Yahya Kemal'in şiirlerini en güzel okuyan spiker

 

TRT o yıllarda bugünkü gibi süper imkanlara sahip bir kuruluş değildi. Ankara, İstanbul ve İzmir Radyoları’nın Türkiye çapında ve ara sıra da Ankara Radyosu’nun yurtdışında dinlenmesine imkan veren yayın gücündeydi. Çalışan sayısı da parmakla gösterilecek kadardı. Spikerler ise en gözde olanlardı, hele spor spikerleri, tanınmış futbolcuları bile şöhret konusunda geri bırakırlardı.
Başta Eşref Şefik, sonra Muvakkar Ekrem Talu (Gazeteci Umur Talu’nun Babası, Ankara Radyosu’nda Muhteşem Öksüzcü, Halit Kıvanç popüler kişiydiler.
 Haberlerin spikerlerinin başında ise Baki Süha Ediboğlu gelir, en tanınmışları ise Zafer Celasun, Orhan Boran ve Tarık Gürcan diğerlerine göre ön safta idiler. Ama, en önemli haberleri ve genellikle de Cumhurbaşkanı, Başbakan ile ilgili haberleri, onların konuşmalarını da Baş Spiker Baki Süha Ediboğlu yapardı ve mikrofona yakışan konuşması da, dinleyenlere rahatlık verirdi.
 Tarık Gürcan da Galatasaray Lisesi mezunu olması bakımından İngilizce ve Fransızca lisanlarına vakıf olmasıyla ve hele mikrofona çok güzel sesinin yansımasıyla kendisine ayrı bir hayran kitlesi oluşturmuştu. Haberleri okurken dilinde sürçme, aksama ve hatta gecikme hiç olmazdı. Pek çok Haber Merkezi kaynaklı yanlışlıkları da okurken hiç belli etmeden kapatır ve haberleri dinleyenler değil, Haber Merkezindekiler bile fark etmezdi.
 Her nedense sanat alemindekilere musallat olan şöhret ve alkol alışkanlığından Tarık Gürcan da nasibini almıştı. Kendisi iyi de yazardı, radyoda nöbet sırasında beklerken veya boş olduğu sırada makaleler yazar bunu Cumhuriyet Gazetesine götürürken söylediği  ifadesi meşhurdu;
“-Gazeteciliğimi de unutmuyorum, ikinci ödevimi yerine getirmek için gidiyorum.”


 

Her devrin ve partinin yandaş
gazetecisi olmak kolay mı?..
Bugünlerde gündeme çok sık gelen “yandaş gazeteci” tartışması bana Bab-ı Ali’nin ünlü gazetecilerinden Cihat Baban’ın siyasi serüvenini hatırlattı. Gazeteci Cihat Baban, iki  partiden milletvekili seçilip ihtilal yaparak hükümet kuran askeri idareden de Basın -Yayın Bakanı olarak rekor kırmıştı... Belki de bunun dünyada başka ülkelerde örneği yoktur.
1911 İstanbul doğumlu, Galatasaray Lisesi mezunu Cihat Baban, Hukuk Fakültesi’nde eğitimini tamamladığında, ailesi kendisinin iyi bir hukukçu olmasını beklerken O, üniversiteli gençleri ucuza çalıştırmakla tanınan Son Posta Gazetesinde, kendisine verilen Polis Muhabirliğiyle Gazeteciliğe başladı.

Ama; her imzalı yazısı çıktığında, arkadaşlarına telefonla haber vermeyi bir bakıma alışkanlık haline getirince, Gazete İdaresinden ay başında eline aldığı hesap pusulasında, bütün telefon  paralarının maaşından düştüğünü, üstelik de borçlu durumda oluğunu görence, kimseye veda edemeden kendini kapı önünde buldu. İki gün sonra Zaman Gazetesi’nde gene Polis Muhabiri olarak işe başlayınca, daha önce dersini almış olduğundan evine bile telefon etmez oldu.
Cihat Baban daha sonra çalıştığı her gazetede etkili haberleriyle de isim olmuştu. Nitekim Yeni Sabah ve sonra Cumhuriyet, Son Havadis gazetelerin de adeta aranan ve sevilen bir muhabir haline geldi. Okul arkadaşı Ziyat Ebuzziya ile Tasfir gazetesinin kurulmasında rol oynadı, burada yayımlanan Son Saat Gazetesine de baş yazı yazdığında kardeşi Selim Baban da, Yazı İşleri Müdürlüğünü yapıyordu. Demokrat Parti’yi övücü yazılarıyla dikkatleri çekti. Celal  Bayar ile Adnan Menderes, kendilerini ve partiyi öven yazılar üzerine Cihat Baban’ı 1946 seçimlerinde listeye aldı ve Milletvekili seçilince, bu tür yazılarına sürekli devam etmesiyle 1950 yılında Demokrat Parti, İsmet İnönü’yü hem Cumhurbaşkanlığından, hem de İktidardaki CHP’yi silip atınca, Cihat Baban ikinci kez TBMM’deki koltuğundaydı. Cihat Baban 1954 seçimlerinde de Demokrat Partinin listesindeydi  ama bir bakıma da muhalefete göz kırpar gibiydi. 1957 seçimlerinde liste dışı bırakılmıştı. 27 Mayıs ihtilali olunca övücü yazılarıyla yine itibar kazandı. İhtilalcilerin kendisini kabineye almalarıyla Basın-Yayın Bakanlığına getirdiler. Cihat Baban sonra CHP saflarında görüldü. Nitekim 1965 seçimlerinde listeye alındı ve gene TBMM’deki koltuğunda oturdu, koltuk sıcak gelmişti ki, 1969 seçimlerinde de CHP’den Milletvekili seçilince,
eşine rastlanmayan bir rekorun sahibi olarak tarihe geçti. Cihat Baban 28 Eylül 1984 yılında
vefat etti.

Yazarın Diğer Yazıları