Yapmayın! Gün gelecek hukuk size de lazım olacak!

Yapmayın! Gün gelecek hukuk size de lazım olacak!
Yapmayın! Gün gelecek hukuk size de lazım olacak!

Bir kez daha:

Yapmayın! Gün gelecek hukuk size de lazım olacak!

Atatürk Havaalanı'nda patlayan ve 45 kişiyi öldüren bomba, bir başka bombanın, bir HUKUK VE ADALET BOMBASININ üzerini örttü:

Bombanın patladığı gece, Danıştay Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Böylece AKP iktidarı, Saray'ın emriyle, bilmem kaçıncı defa, Yüksek Yargıyı siyasetin emrine veren bir düzenleme daha yaptı.

İktidara geldiklerinden beri adalet mekanizması ve yasalarla oynamaktan bıkmayan, kendilerinin üzerine atılı suçları ortadan kaldıran, muhaliflerini susturmayı amaçlayan ve hiçbir sonuçla tatmin olmayan iktidar, 12 Eylül 2010 referandumundan beri Yüksek Yargıyı da düzenlemekle meşgul!

Yargıtay ve Danıştay'a, son darbeyi, yargı bağımsızlığını güvence altına almış olan Anayasa'ya aykırı olarak, bütün Yargıtay ve Danıştay yargıçlarını bir kalemde görevden alan bir yasayla vurdu.

***

Yüksek yargıçlar bu yasayla görevden alınıyor!

Erdoğan'la çay topladıkları için gündeme gelen ve eleştirilen başkanların görevleri ise devam edecek.

Böylece Anayasa'nın öngördüğü yargıç güvencesi ihlâl edilmiş oluyor...

Erdoğan'ın kararına saygı duymadığını belirttiği Anayasa Mahkemesi'nin koruması altında olan Anayasa, yine Erdoğan'ın ifade ettiği gibi "bekleme odasına alınmış" ve dondurulmuş durumda.

***

Yasa ayrıca Danıştay ve Yargıtay'ın hem üye sayılarını hem de daire sayılarını azaltıyor...

Sürekli olarak iş yükünden şikâyet eden Yüksek Yargı organları, bu değişikliklerden sonra herhalde bütünüyle felç olabilir...

Ama iktidarın da zaten yargının ve özellikle de Yüksek Yargı'nın adalet ve evrensel hukuk ilkelerine göre işlemesini istemediği, sadece kendi emirlerine uyulmasını beklediği açık!

***

Anayasa'ya aykırı olarak gece yarıları, sabahlara kadar çalışılarak kabul edilen bu yasada dikkati çeken bir nokta daha var:

Kayyım atanan şirketlerin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyıma devredilmesi öngörülüyor.

Atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları devlet aleyhine açılacak. Devlet, ödediği tazminatı görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu edecek.

Bilindiği gibi Erdoğan, Gülen Cemaati'ni terör örgütü olarak ilan etti, ettirdi ve bütün adalet mekanizmasını buna göre harekete geçirdi.

Bu arada Cemaatle ilişkili olduğu düşünülen işletmelere, bankalara, eğitim kurumlarına, üniversitelere el konuluyor.

Anlaşılan son madde, buralarda yapılan hukuksuzlukların sorumlularını korumak amacıyla konmuş.

***

Cemaat, AKP ile birlikte, Silivri davalarında Türk Silahlı Kuvvetlerini ve bazı muhalifleri tasfiye ederken haksızlık ve hukuksuzluk yapmıştı...

"Yapmayın, Hukuk ve Adalet bir gün size de gerekecek" demiştim defalarca...

Şimdi Hukuk ve Adalet Cemaat'e de gerekiyor...

Ve ben yine (Cemaati korumak için değil, hukuku ve adaleti korumak için) bir kez daha: "Yapmayın, Hukuk ve Adalet bir gün size de gerekecek" diyorum.

Emre Kongar Cumhuriyet

 

 

*

 

Uyanın; yarın çok geç olabilir

Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Komitesi'nin hazırladığı bir rapora göre; "Türk asıllı 1300 IŞİD mensubu terörist savaşçı var. Bunlara, Suriye ile Irak'tan kaçıp Türkiye'ye gelmiş fakat kendi öz ülkesine dönemediği için Anadolu'da kalmayı daha güvenli bulan 1000 IŞİD mensubu terörist daha" eklendi. Türk asıllılarla birlikte şimdi bunlar "Türkiye'yi ön cephe" ilan ettiler. IŞİD, Türkiye'de "İkinci PKK olmak" üzere yeni hamleler içinde... Bunların tamamı Suriye'den giriş yapıyor, Türkiye'de militan adayı devşiriyor, yine Türkiye içinde kırsal kesimde eğitiliyordu.

(...)

Uyanın!

Yarın çok geç olabilir.

Başlangıçta yuvalandıkları yer Irak ve Suriye idi... Orada savaşıyor, vuruşuyorlardı. Yaralanınca Türkiye'ye geliyor hastanelerde tedavi ediliyor, bakılıyor, güç kuvvet kazanıp geri dönüyorlardı. Hükümet, MİT, olanı biteni biliyor fakat "düşmanımın düşmanı dostumuz" kontenjanından görmezden geliyordu.

Havaalanı bastılar.

Uyanın!

Necati Doğru Sözcü

 

 

*

 

İstifa eden -yine- yok

Yandaşlar için zaten sorun yok. İsterse terör olaylarında binlerce kişi ölsün.

Yeter ki saraydakine bir şey olmasın.

Hükümet yerli yerinde dursun

Zaten bir kişi istifa ederse terör duracak mı?

Tam tersine korkmadığımızı, yılmayacağımızı göstermek için kimsenin istifa etmemesi gerek.

Mantıkları böyle.

Oysa medeni bir ülkede yöneticilerin demokratik saygıları vardır halka karşı.

Elbette terörü bir bakan, bir emniyet müdürü tek başına engelleyecek değildir.

Ancak bu kişiler millet adına yetki almışlardır ve görevlerini yapma sorumluluğu altındadırlar.

Bu sorumluluk sırasında istenmeyen bir olay yaşandığında demokratik saygı istifayı gerektirir.

Oysa örneğin 17 bombalı kanlı saldırıya ve 300'ün üzerinde can kaybına rağmen içişleri bakanı hiçbir şey olmamış gibi yerinde durabiliyor.

Çeşitli illerdeki terör olaylarında onlarca kişi ölürken, çok sayıda şehit verilirken ne valiler ne emniyet müdürleri kıllarını bile kıpırdatmıyor.

Bana göre isteseler bile istifa edemezler.

Bu iktidar böyle bir şey yaptırmaz.

Nedeni çok basit; çünkü istifa etmek, bir hata, bir kusur olduğunu kabul etmek anlamındadır.

Oysa başta saray olmak üzere bu iktidar hiçbir konuda hatayı, kusuru kabul etmiyor.

Etmediği için de istifa mekanizmasının çalışmasına asla izin vermiyor.

Yani sorun sadece sorumlu kişilerde değil.

Can Ataklı Korkusuz

 

 

*

 

Öldürülen Rus pilotun ailesi "Türkiye'den tazminat almak küçük düşürücüdür" diyor. Keşke maneviyatçı iktidar da Mavi Marmara'da öldürülenler için aynı şeyi söyleseydi...

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

 

*

 

Ucube furyasına devam

"İstanbul'a çok yanlışlar yaptık. Onu da söyleyeyim. Ucube inşaatlar yaptık. Bu ucube inşaatlarla maalesef İstanbul'umuzun o güzelliğine bizler yanlışlık yaptık."

Bu samimi itirafın sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan idi.

İnsanın hatalarını görmesi güzel bir şey... Peki neden böyle oldu?

Mimarlara, şehircilere, sanatçılara, halka danışmak yerine müteahhitlere danışıldığı için.

Aslında şehir açısından her şey yanlış ama müteahhitler açısından doğru yapıldı. İyi para kazandılar!

Peki ucube inşaat furyası bitti mi?

Eğer Gezi Park'na Topçu Kışlası oturtmaktaki ısrar sürüyorsa ucube inşaat yanlışı bitmiştir diyemeyiz...

Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

Suriye'ye Irak modeli

.... "Şam Cephesi Sözcüsü Muhammed Ahmet"in anlattıklarından farklı bir bölüm alalım.

"PYD 1.5 yıl öncesine kadar küçük bir grup iken IŞİD'in Kobani saldırısı sonrası ABD eliyle düzenli bir ordu haline getirildi.

Esas hedef Türkiye sınır hattını kontrol eden 'uydu bir devlet' oluşturmak.

PYD istenen seviyeye gelince ABD bir sonraki planı devreye soktu.

IŞİD'in kontrol ettiği bölgelerden çıkarılması için ABD-PYD birlikte saldırı başlattı. Şurası ilginç ki, IŞİD'in tüm hareketliliği 'ABD üzerinden PYD'ye alan açma' amaçlı gerçekleşiyor ve sonrasında kurulacak etnik Kürt devletinin alt yapısı oluşturuluyor."

Şam Cephesi Sözcüsü "Afrin-Cerablus bağlantısının sağlanması ABD-PYD'nin tek motivasyonu, bölge yakında PYD'ye teslim edilecek" diyor.

Menbic saldırısının "aynı amaca; Azez'e daha fazla yaklaşmaya hizmet ettiğini" söylüyor. Bunun arkasından 6 ay içinde kuzeyde federal bölge adı altında devlet ilan edilecek diye uyarıyor.

Saldırılarda detay incelemeden önce bu gelişmelerle ilgilenelim, asıl mesele budur çünkü!

Güngör Mengi Vatan

 

 

*

 

İtiraf edince telafi etmiş mi oluyorsun?

Türkiye tam 14 yıldır yanlışlıklar temeli üzerinde oturuyor...

Bir gün bile huzurumuz olmadı!..

Recep Bey, 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı oldu, 2002 yılında iktidara geldi...

Demek ki belediyenin ellerine geçmesinin üzerinden tam 22 yıl, iktidara gelmelerinin üzerinden tam 14 yıl geçmiş...

Şimdi ne diyor?..

"İstanbul'a çok yanlışlar yaptık."

Telafisi var mı?..

Yok!..

***

E hani zatı aliniz belediyeciliği çok iyi biliyordu?..

İstanbul şu anda üfürülmüş, şişirilmiş bütün değerleri katledilmiş koca bir köydür!..

Beton yığını çıplak bir şehir...

Sokak yok, cadde yok, meydan yok, yeşil alanlar yok, alt yapı yok!..

Trafik pisliğinde, keşmekeşinde, her karış boş toprağa ağızlarından akan salyalarla saldıran yandaş müteahhitler ve onlara yol veren ortakları siyasetçiler...

İstanbul, İstanbul olmaktan çıktı, berbat bir şehir oldu...

(...)

Sadece İstanbul'a mı?..

Her yere, her şeye yanlış yapıldı..

Orta Doğu politikasında yaptıkları yanlış, Türkiye'yi bir cehenneme sürükledi...

Türkiye terör ülkesi oldu!..

(...)

PKK ila pazarlık masasına oturarak yanlışların en büyüğünü yaptılar...

Ki, bu yanlış bir yıl içinde 500'ü aşkın Mehmetçiğin şehit olmasına yol açtı!..

(...)

Yanlışı itiraf etmenin hiçbir yararı olmaz...

Zira, bu yanlışların bedelini ödeyen, yanlışı yapanlar değil halktır!..

Mehmet Türker Sözcü

 

 

*

 

Ayıptır...

On bir ayda 10 kez bomba patladı, insanlar öldü, yaralandı değil mi? Bir tedirginlik, bir korku hali, bir umutsuzluk olsa da ne kadar sürüyor?

 Neredeyse 24 saat geçmeden hayat normale döndü, tatile çıkanlardan yollar tıkandı...

(...)

 Selfi çektirmeler, bayram havası demeler, uçurulan balonlar, atılan konfetiler, o sırada insanlar havalimanında iki gözü iki çeşme, karanfil koyup anma yapıyor! Birinin 3 gün sonra evleneceği nişanlısı ölmüş, biri tatile gelmiş, üç kızı bir torunu gitmiş, sen köprü açtım diye göbek atamazsın, ayıptır.

Yöneticilerimiz yine iyi sınav veremediler.

Yazgülü Aldoğan Posta

 

*

 

Dostlar anmada görsün(!)

TRT Muhlis Akarsu'yu andı. "Ölümünün 23'üncü yılında ozan özel bir programla anılacak" diye yazıyordu bültende. Ölmedi, diri diri yakılarak öldürüldü! Bir sözcükle belirtebilirdi.

Sina Koloğlu Milliyet

 

 

 

 
*
 
1-012.png
Latif Demirci Hürriyet