MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK

Şam’daki camiye giderken eldeki türbeden olduk...


Sanduka bizimdir bizim kalacak
Aziz Nesin’in rahmeti bol olsun; “memleketin birinde hoptirinam” kıvamında siyaset yapılan ülkemizde  “Şah Fırat Operasyonu”  ile ricat ettik ama ezilmedik!
Hatta  “ricat ettik ama evire çevire yendik!”
Şu saat itibari ile Suriye, İran, Irak, Mısır, hatta Rusya ve dahi Çin tir tir titremekte,  “bakalım ne olacak gari?”  deyip aval aval birbirlerinin suratına bakmaktalar.
5 Eylül 2012 günü Devletlûnun  “en yakın zamanda Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağız” sözleri ile başlayan Türkiye’nin  “Suriye Seferi” Şah-Mat Operasyonu ile nihayet muradına erdi.
“Suriye Politikası” nı en doğru ve veciz şekilde Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker özetliyor:
 “Şam’da camiye giderken evdeki türbeden olduk!”
***
Kendimi artık ciddi bir ülkede siyaset takip ediyor değil, bir tuluat tiyatrosunda  “Saçmalıklar Komedyası”  seyrediyormuş gibi hissediyorum. Woody Allen’in  “kara komedi” türündeki filmlerinde saçma sapan olaylar çok ciddi bir eda içinde anlatılır ve biz bu  “ciddi-zırvalara”  güleriz ya! Bizi yönetenler de aynı ciddiyet içinde hoptirinam yapıyorlar.
Amerikan filmlerinden aşırma bayrak dikme resimleri, Obama’dan kopyalama ceketi fırlatıp gömleklerle Karargâh Yönetme taktikleri ile  “kahraman Türk milleti ve onun en korkusuz liderleri”  algılaması oluşturulurken ne kadar ucuz davranıldığı kale bile alınmıyor.
Kahramanlık algılaması çalışması bile intihal!
(İntihal kelimesinin anlamını bilmiyorsanız AKP’nin eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sorun. O konunun pratisyen-uzmanıdır.)
GAP’ı gaptırmayan Süleyman Demirel misali Ahmet Bey de bayrağı gaptırmamış, hatta yurt dışındaki tek toprak parçamızı da bir sanduka içinde memlekete 200 metre öteye getirtmiş! Hatta-hatta  “düşman” a hayır etmesin diye türbeyi de havaya uçurmuş!
Kendi toprağımızdan ricat etmişiz, ne gam!
Suriye’nin toprağını (Eşme) işgal etmişiz, ne gam!
Bayrağımızı diktiğimiz yer “çatlasan da patlasan da konuşmuyoruz” dediğimiz PYD kontrolü altında imiş, ne gam!
Şah-Mat Operasyonu sırasında bize YPG “teröristleri” refakat etmişler, ne gam!..
Cüneyt Ülsever Yurt
 

T.C. ‘sözde T.C.’ olmuş daha ne konuşuyorsun
(...) Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu yerden geri çekilmesi zorunda kalınması, Erdoğan’ın Suriye politikasının iflasının ilanıdır.
Bölgede durumun bu hale gelmesinde, Suriye yangınına körükle koşan Tayyip Erdoğan’ın hiç mi sorumluluğu yok?
Kimsenn aklına gelmiyor mu şu soruyu sormak:
-Ey Tayyip Efendi, kaç yıl oluyor, “Esad gidici, iki aya kadar Şam’da şükür namazı kılarız”  diyeli? Şimdi, türbeni bile geri çekmek zorunda kaldın, ne haber!
Durum, denize düşen adamın  “Gördün mü, ne güzel atladım?”  demesine benziyor.
(...)
Siirt Emniyet Müdürlüğü’nün antetli kâğıdında, Türkiye Cumhuriyeti’ne  “Sözde Türkiye Cumhuriyeti”  deniyor ve T.C.’nin lafı güzaf olduğu alenen ilan ediliyor.  Yetkililer olayı, “sehven olmuş”  diye açıklıyorlar.  Türkiye Cumhuriyeti lafı güzaf olmuş olmasına, ama sehven olmuş.  “Sayım suyum yok”  durumlarıyani!
Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ceberut fırtınalar halinde esip küfüren TC’nin, Güneydoğu’da tevatür olduğunu bilmeyen mi kaldı?
Ama şu sırada ne tartışıyoruz?
Sekiz dönümlük simgesel  “vatan toprağını!”  bırakıp, türbeyi başka bir yere taşımak zafer midir yoksa vatan hainliği mi?
(...) Bölge tutuşmuş, T.C. tarihinin en kritik günlerini yaşıyor, bölünme olasılığı gündemde, biz neyi tartışıyoruz!  Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol!
Ali Sirmen Cumhuriyet

Bu kadar soytarılık ciddi yazılmaz
Bu arkadaşların zekaları sayesinde, dünya savaş tarihinde ilk kez bir şehit, savaş alanından kalkıp memlekete geldi:
Süleyman Şah...
*
Rahmetli hayattayken bu kadar gezmedi...
Getirdiler ama, geçici burası...
Başbakan  “Düzenleme yapılınca gidecek”  diyor...
Süleyman Şah kızgındır:
 “Yine nereye ulan?..”
 “Ecdat kalesiii....”
 “Başlarım ecdat kalesine, seyyar köfteci bu kadar gezmez... Sen kimsin?..”
 “Necdet Paşa...”
 “Peh... Hayattayken kaçmazdık da... Sayenizde ölüm, yerinde duramıyor...”
*
Aslında bu yazıyı ciddi yazmak istedim...
“Ortadoğu stratejisi... AKP dış politikalarının boyutsal...”  falan...
Ama bu kadar soytarılık ciddi yazılmaz...
Bekir Coşkun Sözcü

Gaçivedik efem
...26 Mart 2014 tarihinde NTV’de Süleyman Şah türbesine tehdit durumunda ne yapılacağı sorusuna dönemin Başbakanı Erdoğan şu yanıtı veriyor:
- Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır.
...AKP’nin  “Esad gitsin”  diye başlattığı sürecin sonunda Suriye’den giden  “Esad”  değil  “Süleyman Şah”  oldu.
Suriyeli kadın ve çocukları “Esad’ın zulmünden korumak” bahanesiyle ama aslında ABD’yi memnun etmek için çıkılan yolda büyük bir fiyasko daha yaşandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez vatan toprağı bir terör örgütüne terk edildi.
Ege fıkrasındaki gibi: Gaçivedik efem...
Birkaç dönüm araziden çekilmek, daha doğrusu kaçmak, bazılarına çok önemli görülmeyebilir. Ama bu kaçış hem halk üzerinde bir psikolojik yenilgi hissi yaratır hem toprağımızda gözleri olanlara cesaret verir. Hoş, bazıları bu cesareti çoktan bulmuş, Güneydoğu’yu yönetmeye başlamıştır bile...
Melih Aşık Milliyet