Lay Lay Lom'a alışmış izleyici Deniz Bayramoğlu'nun "Gündem Özel"ini izlemekte zorlanıyor. Geleceği ve yenilikleri sorgulayanlar ise bayılıyor. İnsan beyninin nelere hükmettiği yeni ortaya çıkmakta. İşin içine "Genetik farklar" ile "Sosyal çevre" sokulunca durum daha da netleşiyor. "Hangi gen, hangi kararı etkiliyor" anlaşılmaya başlandı.

Dünyadaki aydınlanmayı en iyi anlatanlardan biri Nöroloji Uzmanı Dr. Timur Yılmaz oldu. 2007'deki bir çalışmadan yola çıktı ve "Belli konularla, belli nöronlar ilgileniyor"u ıspatladı. İlginç bir tespit, diğer insanlarda da aynı nöronların etkili olması. Düşünün, insan nereye bakacağına karar vermemişken, nöron hazır konumda.

Bu arada "Beynin dürüst davranma merkezi"nin bulunuşu ilginç. Görevi belirlenenler arasında "Karar verme noktası"da var. Karar verilirken en önemli unsur ise "Bilinç". Sanıkların savunmasında yeni bir dönemin başlaması kesin; "Ben yapmadım, nöronlarım yaptı!" İnanması zor gelecek ama ABD'de karısını öldüren adamın 6 yılla kurtuluşu ilk örnek. Adam cinayeti uykusunda işlediğini ıspatladı. Tarihin en ilginç davalarından biri oldu. Hukukçular ile tıp uzmanları birlikte çalışıp, sonuca vardılar.

İnanılmaz

En müthiş keşiflerden biri beyindeki "Bağışlayıcılık Bölgesi". Prof. Dr. Uğur Batı'nın buraya yakıştırdığı isme bayıldım; "Mevlana". Sizce bundan daha mükemmel bir ad konabilir miydi? Hoca'yı kutluyorum.

Doç. Dr. Korkut Ulucan'a göre "Beynin gizemi çözüldü". Hadi bir adım geride kalalım; "Çözülme hızlandı". Eğer Hırsızlık Hastalığı'nda -Kleptomani- dahil kimi nöronların etkisi mevcut. Görünen o ki, milyarlarca yıla dayanan oluşum, son on yılda "Işık Hızı"nı yakaladı. Bu tempoyla çok kısa sürede "Yapay Zeka" önümüze konacak.

Tek bayan katılımcı Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'na bir uyarıda bulunmak istiyorum. Görüntüsü "Şişmanlık nöronlarının hakimiyetini ıspatlar halde". Onlarla bir an önce pazarlığa başlamalı.

Yeni nesil bilim insanları

Bu aralar akademisyenlere dikkat ediyormusunuz? Ceketli-kravatlı, parlamenter traşlı tipler ortadan kalkıyor. Sakallı, saçları arkadan bağlıların hakimiyeti başladı. Kulakları küpeli. Oturuşları değişik. Popolarına değil bellerinin üstüne yükleniyorlar. Sanırım buna da "Yeni nesil nöronlar!" sebep olmakta. Ancak, kafaları zehir gibi. Önemli olan bu. Bu uzmanların hobileri de değişik. Sert müzikten hoşlanıyorlar. Yüzüp, dağlara tırmanıyorlar. Aralarında epey de "vücutçu" görebiliyoruz. Değişimi yaratmadan önce, kendilerine uyguluyorlar. Deniz Bayramoğlu'na "İyi yoldasın" diyebiliyorum. Farkı farkediliyor. Arada tek bir sorum olacak; "Rejim mi yapıyor?". İğne ipliğe döndü...

* * *

TRT'den hamleler

Devlet kurumu, öncelik TRT Müzik'te olmak üzere yenilikler başladı. "Sıra Sende Türkiye", "O Ses Türkiye" benzeri yarışma. "Baba Candır" dizisi ve "Kuyruk" adlı yarışmayla tanıdığımız Uraz Kaygılaroğlu sunucu. Bir tarafta Mustafa Keser, Metin Şentürk ve Işın Karaca'dan oluşan jüri var. Diğer tarafta vatandaşlarınki. Yarışmanın formatı yeni değil. İkili kapışmalar üstüne kurulu. Elenen gidiyor. TRT-1 ve TRT Müzik'ten aynı anda yayınlanan program on haftalık. Onbirincide Büyük Final. Ödül fena değil, 200 bin lira. Her cumartesi pazarı buna ayırdılar. Bir yerde "ölü sezona" hareket getirildi.

Tek arıza, mağduriyet edebiyatı. Kimse kusura bakmasın ama hastalık öncelikli duygu istismarlarıyla tur atlamak hoş olmuyor. Bunun ilk örneğini ilk gece yaşadık. Hasta olan tur atladı, aslında başarılı olan sağlıklı yollandı. Sanki Küçük Emrah filmi gibi oldu.

* * *

BUNLARDAN ÇOK VAR; Frankfurt'tan A. Cenap Gümüşçüoğlu 15 Temmuz'un TSK aleyhine kampanyaya dönüştürülmesinden şikayet edenlerden. Ekranların bazı isimlerinin şımarık tavırlarını da kınıyor. Aynı duyguları taşıyorum.

...

ABDURAHMAN YİĞİT "Yaşayan Türkçe" konusunda hassas. Doğrusunu söylemek gerekirse, beni de haklı olarak eleştirenlerden. Tıpkı Hüseyin Movit gibi. Sloganları bile müşterek; "Türkçemize sahip çıkalım".

...

BEDELLİ ASKERLİK bekleyenlerin mesajları yağmur gibi. Bu konuda topa girmeme kararındayım. Benim düşüncelerim Ergun Kaftancı Büyüğümle aynı.