Van Notları 3: Türklüğümüzü hissettireceğiz!

selcan.gif

Göl=deniz, patates=kartol, lahana=kelem, tencere=kuşhana, kedi=pişik...
Bir İzmir, Adana, Trabzon kadar zengin Van’ın şahsına münhasır ağzı... 
Van’da MHP’nin ikinci sıra adayı Yavuz Selim Camuşçu yöresel deyimlere pek meraklı; Akdamar yolunda yeri geldikçe bana da öğretiyor bazılarını:
Pişiğin gözleri sarı
Kavurmayı ettin yarı!
***
1994 yılında yaşanan Van uçak kazasında vefat eden Avukat Yılmaz Camuşçu’nun oğlu Yavuz Selim Camuşçu. “Eskiler”  anlata anlata bitiremiyor babasını; yokluk günlerinin fedakârlarındanmış. “Tek avukatımızdı. Hepimize yetişmeye çalıştı. Karşılıksız. Çok iyi bir avukattı, ama o zor günlerde bir tek ülkücüyü bile mağdur ettirmeyeceğim diye koştururken, ücretli dava almaya vakti kalmazdı. Öldüğünde bir evi var mıydı bilmiyoruz. Kendisini davasına adamıştı...” diyorlar. Hâlâ duayla anıyorlar adını. Oğul Camuşçu da babası gibi sevdirmiş kendini; genç, neşeli, samimi...  “Van’ın kurtulması için beni Ankara’ya yollamanız şart” diyor; anlamıyor ilk anda seçmen; 
- Nasıl kurtulacak Van başka türlü benden!
Sonrası gırgır, şamata, derken; neredeyse akraba çıkıyor vatandaşın yanından ayrılırken!
Yavuz Selim Camuşçu İnşaat Mühendisi. Dolayısıyla Van’da “deprem sonrası”  yapılan ve yapılamayanlara en hâkim isimlerden biri; 
- Yıkılan hiçbir binanın yerine yenisi yapılmadı. Deprem konutları Van için toplanan yardımlarla yapıldı. Devlete maliyeti 0’dı. Ama 30-35 bine inşa edilen konutları 90 binden sattılar halka. Van için toplanan parayı da, faydasını da görmedi Van. 
***
Camuşçu’ya göre seçmenle bu kadar kolay kaynaşmalarını sağlayan en önemli etkenlerden biri, “Van’ın evlatları” olmaları:
- Biz Vanlıyız. Van’da dostluklarımız var. Ev komşusu olmuşuz, dükkân komşusu olmuşuz, mezar komşusu olmuşuz. Düğünlerimizde, cenazelerimizde, birimizin başına bir hal geldiğinde hep bir arada olmuşuz. Bir araya geldiğimizde, bizim vasıtamızla iradelerini tecelli ettireceklerine dair izleri ve işaretleri görüyoruz. Adayları objektif değerlendirdiklerinde, kendi menfaatleri için değil, Van için siyaset yapacak adayların MHP listesinde yer aldığını fark ediyorlar.
Van sosyo-ekonomik endekslerde hep son sıralarda; “istikrar sürüyor” yani! İşsizlik derseniz, Türkiye ortalamasını ikiye katlamış halde.
 “Sınır kapılarının kapalı olması büyük sıkıntı” diyor Camuşçu;
- Kaçak geleceğine yasal gelsin... Artan işsizlik rakamları, oto sanayideki esnafın geçim standartları, çarşı-pazar esnafının çek-senet, kira ödemeleri gösteriyor ki Van fakirleşiyor. İlk iş Van’dan nüfus ve sermaye kaçışını durduracağız. 
***
Van’ın köklü mahallelerinden Şabaniye’ye Belediye Meclisi tarafından Öcalan’ın annesinin doğduğu köyün adının verilmesi, yine Belediye Meclisi tarafından “Ermeni Soykırımı” nın tanınması büyük tepkiye neden olmuş Van’ın özellikle  “yerlileri” arasında.
 “Bölündükçe ve kutuplaştıkça değil, birleştikçe ve büyüdükçe kazanacağız”  diyor Camuşçu Vanlılara;  “Yarın çok geç olabilir bizimle yürü Van.” 
 7 Haziran günü oylarını kullanmadan önce özellikle yapmalarını istediği bir şey var:
- Orta Doğu’ya bakın! Ağzını açan  “analar ağlamasın”  diyor. Allah aşkına birazcık akıldan nasip almış kimse  “analar ağlasın”  der mi? Ama Orta Doğu’dan ibret alın!  “Sizi özgürleştireceğiz, size demokrasi getireceğiz” gibi muğlak, duygusal ve heyecan verici vaatlerle gelenler farklı etnik ve inanç gruplarını birbirlerine boğazlatıyorlar. Yemen, Suriye, Irak, Libya, Cezayir, Afganistan örnekleri ortada. Cami cemaatine intihar saldırıları,  suçsuz günahsız bebeklerin katli,  tecavüzler... Her gün vahşice bu kadar tavuk öldürülse insanlık ayağa kalkardı... Kardeşlik hukuku içinde kenetlenmiş eller gibi bir arada ve millet olarak yaşamak zorundayız. Aksi halde biz de köleleşeceğiz. 
***
Camuşçu’yu seçmenleriyle baş başa bırakıp Van sokaklarına dönelim. Sadece binaları değil insanların hayatlarını da yerle bir etmiş deprem:
- Depremde 350 bin lira sildim. 30 yıllık ticari hayatımı bitirdim. “İş günü kayıplarınıza kadar bütün masrafınızı ödeyeceğiz”  dediler; 25 kuruş verdilerse haram olsun! Ama hiç zarar görmeyenlere, “kendilerinden olanlara”  öyle şeyler yaptılar ki!
-  “Ölen hayvanlarınızın küpelerini getirin sayısı kadar para verelim” dediler. Adam Malazgirt’ten oradan buradan küpe topladı; yarısı sana-yarısı bana anlaştılar, sağlam hayvanın küpesini kesip getirdi “hayvanım öldü” diye. Bu gaddarlığı yapan, yarın öbür gün aynısını bize de yapmaz mı?
- 9 ay konteynırda kaldım. Bağ-Kur’lusun sana bir şey yok dediler. Yerli biri bir tarihte dükkân açmış kapatmış ona hiçbir yardım yok. 9 çocuğu olan binlerce lira alıyor her ay. Ben Bağ-Kur’luyum da para almıyorum ki, yatırıyorum, gelirim yok, anlatamıyorum! Yerliysen duymuyor seni!
***
 “Kentsel Dönüşüm” le başlıyor sohbet ettiğimiz çoğu kişinin ilk cümlesi:
- 4 yıldır mal alamıyoruz, eşya alamıyoruz, düzenimiz yok. 5 bin konut yaptılar. “25 yıl bana mahkûmsunuz”  dediler; halkı borçla bağladılar.  Yaptıkları da şehrin dışına. Bir ayağı kırık masaya benziyor Erciş. Herkes oraya toplandı. Şehir merkezi diye bir şey yok. Koca köy hâlâ... Yazık ediyorlar Doğuya...
İlk bakışta “ekmek kavgası” ,başka her şeyin önüne geçiyor ama sohbeti biraz koyulaştırınca “boğulmuşuz” diyor pek çok Vanlı;
- Kendimizi gösteremiyoruz. Dükkânımıza, evimize bir bayrak asamıyoruz, bu sorun değil mi! Adam “kirlenmiş” diye “Ne mutlu Türk’üm diyene” tabelasını indiriyor Diyarbakır’da, temizle as... Daha kim, ne anlatacak bana! Biz bu seçimde Türklüğümüzü hissettirmek zorundayız. Burada yaşamak, çocuklarımızı burada büyütmek istiyorsak, burada olduğumuzu göstermek zorundayız. ’Evlerini almayın, kiralamayın az kaldı, onlar bu toprakları terk edecekler hepsi zaten size kalacak’, diye propaganda yapanlar var el altından... Siyaset değil, parti değil, evimize sahip çıkmak zorunda olduğumuz için gideceğiz sandığa.


“Lanetli Ada”da...
Akdamar’a gitmek isteyince, Yavuz Selim Camuşçu nezaketen eşlik etti ama “Kırk yıl gelmesem, gelmek istemem” mesafesinde Vanlılar, Ermeni mezaliminin karargâhı olarak kullanılan Akdamar Adasına. AKP’nin restore ettirip, ayine açtığı kiliseye girince, tecavüze uğrayan Tür kadınlarının çığlıkları çınlıyor sanki kulaklarınızda... Hemen her ailenin şehidi var ve kimileri, tecavüz adasına götürülürken intihar ettikleri Van Gölü’nün dibinde yatıyor hâlâ; kimse o hatıralarının kanırtılmasına tahammül edemiyor buralarda...

 

Yazarın Diğer Yazıları