Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER

Agah Oktay GÜNER

Yaptıklarını unutmayalım

                             Türkiye yaklaşan seçimin sıcaklığını her geçen gün biraz daha ağırlaşan biçimde yaşıyor. Ekonomik kriz ise toplumu sadece germiyor, bir çığ gibi eziyor. 16 yıldır devam eden AKP iktidarının Türkiye ekonomisini getirdiği felaket çizgisi ortada... Malum reklamda: "Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir" diyen cümle AKP için de bütünüyle geçerlidir.

                               Tablo gayet açık, ihracatında ithalatın payının %60 olduğu bir ülke cari açık vermemeye çok dikkat etmelidir. Ödemeler dengesi üzerinde ince bir dikkatle durulmalıdır.

                İşte bu noktada Türkiye tam bir yol ayırımındadır. Ya piyasa ekonomisinde ısrar edecek, çok uluslu şirketlerin elinde savrulmaya  devam edecek veya karma ekonomiyi, planlamayı benimseyerek derli toplu bir plan içinde çalışacaktır. İkame sanayiyi geliştirecek tedbirler planda ağırlık kazanacaktır. Yılların perişan ettiği tarım hayatımız çok uluslu şirketlerin kullandığı kadrolarla tükenmiştir. Türkiye sahip olduğu tarım ve hayvancılığın zenginliğini gören ve kayıpları karşılayacak tedbirlerle bir plan bütünlüğünde kurtulabilir.

***

                Öncelikle kabul etmemiz gereken bazı gerçekler var. Günümüzün devleti çok karmaşık bir yapıdadır. Devlet çok iyi yetişmiş, dürüst, düşüncesini söylemekten korkmayacak medeni cesarete sahip kadrolarla yönetilebilir.

                Almanya, Hitler ve O'na teslim olmuş bir kadronun elinde idi. İngiltere'de demokrasi bütün kurum ve kurallarıyla işliyordu. Churchill hayallerle uğraşmıyor, gerçeğin içinde yaşıyordu. Gerektiğinde  muhalefetin desteğini alarak hazırlıksız yakalandığı II. Dünya Savaşı'nın kazanılmasında etkili oldu. Hitler hiç bir karşı görüşe tahammül edemiyordu. O'nun kadroları Hitler'e kör bir teslimiyet içindeydi. Onlar "itaat hürriyettir" diyordu. Netice; Almanya bütün gençliğini, 7 milyon insanını kaybetti ve yerle bir oldu.

                Devlet adamları hiç olmazsa 1900'den bu yana tarihi iyi okumalı ve düşünmelidir. Tarih bilgisi olmadan kişide tarih şuuru doğmaz. Bir devlet adamı, tarih şuurundan mahrumsa vay! yönettiği devletin halkına ve çilesine.

                Bugün Sayın Erdoğan'ın "Tek Adam" rejimini yaşıyoruz. CHP'nin adayı Sayın M. İnce, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı'nı ziyaret ediyor. Dekan hemen görevden alınıyor. Demokrat bir ülkede böyle bir olay hayal edilemez.

                Sayın Erdoğan ekonomiyi tek başına yönetiyor. Mümkün mü? Merkez Bankası Başkanı'nı AKP Genel Merkezi'ne çağırıyor. Böyle bir şey olamaz. O'nu Cumhurbaşkanlığı Makamına davet edip orada görüşmeliydi.

                Kalabalık bir kadro Sayın Erdoğan tarafından saraya toplanmış vaziyette. Ancak acaba doğruları söyleyebilecekleri bir demokratik ortam var mı? Yürekleri var mı?

                Sayın Erdoğan çok yorgun ve gergin bir profil çiziyor. "Talihi siyaset, talihi harp gibidir" kazanmak ve kaybetmek işin doğasında vardır. İşte merhum Demirel örneği; gitmeyi bildi, şerefiyle döndü.

Sayın Erdoğan ve ekibi plansız, programsız bir ekonomi anlayışının kurbanı oldular. Gösterişi çok yüksek, fiyakalı işler ekonomik kaynakları yuttu. Yatırılan paraların ekonomiye ne zaman döneceği düşünülmedi. Ekonomi ile uğraşanlar dünyayı bir örümcek ağı gibi saran çok uluslu şirketleri, kartel ve tröstleri iyi bilmelidir. Ekonomi politik bilmeden bu iş olmaz!..

***

                AKP Türk tarımını çökertmiştir. Yok olma çizgisine getirmiştir. Tarımı geliştirmek, tarıma dayalı sanayiyi geliştirmekle mümkündür. Bu amaçla KİT'ler kurulmuştur. Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi bu alanda öncü oldular ve çok değerli hizmetler ifa ettiler. Ne yazık ki 1980'den sonra Neo liberalist politikalar Türkiye'de de esmeye başladı. Hepsi yok edildi.

                Köylü bunlara dayanır, tüccarın oyuncağı olmazdı. Tekel kapandı, Türk tütünü öldü. Hayvancıkla uğraşanlara sahip olan kurumların kapatılmasıyla köylümüz sahipsiz bırakılmıştır. Halkımız ithal etin zevksiz, lezzetsiz, ne idüğü belirsiz varlığına terk edilmiştir.

                Bu günlerde aklın emrettiği faiz kararları alınınca dolar düşmeye başladı. Merkez Bankası'na karışılmasa bu karar daha önce alınır, ekonomimiz bu kayıplara uğramazdı.

                Aziz okuyucularım, dünyanın gidişini anlamalı, ilmi gerçeklere ters düşmemeliyiz. Son çıkış yolu seçimdir. Oyumuzu demokrasiye, hürriyete, insana saygılı olana verelim. Tek Adam mucizesinin tarihin karanlık köşelerinde kaldığını unutmayalım.

Yazarın Diğer Yazıları