Yakalayın kaçacaklar

Yıllardır süren karanlıkta, hep hipnotizma edilerek uyutulduk. Ancak tan yerinin ağarmaya başlanmasıyla birlikte şafağın sökmesinin doğacak güneşi müjdelediğini de hissettik. Kuş cıvıltıları, hayvan sesleri ve insanların dolaşmaya başlaması da bunun bir kanıtı oldu. Elbette güneşin doğmasıyla birlikte yeryüzü aydınlanacak, kim ne halde olduğu diğerleri tarafından görülecekti. Bu görüntülere göre de bazı kararlara da varılacaktır.
Günlerce bu karanlığı bize reva görme adına kullanılan din duygularımızı sömürme istismarı sonucu, kanımız emilerek birer mevtaya dönüştürüldük. İslamiyet’te ve sosyal hayatta hiç affedilmeyecek kul hakkı yenildi. Bunu da yaparken yaratandan ötürü yaratılanı seviyoruz diyerek kandırıldık. Olayları anlamayalım diye de vatandaşlar arasında etnik kimlik öne çıkarılarak birbirimizle uğraştırıldık.
Bunu yapanlar iktidara gelirken bize ak günler vaat ederek, namaz kılıp hacca giderek ve o ulvi dinimizin geçmişinde yaşanan güzellikleri örnek vererek bizleri kandırdılar. Bizler ise inançlarına bağlı, saf ve halisane duygularla dolu olan kişiler olarak yapılan tüm bunlara inandık. Ülkemiz geçmişte çok kötü olaylar yaşadı, bir de inançlarına bağlı insanlar gelsin de görelim dedik. Gördük görmesine ama hüsrana uğradık.
Yolsuzlukları, yoksulluğu önlemeye geldik, aşsızı aş, işsizi iş sahibi yapacağız dediler paraları ayakkabı kutularına doldurdular. Simit çay hesabı yaptılar, yolsuzluktan elde ettikleri paraları saymak için post makinesi aldılar. Ülkenin ihtiyacı var diye halka kefen parası için sakladığı paraları çıkarttırdılar, kendi evlerini bankaya dönüştürdüler.
Tüm bu yaptıklarını ört bas etme adına önce kurumları ele geçirdiler, sonra Sayıştay’ı devre dışı bırakarak denetimlere son verdiler. Adeta her şeyin üzerine çektikleri kılıflarla ortamı karartarak, bu karanlığın ilelebet devam edeceğini sandılar. Sonuçta o hale gelindi ki, birileri paraları kar kürür gibi götürürken, diğer taraftakiler açlıktan bunalarak intiharlara başladı. Besmeleyle başlayıp, yaptıkları hırsızlıktan elde edilenleri bölüşümde çıkan anlaşmazlıklarla, dünkü kardeşler bugün düşman hale geldiler.
Dün ise uyanacak gibi olanların başlarına balyozla vurularak uyumaları sağlandı. Uyumayanlar ise balyoz darbesinin korkusundan uyur gibi göründü. Tüm bu karanlığı oluştururken, güçlü bir şekilde içten ve dıştan da destek buldular. Bizi kullanın dedikleri dış güçler istediği gibi bunları kullanırken, içtekiler de gelecekleri için bunları orada tutma adına yarıştılar.
Ortalığın ilk aydınlanmasıyla birlikte, hazırlıksız yakalanmaları sonucu pislikler herkes tarafından görüldü. Güneşin doğacağını kendilerine haber vermeyen emniyetçiler ilk etapta tasfiye edildi. Görülen pisliğin ne kadarını kapatırsak kâr diyip, görülecekleri ise önleme adına yeni kamu görevlileri görevlendirip, yönetmeliklerde değişikliğe gidilerek olaylar kontrol altına alınmaya çalışıldı.
Mızrağın çuvala sığmaması sonucu, en iyi savunma hücumdur taktiği ile ülkemizin büyümesinin önünü kesmek için, ülke içindeki ve dışındaki çetelerin işi diyerek hamaset yapma yolunu seçtiler. Yolsuzluğa karışmış bakanları ise görevde tutarak suçları yokmuş imajı verilmeye çalışıldı. Medya kuruluşları uyarılarak, ayağınızı denk alın dendi.
Bakanların yaptıkları icraatları, konuyu soruşturmak ve kovuşturmakla görevli kişilerle yapılan görüşmelerin hepsi olayları önlemeye matuf olarak tarihe geçerek, ileri demokrasi diyenlerin, demokrasinin kendileri için var olduğunu göstermiştir. Başbakanın çok haklı bir sözü ise  “Hırsızlık babadan oğula geçer sözüdür.”  Bu söz son olaylarla da belgelenmiştir. Meğer ne kadar hırsız varsa makamlara getirirken bunları bilerek söylemiştir.
Allah’ın ve Peygamberin adını kullananlar. Ütüsüz pantolon giyenler. Besmelesiz yere basmadığını söyleyenler. En çok kul hakkını siz yediniz. Yaptıklarınızla ülkeye vurduğunuz darbenin yanında İslamiyet’i yerlere serdiniz. Bir yerlere verdiğiniz kozlarla İslamiyet’i kullanarak, yoksa İslamiyet’i yok etmeye mi geldiniz?
Karanlıklar bitmiş, güneş doğmuştur. Bundan sonra halkın kontrolündesiniz. Korkarım daha birçok pisliğiniz ortaya çıkacaktır. Ha diğer pislikler gözükmeden kaçalım kurtulalım diyorsanız, bu milletin ahı size izin vermeyecektir. Söylenen ise olaylar daha da büyümeden kaçmak üzere olduğunuzdur. Öyle hakkımızı yiyip kaçamazsınız. Bunun hesabını bize vereceksiniz. Tüm bu hırsızlık ve yolsuzlukları ortaya çıkaranlara teşekkür ediyoruz. Hem bunları tanımamıza, hem de ülkenin daha fazla soyulmasına engel oldunuz.

Yazarın Diğer Yazıları