getirmenizden dolayı yarın yargı önüne çağrıldığınızda ne gibi bir savunma yapmayı düşünüyorsunuz?
5. Bu ülke de  “devrim yapamadığınızdan”  söz ediyorsunuz, ülkeye har şey dahil illetini turizm diye yutturduktan sonra hangi devrimi yapmayı bekliyordunuz?
6. “Özel yerlerde özel projeler yapmak istedim”  diyorsunuz, demek ki Türkiye’yi ucuz turizm ülkesi haline getirerek ülkede tüm özellikleri yok ettiğinizi de itiraf etmiş olmuyor musunuz?
7. Size devrim kelimesinin anlamını ve tarihsel süreçte yapılmış olan devrimleri yeniden okumanızı tavsiye ediyorum.
8. Karayipler’de 15 milyon dolara villa satmakla şimdi övünebilirsiniz, ama unutmayın siz oradaki milyon dolarlık villalarla değil, ülkenize attığınız  “her şey dahil kazığı”  ile anılacaksınız.
9. Turizmden biraz anlayan ve sisteme ne kadar zarar verdiğinizi bilen insanlar olarak, sizin bir  “turizm dahisi”  gibi topluma empoze edilmenizi engelleyeceğiz.
10. Ülkesini düşünen insanlar olarak gazetelerde boy boy resimleriniz çıktı diye, toplumun her kesiminin mantık ve belleği ile dalga geçme hakkınızın olduğunu sanmayın.
11. Turizm  “dahisi” Cem Kınay’a sorulması gereken soruların arasında, Türkiye’de hizmet aldığı tedarikçi firmaların da soru ve görüşlerine yer verilmeli idi.
12. O kadar dahiler ki, ekonomik gerekçelerle şirketlerini yabancılara devredip, başka ülkelere Türkiye’den kazandıkları artı değerleri aktarmalarının  “mali anlamda” hesabı sorulmadığı için gazeteler de hâlâ boy gösterebiliyorlar.
Ama ne demiş Atalarımız  “söyleyene değil söyletene bakacaksın” . Evet, gazeteciliğin de bir boyutu olan magazin gazeteciliği  “flaş haber”  deyimini gündeme sokup kullanmaya başladığından bu yana, ülkeye kazık atanlar da “turizm dahisi” flaş haberlerine konu olabiliyor.
Türkiye’yi ucuz  turizm cenneti haline getiren, hem Vural Öger hem Cem Kınay bu yönleri ile topluma gösterilmeli ki ülkeye attıkları kazıklar anlaşılabilsin.
Sonra şu soru sorulsun, Türkiye nere Küba nere, Karayipler nere. Oradaki yatırımların Türkiye’ye ve Türk insanına yararı ne?

Yazarın Diğer Yazıları