Yanlış adresler

Kuruluş amacı ne olursa olsun, legal bir partiye saldırılmamalı. Sonuçta zarar gören bu ülkenin milliyetçi gençleri. İnegöl'deki gösterilerde cezaevine atılan gençleri unuttuk mu? Ders almamız gerekirken, bu kez Ümraniye'de daha beterine sebep olundu. HDP ilçe binasına girenleri çıkarmaya çalışan bir polis can verdi. Geride gözü yaşlı bir eş ve üç çocuk bıraktı. Oraya bayrak asınca ne olacak? Kafalar değişecek mi? Kaldı ki bilinen yani Kayseri'deki saldırı perçinlenmiş oldu.

Arslanlarımızı şehid eden bölücünün Kobani'den sızdığı kesinleşti. Pentagon'un kanatları altındaki bu "sözde kanton" uzun zamandır başımıza dertti. Daha büyük sorunlar açacağı kesin. Üstelik bunları DEAŞ'ın elinden kurtaranların başında geliyoruz. Barzani'nin yardım konvoylarına eskortluk dahi yaptık. Silahlı peşmergelere hava sahamızı açtık. Yaranmak asla mümkün değildir; "Besle kargayı, oysun gözünü".

...

NTV'deki tartışmanın konusu "Dünyanın Türkiye Algısı"ydı. Katılımcılardan Faruk Acar ile İbrahim Uslu için "fikir kekemesi" diyebilirim. "Padişahım çok yaşacılar"ın başını çekiyorlar. Hakan Bayraktar ise "İmaj yaratmakta başarısız olduğumuzu" doğru örneklerle anlattı. Kaddafi'nin bile "Hazreti Hamza" ve "Ömer Muhtar" filmlerinin sponsoru olduğunu anlattı. Biz sadece "Nuri Bilge Ceylan'ın kişisel başarısı" ile Cannes'dan ödül çıkarabiliyoruz. Bence en can alıcı tespiti Prof. Dr. Tanju Tosun yaptı:

"Beyaz Saray'a 500 metre mesafede Türkiye'nin tanıtım gezisi yapılıyor. Burada sergilediğimiz sadece yemeklerimiz".

Bu gerçeğin tespiti. Yıllar önce aynı yerde Türk-Amerikan Dostluk Gecesi'ne katıldım. Orada yaşayan Türkler, dünyanın ünlü markalarını giyip gelmişlerdi. Ülkemizde görev yapmış Amerikalıların eşleri ise Bindallıları, Maraş işi elbiseleri sandıklarından çıkarmışlardı. Kollarında ve boyunlarında Trabzon yapımı bilezik ve kordonlar taşıyorlardı. Acı olan, bıraktık propaganda gösterisini bir tek tanıtım broşürü getirilmemişti. Anlayın imajımızı.

***

Gel Zaman, Git Zaman

Yine NTV'de iki profesörün sunduğu programın konusu Suriye öncelikli Orta Doğu idi. Halep'i görmüş kişi olarak bugünkü "deprem enkazı" görüntüsü içimi eziyor. Hele o bizim Kapalıçarşı ile Mısırçarşısı benzeri tarihi yapıların geldiği durum felaket. Bu Osmanlı eserleri bir daha ayağa kaldırılabilir mi? Daha yakın döneme kadar Abdülhamit'in tren ve raylarının kullanıldığını hatırlıyorum. Esnafın "Türkmen lehçesiyle seslenişleri" kulaklarımda. Galiba yok edilen tarihimizin bir parçası. Çünkü bu kadar "bizden ülke" yoktu.

***

Kanallar şaşırdı

Saldırılar ve cenaze törenleri ekranları da zor duruma soktu. Devamlı olarak akış değiştirmek zorunda kalıyorlar. Yayın dışı bırakılanlar içinde öncelik "Oh, oh programları"nın. Komediler bile sınıflandırıldı. Tebessüm ettirenler devam ediyor. Kahkaha attıranlar nadasa çekiliyor. Bakıyorsunuz aynı film ve dizilere "tekrarın tekrarı" yaptırılıyor. Bunları doğal karşılar hale geldik. Ancak bazı karışıklıklara "tembellik" demek mümkün. Show TV'de "Cımbız Ali" yazılı, oynayan "Yırtık Niyazi". TRT'de "Yedi Güzel Adam" deniyor, "Beni Böyle Sev"i izliyoruz. TV-8'de "Çok Güzel Hareketler" yerine "Oynat Bakalım" seyrediyoruz. A2'de "Gurbetçiler" denirken "İstanbul'un Altınları" var. Bunların önlenmesi aslında çok basit. Görev yapacakları iyi seçeceksiniz.

***

Bir Var, Bir Yok

O Ses Türkiye, perşembeden başlatılınca "arayı kapatacaklar" diye düşündüm. Kayseri'deki saldırı yine program değiştirtti. Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz'ın rol aldığı Avustralya yapımı film yeniden gösterime sokuldu. Başbakan'ın "normal hayatınıza devam edin" mesajı duyulunca, yarışma bir kez daha başlatıldı. Zaten uzunca süredir konserve açıyorlardı. Arada bir-iki baraja takılmayan görüyorduk. Başka sıkıntı, jürinin "dönmeme mazeretleri". "Kotamız doldu"ları dinlemekten fenalık geldi. O zaman kontenjanı doldurup ikinci tura geçilsin. Bu mümkün değil. Çünkü Survivor'ın hazırlığı henüz tamam değil. Demek ki bir süre daha "Doldur Boşalt Bağ Yap" devam edecek. Yoksa hangi yayıncı Murat Boz'un "normal sesli" ve "sesi kısık" hallerini peş peşe verir? Bir de olumlu not düşmek istiyorum. Programın "Refakatçi kızı Saadet" dikkatimizden kaçmıyor. Elenenlerle birlikte üzülüyor. Tur atlayanlarla seviniyor. Belli ki, "Türk Adriana Lima'sı" iyi insan. Ekrandaki hali bunun ispatı.

Yazarın Diğer Yazıları