Ülkücü camiadaki hayal kırıklığı kongreyle aşılır

Ülkücü camiadaki hayal kırıklığı kongreyle aşılır
MHP’deki olağanüstü kongre çağrısını YENİÇAĞ’a anlatan Özcan Yeniçeri, “Ülkücü vicdanın sesine kulak verilmeli ve kongre bir an önce toplanmalı” dedi.

Ülkücü camiadaki hayal kırıklığı kongreyle aşılır

Yenİçerİ, teşkilatların kapatılmasını ise “Kabul edilemez bir durumdur. Tasfiye yerine tavsiyelerle insanların ikna edilmesi gerekir” sözleriyle değerlendirdi

MHP eski Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, MHP Genel Merkezi’ne yaptıkları olağanüstü kongre çağrısını ve gerekçelerini YENİÇAĞ’a anlattı. Teşkilatların kapatılması ve görevden almaların kabul edilemez olduğunu ifade eden Yeniçeri, “Bir an önce kongre toplanmalı” sözlerini tekrarladı.

“Herkesin sağduyuyla, aklıselimle ve MHP’nin geleceğini düşünerek hareket etmesi gerekir” diyen Yeniçeri, kişilerin geçici, partinin ise kalıcı olduğunu sözlerine ekledi. İşte, Yeniçeri’nin sorularımıza verdiği cevaplar:

* Basın açıklaması ile “Olağanüstü kongre toplanmalı” dediniz. Gerekçelerini nasıl açıklarsınız?

1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını MHP camiası hazmetmiş değil. Milliyetçi, Ülkücü taban, sonuçlardan büyük rahatsızlık duyduklarını ve mevcut siyasi tablonun kendilerini ciddi bir biçimde rahatsız ettiklerini ifade etmektedir.  Her yerde insanlar “Biz bu duruma nasıl düştük, bu kıskaçtan nasıl çıkarız?” sorusunu sormaktadır. Bu durum, MHP tabanında ciddi bir rahatsızlığın olduğunu göstermektedir. Bu rahatsızlıkları gidermek ve haklı taleplere cevap vermek zorunluluk halini almıştır. Mevcut yönetimin, ortaya çıkan tablonun nedenlerini tabanıyla paylaşması ve onları ikna ederek güven tazelemesi gerekiyor. Bunun yolu da MHP’nin olağanüstü kongreyi toplayarak bir güven tazelemesinden geçmektedir. Yani Genel Başkan ve partideki yetkililer 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını MHP’lilerin kabul edebileceği gerekçelerle ve argümanlarla ortaya koyup, tabandaki sukûtuhayali ve olumsuz duyguları gidermesi ve en azından onları ikna etmesi beklenirdi. Çünkü mevcut durum sürdürülebilir değildir. Biz bunu gördüğümüz için ülkücü vicdanın sesine kulak verilmesi ve olağanüstü kongrenin toplanması talebini onlar adına dile getirdik. Herkesin sağduyuyla, aklıselimle ve MHP’nin geleceğini düşünerek hareket etmesi gereklidir.

Yapılacak şey Ülkücü iradeye gitmektir

* Bahsettiğiniz talep doğrultusunda kurultayın toplanması için çalışma yürüten isimler var. Bu konuda neler söylersiniz?

Ülkücü camiada seçim sonuçlarının oluşturduğu sükûtu hayali aşmak biraz önce de ifade ettiğim gibi Genel Başkan’ın bizzat olağanüstü kongre toplamasıyla mümkündür. Bu tartışmalara bir an evvel son vermek gerekiyor. Fakat yetkililer gerekli adımı atmadığı için bazı arkadaşlar ortaya çıkarak delegelere ulaşmış ve ciddi bir miktarda delegenin imzasını almak suretiyle MHP’yi olağanüstü bir kongreye çağırıp tüzük değişikliğine gidilmesi için bir girişim başlatmıştır. Bu girişim demokratik bir işlemdir ve ayıplanacak bir şey de değildir. İmzalar Genel Merkez’e gittikten sonra Genel Merkez gereğini yapmamış, bu imzalara karşı bir adım atmamıştır. Bunun üzerine mesele yargıya taşınmıştır. Hatta Genel Başkan “Yargıya gitsinler” şeklinde açıklamalar yapmıştır. Bu, son derece üzücüdür. Çünkü MHP’nin mahkeme kapılarına yönlendirilmesi MHP’nin tarihine, kimliğine ve varlığına uygun bir tavır değildir. Biz yazdığımız metinde MHP’nin mahkeme kapıları, kayyum kararları ile meşgul edilmesinin yanlış, tehlikeli ve rahatsız edici olduğunu söyledik. Yapılması gereken şey, mahkemeye gitmek değil ülkücü iradeye gitmektir. Dahası olağan kurultay tarihi olan 2018’i beklemek, kongre tartışmaları ve iç çekişmelerle MHP’nin enerjisini tüketmesi anlamına gelir ki, bu da apolitik bir tavır olur.

 

Tabandan ciddi kopmalar olur

Yeniçeri, şöyle devam etti: Böyle bir durumda 2018 yılına kadar yani yaklaşık 2 yıl MHP sürekli iç tartışmaların odağında olacaktır. Bu durum ciddi biçimde MHP’nin siyaset yapmasını engelleyecektir. MHP iç kavgalara mı endekslensin, iç kargaşayla mı uğraşsın, yoksa Türkiye’nin sorunlarına mı yoğunlaşsın? Bu, karar verilmesi gereken önemli bir sorudur. Olağanüstü kongrenin dışında MHP’yi iç tartışmalardan çıkarmanın başka yolu yoktur. Çünkü zannedildiği gibi MHP tabanındaki rahatsızlık küçük boyutlarda değildir ve geçiştirilerek çözümlenecek boyutta ise hiç değildir. Biz muhalif ya da muvafık değiliz. Hiç kimsenin yanında ya da karşısında da değiliz. Biz hem Genel Merkez’e hem Genel Başkan adaylarına eşit mesafede Ülkücü bir duruş ortaya koyduk. Onun için bizim hareketimiz aslında bir sağduyu hareketidir. Bir Genel Merkez karşıtlığı ya da muhalefet yandaşlığı da söz konusu değildir. Biz MHP’de muhalefeti ya da muvafıklığı kabul eden zihniyet taşımıyoruz. Bu doğru değil. MHP üyelerinin hepsi saygın insanlardır. Genel Başkan ve yönetimi de, aday olanlar da, milletvekilleri de, milletvekili olmayanı da şerefli ve saygın insanlardır. Bizim problemimiz ortaya çıkan bu kaotik ve karmaşık durumu bir an evvel çok sade bir biçimde bir olağanüstü kongre ile halletmektir. Olağanüstü kongre ile yalnızca herhangi birisinin değil Genel Merkez’in de güven tazelemesi için bunu talep ediyoruz. Eğer Genel Merkez taban üzerinde güven tazelemez ve bunları görmezden gelmeye veya etkisizleştirmeye başlarsa o zaman çok ciddi bir biçimde tabandan kopmalar olabileceği endişesini taşıyoruz. Bu endişedir ki bizi böyle bir açıklama yapmaya sevk etti. MHP’nin eski ve yeni 3 milletvekili bir araya geliyor, 3’ü de profesör, 3’ü de bilim adamı ve 3’ü de Türkiye’nin meseleleri konusunda sözü dinlenen insanlar. Bunların MHP’nin daha etkin, daha ileri bir noktaya gelmesi için ortaya koyduğu tavrı herkesin anlayışla karşılaması gerekiyor. Aslında bu durum karşısında susmuş olsaydık, tarih önünde suçlu ve görevini yapmamış insan konumuna düşecektik.

 

Tasfiye süreci çok tehlikeli ve yanlıştır

* Olağanüstü kongre için imza veren yöneticilerin görevden alınmasını ve teşkilatların kapatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Partinin tabanla bütünleşerek sorunları, muhataplarıyla konuşup onları ikna ederek çözeceği yerde partinin il ve ilçe teşkilatları kapatması, sorunu küçültmemiş büyütmüştür. MHP, MHP’lilerindir. MHP il teşkilatlarını bir kalemde görevden uzaklaştırıldığında ciddi bir biçimde meşruiyet sorunu ortaya çıkar. Biz bu tasfiye sürecini çok tehlikeli ve yanlış olarak görüyoruz. Tasfiye yerine tavsiyelerle insanların ikna edilmesi gerekir. MHP’den MHP’lileri kapatarak uzaklaştırmak, yeni dargınlıklar ve bölünmeler ortaya çıkarır. Bu da insanların parti ile gönül bağının koparılmasına neden olur. Teşkilat kapatmaları son derece yanlış ve kabul edilemezdir.

 

Partimizdeki kargaşa, AKP için bulunmaz bir fırsat oluşturur

* Bir erken seçim görüyor musunuz? Olağanüstü kongre yapılmaz ve erken seçime gidilirse nasıl bir tablo ile karşılaşırız?

MHP 2018 yılına kadar kongre tartışmaları ile iç karışlıklarla uğraşırsa bu hem politik bir davranış olmaz hem de MHP’nin ciddi bir biçimde fırsatları elinden kaçırmasına sebep olur. Mevcut konjonktürde çökmüş ve demokratik meşruiyetini kaybetmiş bir HDP var. Buna bir de kendi iç tartışmalarıyla enerjisini tüketmiş bir MHP eklendiğinde bu durum AKP için inanılmaz bir fırsat sunar. Bu şartlarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gözünü kırpmadan Türkiye’yi bir erken genel seçime götürecektir. Muhtemelen Erdoğan ve AKP, anayasa komisyonu toplantılarının ardından ’Yeni bir anayasa yapamıyoruz, o zaman millete gidiyoruz” diyerek Türkiye’yi erken genel seçime zorlayacaklardır. Erdoğan’ın Kasım’da Türkiye’yi erken genel seçime götürme ihtimali çok yüksektir. Bu süreçte MHP’nin kargaşa ve tartışma içinde olması AKP için bulunmaz bir fırsat oluşturacaktır.

Birbirimizi kırmayalım

Türkiye erken genel seçime götürüldüğünde, HDP’nin baraj altı kaldığı kesinleşmiş bir durum olduğuna göre, Tayyip Erdoğan’ın seçimde 390’a yakın milletvekili ile iş başına gelmesi demektir. Böyle bir seçimde AKP’nin anayasa değiştirecek çoğunluğa ulaşacağı kesindir. Böyle bir durumda çıkarılacak anayasa, bir başkanlık esasına dayalı olacak. İki partili sistem ön görülecek, dar bölge seçim sistemine gidilecek, bunlardan daha da tehlikelisi federasyonun ya da eyaletleşmenin yolunu açacaktır. Böyle bir sonuç ortaya çıktıktan sonra ah vah etmenin, ’Ben şöyle dediydim, falanca böyle yaptıydı’demenin hiçbir yararının olmayacağı ortadır. Bunlar teorik olarak mümkündür. Diğer yandan üslup ve ortaya konan tavırlara da dikkat çekmek istiyorum. MHP’ye gönül vermiş olan insanların MHP’li gibi davranması, birbirlerini kırıp dökecek partiye zarar verecek tavırlardan kaçınması gereklidir. Eleştirilerde etik, edep ve adap doğrultusunda hareket edilmesi şart ve gereklidir. Sonuçta kişiler geçicidir parti ve millet kalıcıdır.