​Vahamet!

​Vahamet!
Sonunda iki pilotumuzun şehit olduğu Kobra tipi helikopterimizin kaza sonucu değil, yerden atılan füzeyle düşürülmüş olduğu Genelkurmay tarafından açıklandı...

PKK'nın Rus veya ABD yapımı füze elde ettiği böylece anlaşılmış oldu...

Bu durumda, bizim MİT de, askeri istihbarat da resmen uyumuş...

Terör örgütünün, omuzdan atılan füze elde ettiğinin istihbaratı yapılamamış!..

PKK çılgınca hareket ederek bu füzelerle sivil hedeflere de yönelebilir...

Allah korusun bir yolcu uçağına, bir topluluğun üzerine füze salladığını düşünün...

Çok vahimdir!..

İlk defa bir helikopterimiz teröristler tarafından düşürüldü...

Birileri de çıkıp sanki karşımızda bir devlet varmış gibi "PKK'yı yendik" diyebiliyor!..

Mehmet Türker Sözcü

 

***************

 

 Biri yalan söylüyor

...iktidar yanlısı  Akit Gazetesi, "düğünde 5 milyon lira değerinde takı takıldı, bunların hepsi Mehmetçik Vakfı'na götürülüp teslim edildi" diye haber yazdı. Düğüne davetli AKP Siirt Milletvekili Sosyoloji Profesörü Yasin Akdoğan Yeni Şafak Gazetesi'ndeki  köşesinde; "Takı yoktu. Her ihtimale karşı yanlarında takı getirenler geri götürmek zorunda kaldılar" diye yazdı.  AKP'li Akit mi doğruyu yazıyor, AKP'li profesör mü?

Necati Doğru Sözcü

 

******************

 

Tam yerine denk geldi...

Dalkavukluk nizama bağlansın!

...Topkapı Sarayı arşivinde 1. Mahmud devrine ait, kime hitap ettiği belli olmayan bir arzuhal bulunmuştur ki (...) Bu kıymetli vesikanın altına da şu şayan-ı dikkat satırlar yazılmıştır:

"Dalkavuklar kibar ve rical huzuruna girdiklerinde etek öperler. Oturacakları yer, tırabzan yanındaki küçük minderdir. Vazifeleri, hane sahibi olan zatın mizaç ve tabiatına uygun şekilde konuşmak, meclise neşe vermek, keder verici sözlerden, zikri müstekreh tabirlerden ve küfürlerden gayetle sakınmaktır. Hane sahibi ne söylerse fevkalade yardakçılıkla tasdik edecekler ve asla aykırısından söz söylemeyeceklerdir..."            

Yine bu vesikada bulunan bir "dalkavuk narhı"ndan, dalkavukluğun sadece sözle bir velinimete yardakçılık olmadığını öğreniyoruz. Dalkavuk vücudunu da eğlence aleti yapmış bir zavallı, bir biçaredir(...):

 Dalkavuğun burnuna fiske vurma (fiske başına): 20 para.

Başına kabak vurma: 30 para.

Yüzünü tokatlama (tokat başına): 30 para.

Oturduğu minderden ve setten aşağı yuvarlama: 30 para.

Merdivenden aşağı yuvarlama: 180 para. (Bir yeri kırılır, incinirse tedavi ve cerrah parasını, latife eden verir.)

 Çıplak başına tokat atma (tokat başına): 45 para.

Elinde beş-on kıl kalmak ve dişlerini leylek gibi çatırdatmak şartıyla sakal zelzelesine: 60 para.

Sakal boyamasına: 60 para. (Sakalın yarısı veya cümlesi arpa boyunca kırkılırsa, latifeyi yapan, dalkavuğun üç aylık nafakasını verir. Bu nafaka ayda 30 kuruştan 90 kuruştur.)

 (...)

Saray olan her yerde dalkavuklar da vardır ve hangisi hangisini doğurur sorusu da bir anlamda "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar" sorusu gibidir. Saray mı dalkavuğu yaratır, dalkavukların varlığı mı sarayı? Siz doğru yanıtın hangisi olduğunu düşünedurun, benim de önerim bu işin bir hale yola konulmasıdır. Bugün de dalkavukluk mesleğinin içi boşaltılmış bulunuyor. Reşad Ekrem Koçu'nun söylediği gibi, günümüzde dalkavukluk bir meslek olmaktan da çıkmış, bir "tıynet" sorunu haline gelmiş bulunuyor. Eski dalkavuklara saygının kalmaması bir yana, yeni dalkavukların eskilerinin konuşmalarını bile engellemeye çalışmaları, gerçekten yürek parçalayıcı sahnelere neden oluyor. Eskiden merdivenden yuvarlamak 180 para karşılığında yapılabiliyorken, şimdi altından koltuğu çekivermek beş para etmiyor, dönüp yüzüne bile bakmıyorlar. Eskiden dalkavuğun sakalını kesmek 90 kuruşa mal oluyorken, şimdi bıyık bırakmasını sağlamak için bir kaş göz işareti yetiyor. Artık bu işin bir hale yola konulmasının vakti geldi de geçiyor!

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

****************

 

"Yeni dönem"in kısa özeti:

Başbakan rol çalmayacak

 

Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu günden beri günlük siyasetten, sıcak siyasetten hiç kopmadı..

AKP'nin başındaymış gibi muhalefet partilerine çatır çatır laf yetiştirdi..

Muhalefet liderlerini muhatap alıp polemiğe girdi..

Muhalefet milletvekillerine çattı..

Cumhurbaşkanıyım, uzak durayım demedi..

İzlediği politika bugünlere hazırlıktı.. Planlıydı.. Partili cumhurbaşkanı modelinin altyapısıydı..

Erdoğan tarzı cumhurbaşkanlığının kilometre taşlarıydı..

Yeni dönemde Cumhurbaşkanı farklı olmayacak..

(...) Farklı davranacak olan Başbakan..

Vites küçültecek, çok görünür olmayacak, Cumhurbaşkanı'ndan rol çalmaya kalkmayacak...

Mehmet Tezkan Milliyet

 

************

 

Partili Cumhurbaşkanlığı fiilen başladı

... Binali Yıldırım kongreden bile önce "liderimizle uyum içinde" ifadesini kullandı.

 Bu ifade, "başkanlık" talebinden sonra iktidar partisinin kullanılmaya başladığı "partili cumhurbaşkanı" sisteminin şimdiden başladığını ortaya koyuyor.

 Bu konuda referanduma gidileceği, hatta "dokunulmazlıkların kalkması Meclis'ten çıkmadığı takdirde" iki sandıkla referanduma gidileceği, birinin "partili cumhurbaşkanı" oylaması olacağı konuşuluyordu.

 Demek ki kısa süre sonra başbakanlığı devralacak olan Yıldırım, referandum yapılmadan önce de uygulamaya geçildiğini düşünüyor.

Güngör Mengi Vatan

 

********************

 

Muhalefet "hızlı trene bakar gibi"

Sevgili okurlarım, bugün siyaseten pek de önemli olmayan bir konuyu, başbakan değişikliğini yazacağım...

Başbakan değişikliği neden çok önemli değil, çünkü, Türkiye'yi yöneten bireysel otorite aynı:

Başbakan değişti diye Türkiye'de pek fazla bir şey değişmeyecek...

Sadece en tepedekinin otoritesi biraz daha sert, biraz daha hızlı ve biraz daha etkin hissedilecek...

Ve bu sertleşme, hızlanma ve etkinlik, toplumu biraz daha bunaltacak ve gidişlerini biraz daha hızlandıracak...

Hepsi bu!

(...)

 "İleri Demokrasi" işte böyle bir şey:

Başbakan olarak Cumhurbaşkanlığı seçimine katılınır...

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra parti genel başkanlığı yapılır, yeni genel başkan atanır...

Partisiz Cumhurbaşkanı olarak iktidar partisi lehine kampanya yapılır...

Beğenilmeyen seçim tekrarlanır...

Beğenilmeyen genel başkan ve başbakan değiştirilir...

Beğenilen muhalefet liderine yargı desteği verilir...

Ana muhalefet de bütün bunları "hızlı trene bakar" gibi seyreder!

Emre Kongar Cumhuriyet

 

******************

 

kupur.jpg

Sadrazam öldü yaşasın yeni sadrazam

"Fiili durum"a göre "kral" demek mümkün olmadığından en yakın konumlandırma bu galiba... İktidara yakın gazeteler, Cumhurbaşkanı tarafından AKP Genel Başkanlığı'na atanan Binali Yıldırım'ı alkışlarla(!) karşıladı... Aynı gazetelerde dün Başbakanlığa veda eden mevcut Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'nun esamesinin okunmaması, akla bu klişeyi getirdi: Sadrazam öldü yaşasın yeni sadrazam!