Ver 7 bin lirayı yap mobbingi

Mobbing yani psikolojik taciz.

Mobbing son yıllarda artan hedef baskısıyla bankacılık sektörünün gündemine giren bir yöntem.

Akla ve ülkenin ekonomik gerçeklerine sığmayan hedefler ve baskılar, bunların gerçekleşmesi için kullanılan psikolojik tacizler artık tüm Türkiye'nin bildiği bir suçlama. Öyle ki, Başbakanlık Bilgi Merkezi BİMER'e bu konuda giden yüzlerce şikayet var. Dahası mahkemelerde mobbinge uğradığı için dava açan yüzlerce bankacı.

Hepsinin ortak şikayeti 10-15 yıldır çalıştıkları bankada son iki yılda uğradıkları baskı nedeniyle psikolojilerinin bozulması, beden sağlığının artık iflas etmesi. Bu insanların ellerinde tapu kadar sağlam doktor raporları var. Hatta mahkemelerin atadığı bilirkişilerin "evet bu yapılan mobbingdir" görüşü var.

En önemlisi ise mahkemelerin verdiği mahkûmiyetler var.

Arzu Yılmaz, Gökçen Bozkurt ve Ayşin Yücel. Türkiye bu 3 bankacı kadının mobbing mücadelesine şahit oldu. Mahkeme aylarca süren celselerinden sonra "Evet! Çalıştıkları banka tarafından mobbing uygulanmıştır" dedi.

Birine 7 bin, birine 9 bin diğerine ise sadece 8 bin lira tazminat ödendi.

7, 8 ve 9 bin lira. Yıllarca emek verdiği iş yerinde ruh sağlığını kaybetmenin, zorbalığın ve hukuksuzluğun bedeli bu!

Mobbing kararı aslında bir utanç belgesidir.

Bu Türkiye'de maalesef böyle görülmüyor. Avrupa ve Amerika'da milyon dolar ve hapis cezası olan bu suçun Türkiye'de bedeli sadece 7 bin lira.

Türkiye yüzde 3.5 büyürken kârını yüzde 100 artıran bir banka için 7 bin lira para cezası ne kadar caydırıcı olabilir ki?

***

Arzu Yılmaz! Türkiye'de mobbing davalarının simgesi haline gelmiş genç bir bankacı. Körfez sermayeli bir bankaya ömrünü vermiş. Ancak son iki yılda bankanın kullandığı yöntem bu genç bankacının adeta hayatını karartmış. Uğradığı psikolojik şiddet, sağlığının bozulmasına neden olmuş. 6 ay konuşamamış, kekelemenin kalıcı olduğuna dair elinde devletin doktorlarından alınmış tedavi belgeleri ve raporları var.

Bilirkişi "tartışmasız mobbing" demiş. Mahkeme konuyu uzatmadan mobbing kararı vermiş ve bankayı 9 bin liraya mahkûm etmiş. 

Banka bu utanç kararına itiraz bile edemedi. Çünkü suçlu. Davadan feragat etti ve Yargıtay'a götürmedi. Banka bunu niye yaptı bilemeyiz. Belki de emsal olmasından korktu.

Peki Arzu Yılmaz'ın hayatı?

Genç bir kızın hayatı karardı, iş hayatı bitti, ruh sağlığı bozuldu.  Mobbingci banka Arzu Yılmaz'dan bir özür bile dilemedi. Sadece 9 bin lira verdi çıktı.

Aradan geçen bir kaç ay sonra aynı banka bir kez daha mahkeme tarafından mobbinge mahkum edildi. Ayşin Yücel,  psikolojik tacize uğradığı gerekçesiyle yıllarını verdiği bankasını mobbinge mahkum ettirdi.

Bu kez 7 bin lira verildi.

Türkiye'de hakkında en çok mobbing davası açılan bu bankaya 7 ve 9 bin lira ne kadar büyük ceza olabilir ki?

Üstelik bu banka Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istihdam seferberliği başlattığı gün yaklaşık 300 kişiyi dalga geçer gibi kapının önüne koyan bir kuruluş. Düşünebiliyor musunuz, ülkenin Cumhurbaşkanı 1 kişi bile olsa iş bulsun diye neredeyse saatlerce dil döküyor ama bir Körfez ülkesinin sermayesinin bankası onu sabote ediyor, 300 kişiyi kovuyor. Hem de seferberliğin başladığı gün. Bu bankanın tek özelliği Körfez sermayeli olması. Bankacılık kulislerinde bu bankaya kimsenin dokunamayacağı konuşuluyor. Nitekim dokunulmuyor da.

***

Ortada 2 mobbing kararı var, onlarca dava var ve Çalışma Bakanlığı bu davaya müdahil olup işçinin yanında durmuyor. Böyle olunca da banka "7 bin lirayı veririm mobbingi yaparım" dercesine psikolojik tacize devam ediyor. Nasıl olsa bedeli 7 bin lira değil mi?

Bunu dünyanın başka bir ülkesinde yapabilir mi? Yapsa yapsa Çin'de yapabilir!

Bir de Türkiye'de.

Bunlar yabancı bir bankada olan olaylar.

Bir de Gökçen Bozkurt'un hukuk mücadelesi var. Genç bir annenin mücadelesi. Bu da yerli sermayeli bir bankaya karşı. Gaziantep'te kendi halinde bir anne Türkiye'nin en önemli ailesine ve onların onlarca avukatına karşı hukuk mücadelesini verdi ve bankayı mobbinge mahkûm ettirdi.

Sonuç olarak Türkiye'de bankacılık sektöründe kötü şeyler oluyor. Bazı bankalar Türkiye'nin imajını bozuyor. Alınan her mobbing kararı sadece o banka için değil aynı zamanda Türkiye için de bir utanç belgesidir.

Türkiye bu utancı daha fazla yaşamamalı ve bankacılık sektöründe çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik adım atmalı.

Yoksa bazı bankaların kaybettiği vicdanı daha yüzlerce Türk çocuğunun hayatını da kaybettirecektir.

Yazarın Diğer Yazıları