Vicdanın tarihe düştüğü not

Siyasî iktidar eleştirildiğinde, o iktidardan daha çok alınganlık yapanlar, iktidar partisi sözcü ve trollerinden daha hızlı tetik çekenler boş durmadılar ve Atila Kaya'ya hücum ettiler...

Bunca yılın hatırı, Atila Kaya'nın Ülkü Ocakları'nda uzun süre genel başkanlık yapmış olması, halen partisinin İstanbul milletvekili unvanını taşıması umurlarında olmadı... Adam milletvekili... Meclis'ten kaçırılan bir düzenlemeyle ilgili hiç olmazsa sosyal medyadan itirazını dillendiriyor ama öz iradelerini siyasî iktidara ciro edenler, istikballerini onların lütfuna bağlayanlar, onların hatırını bütün hatırların üzerine çıkaranlar tahammül gösteremediler...

Ne demişti Atila Kaya: "İslam'da 'Adalet' sadece Müslümanlar değil tüm insanlar içindir. 'Adalet'in sınırlandırılamazlığı tanımı gereğidir. "Yandaşlara adalet, karşıtlara zulüm" uğrunda Meclis'i, yargıyı devre dışı bırakanlar, 'Mutlak Adalet Sahibi'ni devre dışı bırakmak için de mi KHK çıkaracaksınız?"

Ardından ikinci mesaj gelmişti: "Milliyetçilik ve demokrasinin ikizliğine inanan biri, bu inancı TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığı, hak ve hürriyetlerin tek adama teslim edildiği bir düzenle uyuşturabiliyorsa ona söylenecek söz yoktur! Darbeye direncimiz de böyle bir düzene mahkûm olmamak için değil midir?"

Altına tereddütsüz imzamızı atabileceğimiz mesajlar... Altına imza atamayacak, hatta karşı çıkanların bile saygınlıkla karşılayabileceği türden eleştiri sözleriydi bunlar... Ama herkese anlatmak mümkün mü?

Bir ara rahmetli Mustafa Pehlivanoğlu'nun annesini oynayacağı için tartışma konusu olan Hülya Avşar "Gel lan sete" diye posta koyunca sessizliğe bürünen ağız, Atila Kaya'nın mesajlarını ıska geçmedi... Atila Kaya'nın görüşlerinin partilerinin görüşlerini yansıtmadığını söyledi ve Kaya''CHP ve yandaşlarıyla aynı hizada yer almak'la suçladı...

***

Atila Kaya, eğilip bükülmeden vicdanlı olmanın gereğini yaptı... İnanmadığı hâlde susanlardan değil, hakkı haykıranlardan oldu... Hukuk anlayışını ve vicdanını kemirecek bir uygulama karşısında, susarak, boyun eğerek değil, itiraz ederek tarihe kayıt düştü... Yakasındaki rozet kime ait olursa olsun, gönüllü-gönülsüz lejyonerlik yapan trollerin ucuz hücumları bu gerçeği değiştiremez...

Ne güzel ifade etmiş Ülkü Ocakları eski Genel Başkanlarından Alişan Satılmış: "Atila Kaya tüm ailesiyle ülkücü hareket için mücadele verirken, babası şehit edilirken, mahpuslarda çile çekerken, anasının rahminde cenin bile olamayan hadsizler, farklı fikir beyan etti diye onu uyuşturucu satıcısı gibi lanse edip fotoğraf yayınlıyorlar... Be utanmaz arlanmazlar kime ne mesajlar veriyorsunuz? Yönteminiz bire bir FETÖ taktiğidir. Allah, kitap, din, vicdan duygunuzu ne zaman yitirdiniz?"

Ve yine eski Genel Başkanlardan Suat Başaran'ın hukukun, dostluğun, vicdanın, birlikte yürümüşlüğün ve insanlığın gereği olan tespitleriyle devam edelim:

Yüzbaşı Sançar'ın Kahkahası

Ya da Bozkurtların Ölümü...

Atila Kaya'nın son KHK eleştirisine MHP Genel Merkezi anında cevap verdi... Bugünlerde Genel Merkez yeni dostları noktasında çok hassas!.. İktidar partisine dokunanın vay haline!.. Atila Başkan da nasibini almış...

Cevabın altındaki imzayı okuyunca gülümsedim... İmza sahibiyle Atila Başkanı yan yana getirdim... Geçmişin diyalogları aklıma gelince gülüşüm neredeyse kahkahaya dönüşecekti... Sonra içimi acı bir burukluk kapladı... Bilgisayarı açtım ve "Yüzbaşı Sançar'ın kahkahası" diye yazdım...

***

"Bir aralık Kür Şad irkildi. Fatih ve akıncı olarak gittikleri Çin'e şimdi tutsak olarak götürülmek birden bire yüreğine bir ağırlık verdi. Az kalsın yeri göğü inleten bir haykırışla bağıracaktı..."

"...Yüzbaşı Sançar o ünlü kahkahasını savuruyor, yaralı göğsüne bastıra bastıra kanlara bulanmış olan ellerini böğürlerine dayayarak sendeliyordu". "... Sançar aldırmıyor, gülmekten yere diz çökmüş olduğu halde en gür, en şakrak kahkahalarla gülerek haykırıyordu...

-Tanrının işine bak. Tavşan sürüsü Bozkurtlar'ı tutsak etmiş götürüyor. Islak kargalar doğanları yendi be."

***

Okumaya devam ediyorum: "Yüzbaşı Sançar uçmağa varalı on üç yüz yıldan çok oldu. Onun düştüğü meçhul yerde, ay ışıklı yaz gecelerinde hâlâ ızdıraplı kahkahalar ve şerefli ilâhiler işitilir. Bu ilâhiler rüzgârın çıkardığı sestir. Onu herkes işitir. Fakat o ızdıraplı kahkahaları herkes duyamaz. Onun yankılarını uzak, yakın ellerden, ancak içinde Tanrı Dağı'nın odu yanan gönüller sezer. Bu ızdıraplı kahkahalar Yüzbaşı Sançar'ın soyu, onun düştüğü yerde zafer töreni yapıncaya kadar yıllarca, belki yüz yıllarca sürüp gidecek..."

***

Yüzbaşı Sançar, "Islak kargalar doğanları yendi" diye kahkaha savuruyordu... Ya bir de Bozkurtların hemcinsleri tarafından boğulmaya çalışıldığını görseydi!.. Ve gönüllü olarak tavşan sürüsüne bekçiliğe zorlandığını!..

Yazarın Diğer Yazıları