Vandalizm...

Orhan Hançerlioğlu “Felsefe Ansiklopedisi” sinde  “Vandalizm”i şöyle tarif ediyor: “Yakıp yıkıcılık... Güzel şeyleri kırıp geçirme isteğini doğuran ruhsal ve hastalıksal bir tutum. Böyle olanlara ‘Vandal’ denir.”

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere Vandalların en bariz vasfı psikopat olmalarıdır. Son günlerde Kobani bahanesiyle ortalığı yakıp yıkanlar da aynı hastalıkla mâlüldürler. Kamu malına zarar veren, okulları yakıp yıkan, ATM’leri talan eden harîf-i nâşeriflerin dertleri Kobani mobani değildir ve olamaz da... Yemek yediği tabağı kirletenlerden insanlık beklemek insanlığa hakaret olur. Onlar yapıcı değil, yıkıcıdırlar. Yapmak insanların, yıkmaksa Vandalların işidir. Son olaylarda bin yüz on üç bina yakılıp yıkılmış ve bunlardan 212’si eğitim kurumu... Okulları ateşe veren, hele hele Diyarbakır’da Ziya Gökalp Müzesi’ni yakıp talan eden zihniyetin yapmayacağı hiçbir kötülük yoktur. Ziya Paşa doğru söylüyor:
“Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz//Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” .
Ey 12 yıldır her akşam televizyon ekranlarında doğrudan veya dolaylı olarak PKK propagandası yapan aydın müsveddeleri, “Doç.”, “Prof.” unvanlı sözde bilim adamları ve tabii ki AKP iktidarı... Size sesleniyorum! İşte eseriniz... Eserinize bakarak zekâ seviyenizi görebilirsiniz. Himayenizde palazlanan Vandallarla öğünün öğünebildiğiniz kadar...
Bu yazıyı kaleme alırken bir taraftan da televizyon izliyorum. Akıtılan kanlar henüz kurumamış ve yakılan binaların dumanları daha tüterken mâlum tartışma esnafından biri “Öcalan’ın serbest bırakılma zamanı geldi” demesin mi?.. Güler misin ağlar mısın? Halkın sağduyusuyla alay etmek bu olsa gerek.
Dilim varmıyor ama söylemek zorundayım. Gerekli tedbirler âcilen alınmaz ve PKK zihniyeti şımartılmaya devam edilirse geçtiğimiz günlerde yaşadığımız felaketlerin çok daha beteriyle ileride sık sık karşılaşacağımızdan şüpheniz olmasın. Hatta işin sonu -Allah korusun- etnik çatışmalara kadar varabilir. “Halkın sağduyusuna güveniyoruz” da nereye kadar? Ya sabır taşı çatlarsa...
“Bir musibet bin nasihatten yeğdir” derler. Doğrusu, son günlerde iktidar kanadından bazı müspet tespitler de dillendirilmiyor değil. Söz gelimi Bülent Arınç’ın şu sözü çok doğru:“Mesele Kobani değil, mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bayburt’ta söylediği şu söze de katılıyoruz: “Allah aşkına şu şımarıklığa bakar mısınız? Neymiş, Türkiye Kobani’ye yardım etsinmiş...” Her iki tespit de doğru olmasına doğru da  “PKK sempatizanlarını şımartanlar kim ve bu çapulcular, isyana kalkışma cesaretini hangi iktidar sayesinde elde ettiler?” diye adama sormazlar mı?
Kısacası; suçlular cezaya çarptırılmaz ve sırtları sıvazlanmaya devam edilirse korkarım daha çook Vandallıklara şahit olacağız bu topraklarda. Yetkililerden beklediğimiz; elma ile armudu, sapla samanı birbirinden ayırarak teröristleri hak ettikleri cezaya çarptırmalarıdır. “Tartışma programı esnafı”nın yahut “âkıllar heyeti”nin peşine takılılarsa nereye varacağımızı geçtiğimiz günlerde görmüş olduk. Daha ne diyelim?..

Yazarın Diğer Yazıları