Yabancıların pos makinası oyunu

ANAP iktidarı ile başlayan ve  “dünya ile entegrasyon”  için olmazsa olmaz olarak topluma servis edilen  “özelleştirme propagandası” , 2003 yılında yürürlükten kaldırılan  “köy kanunu”  ile birlikte had safhaya ulaştı. Başlangıçta topluma  “yalnızca zarar eden”  KİT’nin (Kamu İktisadi Teşekkülleri) satılacağı vaadinin büyük bir yalan olduğunun ortaya çıkması pek uzun sürmedi.
1980 öncesinin bazı sıkı Marksistleri, yeni süreçte kafaları ile değil mideleri ile düşünmeye başlamış olacaklar ki; ANAP döneminde hemen hepsi bir köşeyi kaptı, siyasi ilişkileri ile iş takipçiliğine koyuldular. Yine bu dönemde korkunç miktarda para  “turizm teşvik kredisi”  olarak dağıtıldı.

Yabancılara, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olduğu ekonomik değerlerin  “özelleştirme”  adı altında peşkeş çekercesine  “sözde satılmasının”  ardından, daha büyük boşlukların oluşmasına neden olduğunu gözlemledim.

Kendim de iktisat eğitimi aldığım için yıllardır turizm konularında yazı yazar iken, konunun ekonomik boyutlarını, ülkeye sağladığı girdileri, kültürel anlamda nasıl bir yozlaşmaya neden olduğunu delilleri ile ortaya koymak ve okuyucularımı  “gerçek turizm sektörü”  hakkında bilgilendirmeyi tercih ettim.

Gün geldi hizmet sektörünün dünyadaki öneminden, gün geldi yabancı kaçak çalışanların ülke ekonomisine verdiği zararlardan bahsettim. Fakat dört yıldan bu yana yazdığım gazetemiz Yeniçağ’da daha önce hiç değinmediğim bir konu olan yabancıların sahibi olduğu işletmelerde dönen bazı dolapları gündeme getirmemin tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’deki  “turizm baronları”  ne derlerse desinler, turizm girdileri konusunda yapılan spekülasyon tarzındaki beyanların hiç birisinin gerçek verilere dayanmadığını söyleye geldim. Özellikle tatil köylerinin ve büyük otellerin Avrupalı tur operatörlerine mülkiyetinin geçmesi ile birlikte mali anlamda bu işletmelerin denetimi ve ülke ekonomisine katkısı ciddi anlamda tartışılır hale geldi.

Paket turların Avrupalı tur operatörleri tarafından kendi ülkelerinde pazarlanması ve bunu yaparken de tahsilatı kendi ülkelerinde yapıyor olmaları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mali anlamdaki denetimini ortadan kaldırmaktadır. Konunun bir boyutu bu iken, turistlerin ülkemize geldiği andan itibaren yine yabancıların sahibi olduğu turizm işletmelerinde konakladıkları sürede yaptıkları harcamaların da ülke ekonomisine bir katkısı olmamakta.

Avrupalı kapitalistler vatandaşlarının harcamaların kredi kartı ile yapılması konusunda yüzde yüze yakın bir başarı sağladıkları için Türkiye’ye tatile gelen Avrupalı turistlerin yaptıkları harcamaları da kredi kartı ile yapmaları sağlanıyor. Bu tip işletmelerde Türkiye’de merkezi olmayan yabancı bankaların  “pos makineleri”  kullanıldığında, Türkiye’de yapılan harcamalar Türk ekonomisine katkı sağlaması gerekirken, doğrudan yabancı bankaların hesaplarına giriyor.

Şimdi söyler misiniz lütfen, paket turun parasını Avrupa’da tahsil eden, Türkiye’de tatil sırasındaki harcamaları pos makinesi aracılığı ile Avrupa’daki bankalara aktaran sektörün Türk Ekonomisine ne katkısı olabilir?

Bilindiği gibi pos makineleri telefon hattı ile çalışmakta ve hangi bankanın pos makinesine telefon hattını bağlarsanız para o bankaya gönderilmekte. Sayın Maliye Bakanlığı müfettişlerine duyurulur.

Yazarın Diğer Yazıları