Ya hepimiz bir olacağız; Ya hep birlikte yok olacağız

Ben YENİÇAĞ'a başladığımda -ki kuruluşuna denk gelir- en genç, küçük hatta "çocuk yazarı"ydım gazetenin. Burada büyüdüm. Şimdi arkadan koşarak gelen başka "genç yazar"larımız var...

Bir kuşak değişti.

Dile kolay 15 yıl...

Necati Sepetçioğlu, Durmuş Hocaoğlu, Necdet Sevinç, İrfan Ülkü, Behiç Kılıç, Altemur Kılıç, Hasan Demir, Turan Yazgan, Sami Yavrucuk...

Her bir sayfasına, Türk fikir ve edebiyat hayatının böyle efsane isimlerinin kalemi değdi; bu abide gazetecilerin, yazarların kutlu bir emaneti YENİÇAĞ aynı zamanda.

Ve "emanet", korumayı gerektirir.

***

YENİÇAĞ kurulduğunda yazarıydım evet ama, ondan daha çok gazetenin yazarı olduğuna hâlâ inanamayan bir okuruydum galiba. Matbaadan gelir gelmez ilk iş rahmetli Necdet Sevinç'in "Divan"ını arardı gözlerim; ve her yeni gün yeni bir "Hürriyet Kasidesi" okur gibi hissederdim.

"Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet

Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten

(Hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert,

Yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı?)

Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten

(Felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin,

Millet yolunda hizmetten dönersem kahpeyim.)

Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler

Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadaretten

(Bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın;

bunun en basit zevki bile vezirlikten,

sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir.)

Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet

Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

(Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.

Gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.)

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar

Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten

(Ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar

Zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan!)"

Ülkülerinin bir gün gerçekleşeceğine inanmamaktan utanırdı insan; öylesine iman damlardı satırlarından!

***

Şimdi bakıyorum, "Çağın Halide Edip'i" diyor bazı okurlarımız bana... Başka yazarlarımıza başka büyük misyonlar atfediyorlar...

Nefsimi okşuyor ayrı; ama biliyorum ki bütün bu hak etmediğim övgülerin kerameti başka;

YENİÇAĞ!

Benim Necdet Sevinç'te Namık Kemal'leri bulmam gibi birileri de bende Halide Edip'leri, Müfide Ferit'leri buluyorsa, sırrı sadece ama sadece YENİÇAĞ'ın buram buram İradei Milliye, Hakimiyeti Milliye kokmasında.

Arkadaşlarımızın, "Her gün 2 YENİÇAĞ" kampanyasının anonsunda dediği gibi "direniyor" olmasında.

Açılımcılara meydan okuyarak Ermenistan sınırına yürüyen Yeniçağ yazarlarında, Sultanahmet Meydanı'nda işgalcilere kafa tutan Mehmet Emin Yurdakul'ların ruhunu bulmasında.

***

Madem ki 16 Nisan günü, "okuyanlar"ın "anladığını" ve "anlayanların" kanmadığını kanıtladı;

Madem ki bize ümitvar olmak için kocaman bir sebep bıraktı.

O zaman...

Günlerdir konuştuğum ve söze "Siz de büyük iş başardınız, teşekkür ederiz" diye başlayan herkesin görevidir bundan sonra YENİÇAĞ'ı okutmak! Ama öyle internetten, cep telefonlarınızdan değil YENİÇAĞ'ı bayiden satın alarak okutmak!

Haksızlığa uğradığında çalacak başka kapı bulamayan, hukuksuzluğa uğradığında duyuracak başka mecra bulamayan, mağduriyetini dillendirecek başka sayfa bulamayan kim varsa, hepsinin görevidir bundan sonra her gün 2 YENİÇAĞ almak!

"Sizden başka kimse yazmaz" diyerek, sesine ses olmamızı isteyen, sessiz çığlıklarını duyulur kılmamızı isteyen kim varsa, sesleri kısılmasın istiyorlarsa hepsinin görevidir her gün 2 YENİÇAĞ almak!

***

YENİÇAĞ'dan büyük kahramanlıklar bekleyen herkese sesleniyorum:

Bugüne kadar siz ne yaptınız?

Evet zulüm günleri...

Evet çok acımasız...

Çok insafsız...

Hele bir mimlenmeyegör; her şey gelebilir başına, ansızın, ne olduğunu bile anlayamadan...

Hepsine eyvallah...

Da...

Bütün bu riskler bizim için de geçerli değil mi?

Bizden, bütün bu riskleri alamayanlar için risk almamızı beklemek adil mi?

Hepimiz "hayatımız"dan kaybedeceğiz nihayetinde... Ama bunu göze alamayanlar yüzünden "vatan kaybetmek" var bir de...

Hangisi katlanılmaz?

Bir bakın Suriye'ye; yardımcı olur belki karar vermenize!

***

 Reklam vermekten korkuyorsunuz; anlamıyoruz ama anlamaya çalışıyoruz...

İlan vermekten korkuyorsunuz; anlamıyoruz ama anlamaya çalışıyoruz...

Ama zahmet edip her gün birkaç YENİÇAĞ almak bile "elini taşın altına koyma" emaresi;

Bu emare bile yeter bizim dört elle tutunmamıza bu mücadeleye...

Yazarın Diğer Yazıları