Üslubu beyan ayniyle insan!

Uluslararası İlişkiler, bütün dünya üniversitelerinde bir bilim dalı olarak okutulur. Mezunlar, diplomaside ve devletlerin diğer birimlerinde önemli görevler alır.

Büyük devletlerin diplomatları veya uluslararası ilişkilere müdahil olan görevlileri, bütün dünyada rol model olarak gösterilir...

Bugünlerde ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin konusu ise ağızda taşınan gübre!

***

Beyaz Saray Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Rus yetkililerinin, Moskova’daki Crocus City Hall konser salonuna düzenlenen terör saldırısının Ukrayna bağlantısı olduğunu iddia etmesi üzerine konuştu ve “IŞİD bu saldırının tüm sorumluluğunu üstleniyor. ABD, bir terör tehdidi hakkında bilgi sahibi olmamız durumunda, dikkatli davranmaya ve ilişkimiz nasıl olursa olsun diğer ülkelerin yetkililerini uyarmaya devam edecektir. Amcam sık sık ‘En iyi gübre satıcıları genellikle numuneleri ağızlarında taşırlar’ derdi. Rus yetkililer oldukça iyi gübre satıcılarına benziyor” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise Kirby'nin sözlerine şöyle cevap verdi:

“Rusça’da benzer atasözleri yok. ‘Ağızda gübre taşımak’ deyimi okyanus ötesindekilere has bir durum ama bizim şöyle bir sözümüz var: 'Kimin neresi ağrıyorsa, orasıyla ilgili konuşur.' Bu arada, Amerika'da, ‘ağzını sabunla yıka’ ifadesinin neden yaygın olduğu artık daha iyi anlaşılıyor.”

Şu bir gerçek ki Amerikalılar sığır çobanlığı döneminden kalma bir kültür birikimine sahip... Öyle ki Körfez Savaşı sırasında, Tayyip Erdoğan, Türkiye topraklarının kullandırılması karşılığında 90 milyar dolardan pazarlığa başlayınca, dönemin ABD Başkanı Bush, “bizimle at pazarlığı yapmaya çalıştılar” demişti. Hani bizdeki büyükbaş kurban pazarlığı gibi...

Her ne ise, bundan sonra üniversitelerde “gübrenin uluslararası ilişkilerde yeri ve önemi” konusu işlenirse şaşırmam... ABD, boğazına kadar gübreye batmış durumda...

***

ABD-Rusya ilişkilerinde gübre var da, Türkiye’nin iç işlerinde ne var? İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, İYİ Partililerden oy isteyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e cevap verirken “ulan tipitip” dedi...

“Tipitip” benzetmesini, daha önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yapmıştı. Özgür Özel de bu benzetmeye "Siyasetin Gargamel’i olmak Tipitip’i olmaktan daha iyi bir şey değil" diye cevap vermişti.

Üniversitelerin kamu yönetimi kürsülerinde, meselâ “Kamu yönetiminde çizgi film karakterlerinin rolü” üzerinde bir tez konusu düşünülebilir!

Tabii daha ağır sözler sarf edenler de var ama onlar mahkemelerin yetki alanına giriyor...

***

Seçimlere gelince... Eski Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker, "Bu adamların iktidarına kadar, bu ülkede, hiçbir seçimde, hile, sandık güvenliği, YSK'nın tarafsızlığı gibi konular toplumun gündeminde olmamıştı.” dedi.

Gerçi Türkiye, demokrasiye “açık oy gizli tasnif”le geçti. Eski seçimlerde de hile yapılırdı, hatta 1977 genel seçimlerinde bir ilçede, sandıklardan, seçmen sayısından fazla oy çıkmıştı ama mezardakilere oy kullandırmayı, 2010 referandumunda FETÖ tavsiye etti! Son genel seçimde “Türkiye’ye hayatında hiç gelmemiş, tek kelime Türkçe bilmeyen vatandaşlara”, dünyanın dört bir köşesinde oy kullandırıldı! Tabii yerel seçimlerde bu mümkün değil, çünkü ikamet aranıyor. Oy tasnifinde uygulanan sisteme ise güven yok... Trafolara yarım saatliğine kedi girince, ortalık kararıyor, ışıklar gelince, önde giden aday geriye düşüveriyor...

***

Aslında gerek milletvekili adaylarının gerekse belediye başkan adaylarının belirlenmesinde, partilerin tamamında genel başkanların ve yakın çevrelerinin rolü var. Beşiktaş gibi Türkiye’nin göz bebeği olan ve rantı en yüksek olan bir ilçede bile aday, hep atamayla belirleniyor. Meselâ, CHP’de önseçim yapılsa Beşiktaş’ta Nasuh Mahruki çıkacak! Bunu biliyorlar ama adayda ehliyet ve liyakat değil, başka özellikler arıyorlar!

Son genel seçimde, bir partide milletvekilliği için “seçilecek sıra”nın rayiç bedeli, 10 milyon liraydı. Bu sebeple, milletvekilleri de futbolcu gibi başka partilere transfer edilebiliyor!

Şimdiki seçimde ise tarafsız olması gereken bakanlar sahaya inmiş oy istiyor! Devlet imkânları kullanılıyor. TRT ve medyanın yüzde 90’ı muhalefetten sadece eleştirmek için bahsediyor. Böyle bir oylamaya seçim denilebilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları