Yalan ve riya

Bu nasıl bir ülke? Bu nasıl bir millet? Bu nasıl bir Müslümanlık ki, sabah kalkar kalkmaz başlayıp, akşam yastığa başımızı koyuncaya kadar, tek ayağımızın üstünde binlerce yalanı söyleyebiliyoruz. Gösterişten ise hiç mi hiç uzak kalamıyoruz. 
Sabah kalkıyoruz ki, beynimiz zonkluyor, uykusuzluktan göz kapaklarımız açılmıyor, sinirlerimiz gergin ve kimyamız bozulmuş. Selam vereni küfrediyor sanıyor, trafikte kavgalar, hakaretler ve bazen de karakolda biten olayları yaşıyoruz. Yaşanan olayları bile değişik nedenlere bağlayıp, yalan ve riyaya devam ediyoruz.
 Yalan söyleyip, aldattıklarımızı gördüğümüzde ise acaba yalanımız anlaşıldı mı veya riyakârlığımız yüzümüze mi vurulacak diye sinirlerimiz boşalıp, elimiz ayağımız titremeye başlıyor. Olanlar karşısında ise yeni bir yalan veya riyaya sığınarak kendimizi kurtaracağımızı sanıyoruz.
Diğer bir ifadeyle ise karşımızda korku dağları oluşturup, bilahare de onlardan kaçarsak kurtulacağımızı sanıyoruz. Tüm bu yaşananlara rağmen yalan ve riyaya da başvurmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.
Acaba tüm bu yaşananların nedenleri nedir diye de hep düşünmüşümdür. Eğitim sistemimizde bir yanlışlık mı var. Yoksa büyüklerimizden böyle görüp de mi bu hale geldik. Ne acı ki, el hak ikisi de doğrudur. Öyle bir eğitim sistemimiz var ki, kula kulluk etmeyi öğrettiği için bizleri yalan ve riyaya götürüyor. Hiçbir zaman yalan ve riya nedir? Bunlara niçin tevessül edilmemesi gerektiği, tevessül edilirse nasıl bir hüsran yaşanır öğretilmedi.
Büyüklerimizi örnek almaya kalktık, bir de ne görelim milletin meclisinde küfür ve hakaretler edilirken, koridor ve lobilerde sarmaş dolaş bir şekilde, ortak oldukları şirketleri, alacakları veya verecekleri ihaleleri konuşmaktadırlar.
Medyamızın holdingleri yeni ihaleler peşinde koşarken, orada çalışanlar ise patronlarının çıkarları gereği halkı yanlış bilgilerle bilgilendirmeyi kendileri için görev addetmişlerdir. 
Kimi beleşçiler ise, yeni ihaleler almak, aldıkları bu ihalelerin kurallarını yerine getirmeyerek insanlarımızı kandırmaktadırlar. Bazıları ise mamulleri sağlığa aykırı üreterek, insanları zehirlemekten para kazanırken şovlarına devam etmektedirler.
İşin enteresan yanı ise bunları yapanların entelektüel, iş adamı, siyasetçi ve bürokrat olmalarıdır. Yani ülkeyi yöneten ve yönlendirenler. Bu zevatın çoğunluğunun ağzından da Allah, Peygamber ve Kur’an adının düşürülmemesi. İki kelimelerinin birini ise beslemenin oluşturmasıdır. Zavallı halkım da bunlar mürekkep yalamış, alnı secdeye varan insanlar, bunlardan insanlığa zarar gelmez diye inanmaktadır. Yaşadıklarımız ise ortada. 
Gelin birlikte bunu bir irdeleyelim. Yalan ve riya nedir? Dinimizde yeri var mıdır?
 Yalan, herhangi bir kişi, topluluk veya kurumu yanıltmak amacıyla yapılan rol veya doğru olmayan bir ifadedir. Bir diğer tanımıyla yanlış olduğu bilinmesine rağmen, karşının doğru olarak algılamasını amaçlayan bir harekettir. Özetle yalan, aldatmak amacıyla bilerek veya gerçeğe aykırı olarak söylenen sözdür.
Riya ise insanlar arasında manevi nüfuz, şan ve şöhret, maddi çıkar sağlamak için yapılan bir davranıştır. Yapılan tanımlardan ve buraya kadar anlattıklarımızdan hareketle nasıl bir yalan riya furyası ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Yalan ve riya bir insanlık ayıbı, insan olduğunu söyleyenlerin yapmaması gereken bir davranış şekli olduğudur.
Bunun dinimizdeki yeri ise günahların en çirkini, ayıpların en kötüsü, kalpleri karartan bütün kötülüklerin başı ve anası olmasıdır. Bu nedenledir ki, Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de  “yalan söylemekten kaçının” (Hac, 22/60). Bir başka ayetinde ise “Kahrolsun o yalancılar” (Zariyat 40) diye bildirmektedir.
Riya ile ilgili ise  “Ey iman edenler! Sadakalarınızı insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah’a ve ahret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hali üzerinde az bir toprak bulunan bir kaya parçası haline benzer ki ona şiddetli bir yağmur isabet edince üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş halinde bırakır”  (Bakara 264) emretmektedir.
Peygamber efendimiz ise hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki,  “Yalan rızkı azaltır. Yalan nifak kapılarından biridir. Aldatan cehennemdedir. Yalan söylemek ve sözünde durmamak emanete ihanettir” derlerken, riya ile ilgili ise  “Muhakkak ki sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirk yani riyadır” buyurmuşlardır.
Öyle ise öncelikle inanç sahibi olduğunu söyleyenlerin yalan ve riyadan vazgeçerek tüm halka örnek olmaları gerekmektedir. Diğerlerinin ise insan olmalarının gereğini yerine getirmek adına yalan ve riyadan uzak durmalarıdır. Rabbim cümlemizi yalancılardan ve riyakarlardan korusun.

Yazarın Diğer Yazıları