Yanlış anlamışız...

Aslında biz yanlış anlamışız...

Rektör Hanım hepimizi aydınlattı...

Aslında Fırat'ın katilini okuldan atan kararı alan komisyon dağıtılmamış. Aslında Fırat'ı öldürenler hâlâ öğrenciymiş...

Aradan iki yıl geçmiş, Rektör değişmiş ama bir türlü soruşturma bitmemiş, bitirilememiş.

Tam olarak şöyle diyor Ege Üniversitesi Rektörlüğü:

"...

Görüldüğü üzere dosya hakkında günümüze kadar verilmiş bir karar bulunmamakta olup, üniversite yönetim kurulunun Disiplin Kurulu sıfatıyla toplanması neticesinde karar tesis edilecektir. Ayrıca Ege Üniversitesi Rektörlüğü, soruşturma komisyonunu değiştirmemiş olup, önceki dönemde görevlendirilen komisyonun verdiği teklif görüşülecektir.  

Özrü kabahatinden büyük denilen şey, böyle bir şey olmalı. Aslında görevden alınan, feshedilen bir komisyon yokmuş.

Aslında verilen bir karar da yokmuş.

Önceki Rektör döneminde kapatılmaya çalışılan soruşturmanın YÖK müdahalesi ile sürdürüldüğünü biliyorduk.

Ama görülüyor ki soruşturma sadece sürmüş.

Geldiği günden beri üniversitede yaptığı hızlı değişikliklerle dikkat çeken yeni yönetimin iki yıldır Türkiye'nin dikkat kesildiği bir soruşturmayı nihayetlendiremeyen komisyonu fark etmemesi ve değiştirmeyi düşünmemiş olması düşündürücü.

Anlaşılan o ki yine "rutin"i yaşadık. Ölen Ülkücü olunca, kimse istifini bozmamış. İş komisyona havale edilip, soruşturma dosyası rafa atılmış.

Görüldüğü gibi Ege Üniversitesi'nde Yönetimler değişiyor ama Ülkücü'nün kaderi değişmiyor.

Şu bir hakikat ki Fırat'ın katili hâlâ o okulunun öğrencisi...

Bu hakikatin varlık sebebi ise...

Soruşturmayı sonuçlandırmayan komisyondur, bu soruşturmayı görmezden geldiği belli olan Üniversite yönetimleridir ama en çok da Ülkücünün sahipsizliğidir; başka hiçbir şey değil!...

**

Tekke-mürit meselesi

İslamcılar için hayal kırıklığı içinde geçen bir haftaydı.

Ülkeyi yönettiklerini zannediyorlardı, Osmanlı'yı dirilteceklerdi. Ülkeye lider seçmişlerdi sıra Ümmete gelmişti ama Erdoğan "İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor" deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış."

Deyiverdi...

"Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki!" sözleriyle de noktayı koydu.

Aslında doğru söylüyordu...

Siyasi partiler tekke olmadığı gibi parti başkanları da Şeyh değil.

Ama ömrü "mürit"likle geçenler şok oldular.

Erdoğan'ı II. Abdülhamid'in 21. yy'daki izdüşümü kabul edip, "İslamcılık" ideolojisiyle II. Osmanlı'yı kurma hayali ile yatıp kalkanların geçirdiği travmayı tahmin etmeye çalışın...

Bu sözlerin ardından müritler arasında "Kime dedi?" kavgası yürütmeye başladı.

İslamcı ideolojinin omurgası üzerinde yükselen siyasi partinin lideri "İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yanlış" diyor ve o siyasi partinin bağlıları "Ne dedi"yi tartışmıyor.

Aslında Cumhurbaşkanı önemli bir şey söyleyerek AKP'nin bundan sonraki güzergâhı hakkında ipucu veriyor. AKP'nin "ideolojik" olarak tek kimlikli bir parti kimliğinden uzaklaşacağının mesajını vermeye çalışıyor.

Görünen o ki Erdoğan referandum sonuçlarını değerlendirdi ve 2019'da elini rahatlatacak yeni bir siyasi manevranın planlamasına başladı...

**

İslamcıların en azından çoğunluğunun Erdoğan'ın sözlerini anlamlandıramayan halinin "entelektüel" fukaralık ile alakasının olmadığını görebiliyoruz.

Böyle suskunluk ve söylenenleri üzerine alınmayıp sağa sola bakınan tipleri görünce aklıma Cemil Meriç merhumun şu sözü gelir hep: "Hayata çiviliyiz kollarımızdan, zaaflarımızdan çiviliyiz!"

Hadi empati yapalım

Bir "dava"ya ömrünüzü vermişsiniz.

En zor zamanda o davanın liderinin yanında, arkasında olmuşsunuz.  Peşinde bir ömür geçirmişsiniz, kendinizce "risk" almışsınız, bedel ödemişsiniz.

Meşakkatli yolları omuz omuza katetmişsiniz.

Ama tam da iktidarın hazzını yaşayacakken lideriniz ".... olan da olmayan da bir" demiş...

Yaşadıkları hayâl kırıklığını tahmin etmeye çalışın.

Ama siyaset böyle bir şey işte.

"Davam iktidarda" dediğiniz anda aslında iktidar olan şeyin başka bir şey olduğunu görebiliyorsunuz.

Bunu herkes yaşadı.

İslamcılar da yaşıyor.

Yalnız onların kadersizliği bunun "alınlarının ortasına" doğru söylenmesi.

Yazarın Diğer Yazıları