Yama tutmayan bohça

Geçmişimizle övünürken, hep Türklerin insanlıkla var olduğunu söyleriz. Nedense eğitim sistemimizle ilgili geçmişimizden günümüze getirdiğimiz bir şeyin olduğunu söyleyemeyiz. Böylesine büyük ve asil bir milletin kendine has bir eğitim sisteminin olmayışını ise sorgulamayız.
Bize ait bir sistemimiz olmayınca da biraz o devletten biraz bu devletten aldığımız, kendi bünyemize bile uyarlayamadığımız bir sistem ortaya koyarak adeta kırk yamalı bir bohça oluşturmuşuz. İktidarı ele geçiren güçler ise bu bohçaya yama atmadan yeni bir eğitim bohçası oluşturmak yerine, yeni yamalarla vakti geçiştirmişlerdir.
Reform yapma adına bazı güçler almışlar ellerine çuvaldızı, bohçayı yamıyoruz diyerek başlamışlar halkı şişlemeye. Biz de zannetmişiz ki bizim canımızı yakıyorlar ama gelecek nesillerimiz mutlu olacak. Oysa bohçaya ekledikleri her yama ile ahenk ve uyumu bozmuşlar.
Şu an gücü elinde bulunduranlar ise düşünüp, danışarak sonuçta bir karara varmışlar. Biz yeniden bir bohça oluşturalım ki, dışı bizim rengimizi taşırken, içinde ideolojimiz ve çıkarlarımız bulunmalı demişler. Soranlara ise yıllardır yamalı bir bohça olan bu sistemin yerine her türlü yeniliğe haiz pırıl pırıl bir eğitim bohçası yaptıklarını söylemişler.
Söylenen doğrulara kulak tıkanırken, yandaşların bağrışmaları gözlerini açmış olacak ki, toplantı üstüne toplantı yaparak, yaptıklarını kendileri ve yandaşları için nasıl yararlı hale getiririz diye çalışmaya başlamışlar.
İşte bunlardan biri olarak bohçaya atılan dershane yamalığı ise dikiş tutmamış olacak ki, o bohça çekiştirilmeye başlamış. Bohçadaki ranttan nemalananlar ise feryada başlamış. Sadece bu bohçadan aldıkları ile geçinenler değil, oraya bazılarının geçinmesi için bir şeyler koyanlar da isyan etmiştir. O bohçaya bir şeyler koyanların isyanlarının ve bağrışmalarının nedeni ise okullarımızdaki verilen eğitimle bir üst eğitim kurumuna girilememesidir. Okullarda verilen eğitimin sınav sistemine uygun olmaması sonucu dershanelerle bu açığın kapatılmasıdır. Okullar organik insan yetiştirirken, sınavın devreye girmesiyle hormona ihtiyaç duyulmuş, bu hormon da dershanelerle verilmiştir.
Tabii ki dershanelerin kapatılmasıyla birlikte buralarda çalışarak geçimini sağlayan on binlerce kişi açıkta kalıp, açlığa mahkûm olacaktır. Dershane sahipleri ise ekmek teknelerinin elinden gitmesiyle birlikte kısa süreli de olsa ne yapacağını bilemez bir şekilde bocalayacaktır.
İktidar ise tüm bu eleştirilere ve olumsuzluklara karşı aldığı tedbirleri sıralayarak, dershanelerin kapatılıp özel okullara dönüştürüleceğini söylemektedir. Dahası yapacağı teşviklerle çocukların buralara yöneleceğini iddia etmektedir. Ne kadar ve nasıl bir teşvik uygulaması yapacağı bilinmediği için fiyatları oldukça yüksek olan bu okullara öğrenci gidebilecek mi?  Devlet okullarında okuyanlarla özel okullarda okuyanlar arasında devlet desteğinden dolayı bir haksızlık yaşanmayacak mı? Yüksek notlar nedeniyle hormonlu bir eğitim verildiği de göz önüne alındığında ortaya çıkan haksız rekabet önlenebilecek mi? İktidarın bulduğu diğer bir çözüm yolu da çocukların Halk Eğitimi Merkezlerinde ve okullarda ücretsiz kurs almalarıdır. Elbette hormonlu eğitim sistemine bir son verilmeli. Ancak bu şekliyle değil. Köklü ve kalıcı bir çözüm bulmak koşuluyla. Bunun için de sınav ağırlıklı eğitim sisteminden vazgeçilmelidir. Eğer bu mümkün olmuyorsa, okullarımızda okutulan derslerin müfredat programları sisteme göre yeniden gözden geçirilmelidir. Bir başkası ise gelişmiş ülkelerin sistemleri incelenerek kendi bünyemize adapte edilmelidir. Eğer bunları yapmaz, olayı bir siyasi yaptırım olarak görmeye devam ederseniz, artık yama dahi tutmayan eğitim bohçasına bir yama daha atmış olursunuz ki, o yama da tutmaz. Yani dershaneye olan ihtiyacı ortadan kaldıracaksınız. Bunu yapamıyorsanız, işi daha da karmaşık hale getirmiş olursunuz.

Yazarın Diğer Yazıları