Yabancı neden gidiyor?

Yıl 2003 AKP’nin ilk yılları. Türkiye’nin en önemli ve en sağlam bankalarından Demirbank bir anda İngiliz oldu.
HSBC’nin Demirbank’ı alması neredeyse şenliklerle kutlanacaktı.
Ağırlıklı olarak 2006 yılında gerçekleşen banka satın almaları öyle bir düzeye geldi ki neredeyse her ay bir banka satıldı. Üstelik satış fiyatları da başlangıca oranla yüksek rakamlara ulaştı. Temmuz 2001’de Demirbank’ın HSBC Bank’a 350 milyon dolara satılması sonrası gerçekleşen en yüksek tutarlı satış ise Türkiye’de Citibank adıyla yabancı bir banka olarak yer alan Citigroup’un Akbank’ın yüzde 20’sine 3,1 milyar dolar vermesi oldu.
Yıl 2010’u gösterdiğinde almalar sonrası yabancı ortakların elde ettikleri kâr 15 bankada 17,2 milyar dolara çıkarak konulan sermayeye oldukça yaklaştı. Dünyada böyle bir kar var mı?
Peki bu bankalar bu kadar büyük kârları nasıl elde etti?
İktisat dilini bir kenara bırakarak sade bir Türkçe ile anlatmak gerekirse: 70 milyonluk ülkeyi adeta soyarak.
AKP’nin aman kriz çıkmasın felsefesiyle bankalar, yıllarca meydanı boş buldu ve  istediğini yaptı. Onlara özel kanunlar çıkartıldı. Bugün halen bankalar aleyhinde tek bir kelime yazamazsınız. İsim vererek yazarsanız o bankanın şan ve şöhretine zarar verdiğiniz için 2 yıl hapis yatarsınız. Bu dünyada sadece Türkiye’de var.
Böyle güzel bir ülke olabilir mi bu yabancılar için?
Nitekim onlarda  bunu fırsat bilip 70 milyonluk ülkeyi borç batağına çevirdi.
Bugün ülkemizde 3 milyon insan kart borcundan dolayı yasal takipte. Maaşı bin lira bile olmayan insana 50 bin liralık kredi kartı verdiler sonra onun geleceğini çaldılar.
Türkiye bankaların  kart ve kredi çılgınlığı ile borçlandı. Baktılar kart işi bitti bu defa inşaat işine el attılar. Başladılar konut kredisini pompalamaya. Emlakçılara bol prim dağıtarak  halkın kendilerinden konut kredisi almalarını sağladılar.
Şimdi  bazı kişiler çıkacak  “kötü mü ev sahibi olmak” diyecektir.
Evet kötü oldu.
Çünkü Türkiye bu paraları kazanarak ev almadı.
Diğer bir iyi olmama nedeni ise yaratılan manipulasyon ile 100 bin liralık eve 300 bin lira ödedin.  Yani bunun için hayatının 5 yılını fazladan çalışarak bankaya vermek zorunda kaldın. Türkiye’de konut fiyatlarını manipule eden bankalardır. Fiyatların artması bankaların insanlara daha fazla kredi vermesine neden oldu.
Bankalar gidiyor
Şimdi  HSBC Türkiye’den pazar daraldı diye gidiyor. Bazı bankacıların ifadelerine göre 2 yabancı banka daha gidecek.
Bu gidişleri dramatik bir olay gibi göstermek son derece yanlış. 
HSBC 2001 yılında 350 milyon dolara aldığı bankayı 1 milyar dolara satıp gidiyor.
Yıllardır elde edilen ve cebe konulan kârları saymasak bile böyle tatlı bir kâr nerede var?
Amerika  ve Avrupa’da bu para mevduata yatırılmış olsaydı bugun faiziyle birlikte sadece 450 milyon dolardı.
Sonuç olarak yabancı gidiyor. Çünkü Türkiye’de talan edilecek fazla bir şey kalmadı.  17 yaşındaki ögrencilere  bile kart verdiler.  Türkiye’nin 3’te ikisi borçlu durumda.  Artık kundaktaki bebeğe  para ve kart satamayacaklarına göre elbette gidecekler.
Bebekler demişken onların büyümesini bekliyorlar. Onların 17-18 yaşlarına geldikleri zaman emin olun bu bankalar yeniden Türkiye’ye gelecektir.

Yazarın Diğer Yazıları