Venezuela nereye...

     Venezuela'da Başkan Nicolas Maduro'nun aleyhine başlatılan gösteriler dördüncü haftaya girdi. Göstericiler her gün daha kalabalık olarak Nicolas Maduro'yu ve hükûmeti hedef alan protesto gösterileri yapıyor.

     Sadece geçen hafta 26 kişi, olayları önlemekle görevlendirilen kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Halen gözaltında olan gösterici sayısı 400'ü geçmiş durumda...

     Maduro eski bir otobüs şoförü, Marksist ve anarşist ruhlu...

     Ölen diktatör Hugo Chavez'in en güvendiği isimlerden biriydi. 2006'dan 2013'e kadar Dışişleri Bakanı olarak çalıştı. Chavez ölmeden önce Maduro'yu Başkan Yardımcısı yaptı...

     Daha sonra seçime başkan adayı olarak katıldı ve başkan seçilerek Venezuela'nın menhus talihi oldu...

     * * *

     Venezuela yer altı zenginlikleri olan bir ülke, petrol zengini, buna rağmen halk fakirlikten kırılıyor. Petrol gelirini artırıcı bir politika üretilmediği için refah tabana yayılmıyor. Maduro'nun tek düşüncesi var, dünyalığını yapmak ve başkanlığı hiç bırakmamak.

     Diktatöre göre emperyalistler vampir; ülkenin iliğini kanını emmeye kalkıyorlar. Petrol üretimindeki azlığın nedeni de buna engel olmak. Vampir dediği ülkelere petrol vermek istemiyor...

     Maduro ülkesinin, Amerikan Devletler Örgütü'nden ayrılacağını açıkladı ve kimseye danışmadan Dışişleri Bakanı'nı bunu sağlamakla görevlendirdi.

     Dışişleri Bakanı Rodriguez de, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere örgüte üye Brezilya'yı, Meksika'yı, Panama'yı ve diğerlerini toplantıya çağırdı...

     Siyasal alanda bu yaşanırken protestocular gösterilerini sürdürüyordu. Bakalım Venezuela, diktatörün ellerinde nereye gidecek!

 

Cevabımız her daim hazır

------------------------------ --

       Almanya ile aramızda baş gösteren gerginlik maalesef sürüyor... Maalesef diyorum, çünkü Almanya'da 3.5 milyon soydaşımız var. Yarısına yakını o ülkede dünyaya gözünü açmış, dolayısıyla çifte yurttaşlık hakkına sahip.

       Gerginlik daha ileri boyuta giderse Hans'ın, çifte yurttaşlığı yasaklamasından ve Alman sanayiine güç katan Türkleri işsiz bırakmasından korkarım...

       Bu inşallah, söz konusu olmaz...

       Şansölye Ancela Dorothea Merkel, gerginliği azaltacağına AKPM'nin raporuna atıfta bulunarak içeriğini yeniden gözümüze sokmaya, "Türkiye bu rapora ve eleştirel gözlemlere cevap vermeli" demeye başladı...

 ***

       Veririz elbet de ama iktidar ağzıyla değil...

       Yani "Eyy Avrupa..." diye başlayıp "Sen kimsin.." diye sormadan ve de "Haddini bil..." demeden Türk diplomasisine ve milletimize yakışır üslûpla veririz...

       Bize de bu yakışır....

       Bu üslûp, hem gerginliği ortadan kaldırıcı olur, hem de Alman utanmazlığına verilen en iyi cevap!

 

Yanlışlarla doğrular, karmakarışık

------------------------------ ----------------

      Yıllardır, yanlış kullanılan kelimeleri ya da deyimleri tamir etmeye uğraşıyorum. Yanılmıyorsam hem gazeteci arkadaşımız Mehmet Ali Yula, hem Aydil Erol benden önce yola çıktılar ama merak ediyorum, yanlış yazıp konuşanları doğru yazıp konuşmaya taşıyabildiler mi bilemiyorum!

      Bugün de izninizle ben, yanlış kelimeleri ve deyimleri, doğrularını parantez içine alarak nakletmek istiyorum.

      Kapalı salon (açık salon olur mu, sadece salon demek lâzım), Halk otobüsü (Diğerleri ne, doğrusu özel otobüs), Geri iade etmek (İade etmek zaten geri vermek demektir), Arabalı vapur (Arabalar indirildiğinde arabasız vapur mu diyeceğiz, doğrusu araba vapuru), Eninde sonunda (Önünde sonunda), Mesire yeri (Gezinti alanı, yer kelimesi zaten içinde var), Otoban (Biz Alman değiliz, otoyol kullanılmalı) Mevzusu (Arapça vaz kökünden, doğrusu mevzuu/ mevzii gibi) Bayisi (Yanlış, doğrusu bayii). Şimdilik bu kadar yeter, kolay gelsin efendim...

 

ANLAMLI SÖZLER

------------------------------ ------------------------------ --------------------

       Devlet yönetiminde yaralar kaşınarak değil, sarıp sarmalanarak iyileştirilir. (İlhan KESİCİ)

Yazarın Diğer Yazıları