Vefa

Katıldığınız dost sohbetlerinin genelini, rastladığınız bir arkadaşınızla yapılan hoş beşten sonraki sitemlerin tamamını, yiyip içerek günlerinizi birlikte geçirdiğiniz yakınlarınızın ve sırtınıza basarak yükselenlerin, yaşamını varlıklarına borçlu olanların kendilerine haksızlık yaptıklarını, hatta unutulduklarını söyleyerek, insanlığın bu olmadığını belirterek bitirirler.
Ancak tüm bu konuşanlara vefa nedir diye sorduğunuzda, kimileri İstanbul’da bozasıyla meşhur bir semtimiz, kimileri ise insanlara verilen bir isim olarak tanımlar. Bazıları ise insanların kendisine kul köle olmasından bahisle, duygusuz ve ruhsuz olunmasını ifade eder.
Hâlbuki vefa bir ahittir, bu ahde uyulmasıdır. Vefa, insanlık ve inancımızın gereğidir. Vefa, verilen söz olup, o sözün arkasında durmaktır. Eğer insansak, inancımızda varsa vefaya riayet etmek zorundayız. Böylesine kutlu bir davranışı kendi çıkarımız için kullanmamalıyız. Birileri sorulduğunda  “o mu boş ver konuşmaya bile değmez”  diyerek horlayıp, dışlayarak yok saymamalıyız. Kendi çıkarımız uğruna kişiyi risk görerek, hain, hırsız ve ahlaksız diyerek kimseye de iftira etmemeliyiz.
Bakın güzel dinimizin kitabı Kur’an, gerçek iyileri tanımlarken  “ahitleştiklerinde vefa gösterenler”  kelamıyla tarif eder. Yine yüce kitabımızın İsra suresi; 34’de  “ahde vefa gösterin çünkü ahid bir sorumluluktur” der.
Peygamberimiz (sav), münafıkların özelliklerinden söz ederken, onların üç özelliğini şöyle sıralar  “konuştuğu zaman yalan söyleyenler, söz verdiği halde sözünü tutmayanlar ve emanete ihanet edenler.” Büyük İslam âlimi ve düşünürü Mevlana Celaleddin’i Rumi ise “Vefa nedir, bilir misin? Vefa, arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmadır. Vefa, dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlerine, hayallere ihanet katmamadır. Vefa, ötelerin sonsuz mükâfatı karşısında, cehennemi hafife almanın, ulvi güzellikleri dünyaya satmamadır” diye tanımlar. Tüm bunlar da gösteriyor ki vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz bir kalp bağlılığıdır.
Demek ki vefa, ne bir semt adı ne de bir isim. Vefa, özlem dolu, sıcak bir kucaklama. Vefa, dost olmak demektir. Vefa, zor zamanları birlikte aşmak demektir. Vefa, hiçbir şeye benzememektir. Sanırım en kıymetli, güvenin en yakın arkadaşı, belki de olmazsa olmazıdır. Vefa, gerçeğin sağlanması, her kaybedilenin arkasında bıraktığı, bulduğunda tek eksik, fark etmeden aldığın, yaşamadığın anladığın, herkese vermediğin, zorlasan da hissetmediğin  “sözünü tutma, borcuna sadık olma”  diyor sözlük. Verilen bir sözdür ve bu sözü yerine getirmedir. Bugün söylediğini yarın unutma değildir.
İnsanı kim, kimler neden üzer. Tabii ki en sevdikleridir. En değer verdikleri. Ancak kişinin canını bunlar yakar. Eğer TRT’deki ’Ömür Dedikleri’adlı programı izleyenlerin, oradaki yaşlıların sevdiklerini bekleyip de göremeyince nasıl gözyaşı döktüklerini görmüş olmaları gerekir.
Hele bir vefasızlıktan konuşmaya başlamaya görün, konuştuğunuz kişilerden size katılmayan kalmaz. Onlar da hep vefa konusundaki şikâyetlerini dile getiriverirler. Sormayın neler, neler anlatırlar. Meğer bu kişiler ne kadar vefalıymış da, karşılarındakiler vefasız çıkmışlar.
Acaba bu anlatılanların ne kadarı gerçek? Elbette büyük çoğunluğu gerçek dışıdır. Bunlar vefasızlıklarını, sizin vefa konusundaki sözlerinize katılarak örtbas etme çabası içindedirler.
Hâlbuki insan vefa konusunda çok bir şey istemeyip, beklenti içinde de olmaz. Arzusunun tamamı, arada bir hatırlanıp sorulması duygusudur. Bekler ki telefonu çalıp uzun zamandır görüşmediği sevdiği birinin sesini duysun. Merhaba diye başlayıp hali hatırı sorulsun. Aranmıyorsa bile bir mesajla kutlanıp, özel günleri tebrik edilsin.
O da olmazsa bir mektup gönderilerek, kişi çok uzaklarda kalmış anılarına götürülsün. Bir yemeğe, bir toplantıya ve bir mutlu güne davet edilsin. Hastalığında geçmiş olsun dileğinde bulunulsun. İşte o zaman yüzünüzde gülücüklerin oluştuğunu, gönlünüze ferahlığın düştüğünü hissedeceksiniz. Bilmem ki bu sevincin, o hatırlanmanın verdiği mutluluğu neden çok görürler.
Yani insanlarımızda vefasızlık, bir hastalık halini almış. Bunun için de vefa göstermeden hep kaçar olmuşlardır. Bir sevdiğinizi neden arayıp sormadınız deseniz. İnsanlar her zaman kendilerine göre bir geçerli sebep bulup, benim çıkarım bunu gerektiriyor diyecek yürekliliği gösteremiyorlar.
Bir de sizi aldatma adına, değer verdiğini, vefanın kendisi için çok önemli olduğunu söyleyerek, hiç de güzel olmayan bir vefasızlık örneği sergilemektedir. Tabii ki tüm bu durum karşısında insanlar da vefa nedir diye merak ediyor.
Ey söz verip de sözünde durmayanlar, unutulmasın ki sizin yaptıklarınızı bir başkası da size yapacaktır.  “Vefası olmayanın bekası da olmaz”. Ahde vefa, insan olmanın gereğidir. İnsan olmayanlar için ise söylenecek hiçbir söz yoktur.
Kurban Bayramının ve gelen Cumhuriyet Bayramının ülkemizde birlik ve dirliğe vesile olmasını cenabı Allah’tan niyaz eder, mutluluklar dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları