"Vatana ihanet"ten yargılan(a)mayacaklar!

"Vatana ihanetten yargılanacaklar"mış.

Keşke öyle olsa da; Türkiye'de böyle bir suç yok ki!

***

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarında "vatana ihanet" diye bir suç tanımı bulunmuyor. 

Bir tek, Anayasa'nın, 105. Maddesinde "Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, TBMM üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tam sayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır" diye bir atıf var; o kadar. Onun da ceza yasalarında karşılığı bulunmadığından -nasıl- uygulanacağı tartışmalı!

Dolayısıyla...

"Anayasal suç" diye esip gürlemek çok havalı oluyor da... "Da"sı var işte...

Türk Milleti için "zafer sarhoşluğu(!)"ndan ayılma vakti!

Evet Türkiye Cumhuriyeti'ne, TBMM'ye karşı işlenen ve en ağır cezaların öngörüldüğü suçlardan; mesela "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak"tan (TCK m.302), mesela "askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma"dan (TCK m.307), mesela "Anayasayı ihlal"den (TCK m.309), mesela "Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı"dan (TCK m.310), mesela "yasama organına karşı suç"tan (TCK m.311), mesela "Hükümete karşı suç"tan (TCK m.312), mesela "Türkiye Cumhuriyetine karşı silahlı isyan"dan (TCK m.313), "silahlı örgüt"ten (TCK m.314), "askeri komutanlıkların gasbı"ndan (TCK m.317), yani evet "vatana ihanet kapsamında değerlendirilebilecek(!)" bu ve başka suçlardan yargılanacaklar ama yargılama sonlandığında bizler ne yazık ki, "Türk Milleti adına" verilen o hükümde TBMM'yi bombalayan, başkentin üzerinde savaş uçakları uçuran bu "psikopat örgüt" mensuplarının "vatana ihanetten idamlarına" diye bir ifade duymayacağız, duyamayacağız; o "millî tatmin" hissine ulaşamayacağız!

***

Ha "bundan sonra" bu suç düzenlenirse? "Bundan sonra", bu hainlere uygulanacak umuduyla "isteriz, isteriz" diye tezahüratta bulunduğunuz "idam cezası" geri gelirse?

Filmin en heyecanlı sahnesinde sonunu söyleyen itici insan tipolojisine bürünmek pahasına söyleyeyim:

"Suçta ve cezada kanunilik ilkesine göre, işlendiği sırada suç olarak tanımlanmayan ve karşılığında ceza öngörülmeyen bir eylemden dolayı cezalandırılma" mümkün olmadığı için, 15 Temmuz gecesi bu millete yaşatılan zulmün müsebbiplerini bağlayıcı olmayacak...

++++++++

Hayati bir ittifaktı

Bir "uyanma vakti" notu daha:

Gerçekçi olun...

Biz bir gecede "demokrasi havarisi" vatandaşlardan müteşekkil bir "demokrasi ülkesi" olmadık; "isteseler de istemeseler de" kafası hüküm sürdükçe olamayacağız da...

Biz bir gecede "birlik ve beraberlik içindeki millet" olmadık; kırılma, ayrışma, kutuplaşma gerekçelerimizi hükümsüz hale getirmedikçe de olamayacağız...

Biz bir gecede "tam bağımsız"laşmadık; NATO, BM, IMF, AB gibi uluslararası şebekelerin kimine göbekten, kimine yürekten, kimine cepten, kimine zihnen bağlı oldukça da bunu başaramayacağız...

O gece olan sadece şudur:

Biz bir "ittifak" yaptık!

Her şeyden önce kendisinin ve ailesinin canını kurtarmak zorunda olan bir Cumhurbaşkanı ile seçilmiş Cumhurbaşkanı'na, hükümete "darbe" yoluyla gasp edilecek "egemenliği"ni kurtarmak zorunda olan bir millet "ortak düşman"a karşı "ittifak" yaptı!

Evet "tarihi"ydi, evet "millî"ydi ama hepsinden çok iki taraf için de "hayati"ydi!

Daha başka veya daha fazla bir anlam yüklemeyin bana kalırsa.

+++++++

MESAJINIZ VAR

Muhalefet liderleri, Balyoz tutuklularının bulunduğu cezaevlerinde "bile" en çok oy alan partinin neden ve nasıl AKP olabildiğini anlayıp, mesajı alabilseydiler, "cemaatle başa çıkabilecek adam" algısının belirleyici gücünü görmezden gelmeseydiler, o gereksiz "dayanışma" karelerine girmeseydiler, yönetimleri ve milletvekili listelerini bu toplumsal talebe göre dizayn edebilseydiler bugün her şey bambaşka olabilirdi; biliyorsunuz değil mi?

+++++++

Cep telefonlarımıza resmi makamlardan "ihbar" istekleri yağmaya başladığına göre; merhaba "muhbir vatandaş" rejimi! Yan bakanı "darbeci" diye jurnalleme sezonu açılmıştır!

++++

TSK, yargı, mülki idare, MİT; e hadi artık "Rabbim siyaset desin" de sıra özellikle de muhalefette pusuya yatmış hainlere gelsin!

++++

Bir anlasak...

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, "darbeyi planladığı" iddiasıyla tutuklanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün görev süresi dolmadan neden görevden alındığının şimdi daha iyi anlaşılacağını düşünüyormuş. Öztürk'ün neden görevden alındığından önce neden -rütbesi yetersiz olmasına rağmen- göreve getirildiğinin anlaşılmasına daha çok ihtiyacımız yok mu!

Yazarın Diğer Yazıları