Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Yargıtay ne diyor?

Yargıtay, 17 Aralık 2013 öncesindeki AKP-cemaat ortaklığına 'kaçınılmaz hata' diyor. Bu yanılgı içinde bulunanların 'cezalandırılamayacağı' yorumunu yapıyor.

Yargıtay önce "dini bir kült", ardından da terör örgütüne dönüşen FETÖ/ PDY'nin başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıktığı bir yapının meşru amaçlarla kurulup daha sonra suç örgütüne dönüştüğü andan itibaren ceza hukuku bakımından sorumlu olacağı türünden bir değerlendirme yapmıştır.

Yargıtay böylece FETÖ'nün 17 Aralık sonrası yaptığı eylemlerin suç; öncesinin meşru bir yapının yasal eylemleri olduğunu söylemiş oluyor.

Görünürde yasal gerçekte yasa dışı!

Yargıtay, CIA güdümlü FETÖ'nün 17 Haziran'a kadar devlet üzerinde istediği her tasarrufu yaptığı bir aygıt haline getirilmesinin cezai yönden kovuşturulacak bir husus olmadığını söylemiş oluyor. Yargıtay'a göre FETÖ denilen meczup devletin bütün kurumlarına; emniyetten askeriyeye, eğitimden sağlığa, güvenlikten yargıya, idareden siyasete her yere sızarken meşrudur.

FETÖ'nün eyleme geçtiği 17 Aralık 2013 sonrası ancak ceza hukuku yönünden soruşturulabilir. İlginç suçun lafzıyla ve ruhuyla bir, bütün ve parçalanamaz olduğunu Yargıtay düşünmüyor.

Yargıtay'a göre; FETÖ açıkça 19 Haziran 1999 tarihinde Siyaset Meydanı adlı programda yayınlanan kayıtlarda "askeriyeyi, adliyeyi, mülkiyeyi ele geçirin ama bunları fincancı katırlarını ürkütmeden yapın" dediğinde meşrudur.

FETÖ işte bu tür müsamahalardan aldığı cüretle adamlarına 'mevcudu muhafaza edin mefkudu (mevcut olmayanı) ele geçirin' diyor. Devlette kazanılan mevziler korunacak, hedeflediklerini de ele geçirmek için gayret gösterilecektir.

Yargıtay'a göre bir yapının meşru amaç görüntüsü altında devleti ve kurumları ele geçirmesi kovuşturma konusu değildir. Örgüt eyleme geçince kovuşturma söz konusudur. İnsanın aklına Nasrettin Hoca'nın "testiyi verip tokadı vurduğu" fıkra geliyor. Hocadan yedi yüz yıl sonra Yargıtay testi kırıldıktan sonra tokadın vurulması gerektiğinden söz ediyor.

Başından bu yana FETÖ'nün Cumhuriyet/Atatürk/Devlet düşmanı bir suç ve ihanet şebekesi olduğunu Yargıtay dahil herkes biliyordu.

Dahası önce İngiliz sonra ABD/İsrail/Vatikan güdümünde bir yapı olduğunu da...

Meşru değil kriminal bir yapıydı!

Böyle bir şebekenin devlete sızma, yerleşme, ele geçirme, kadrolaşma eylemleri meşru görülemez. Böyle bir yapıyı meşru görenler kendilerini gayrimeşru bir duruma düşürmüş olurlar.

Unutmamak gerekir ki, bir yerde bir yerlere sızan birileri varsa, orada bir de sızdıranlar vardır. Bir yerde bir kurumu ele geçirenler varsa orada o kurumun ele geçirilmesine göz yumanlar da vardır. Görünürde meşru gerçekte gayrimeşru olan hiç bir yapı destek görmeden elini kolunu sallayarak TSK'ya, emniyete ya da herhangi bir kuruma sızamaz!

FETÖ'nün iş birlikçileri, destekçileri, finansörleri, önünü açanları, göz yumanları, birlikte yol yürüyenleri, ona meşruiyet atfedenleri hukuki ve cezai yönden sorgulanmadan FETÖ gerçek anlamda cezalandırılmış olmaz!

 17 Aralık 2013, örgütün yolsuzluk gerekçesiyle bazı bakan çocuklarının, iktidar yanlılarının da içinde bulunduğu kimseleri gözaltına aldırdığı tarihtir.

Yargıtay, iktidara dokunmamak için FETÖ'nün suç tarihini 17 Aralık 2013'e çekiyor.

FETÖ, 17 Aralık 2013 tarihinden önce, TSK'ya karşı Ergenekon, Balyoz ve Casusluk adlı kumpas eylemlerini yapmıştır.

FETÖ'nün Ergenekon Kumpas Davası ilk duruşması 20 Ekim 2008'dir. Balyoz Davası Ocak 2010'da başlamıştı.

Kumpas suçtur. Bu suçun savcısı FETÖ'yse avukatı da AKP iktidarının kendisidir.

FETÖ'nün iktidarla iş birliği sonucu olarak 'Kozmik Oda'ya girdiği tarih, 19 Aralık 2009'dur. Bu tarih devlet sırlarının CIA'ya aktarıldığı tarihtir.

FETÖ'ye devletin derinliklerini açanlara, menzil menzil yürüyenlere, ne istediyse verenlere sorgu sual yoksa, FETÖ'yle gerçek anlamda mücadele de yok demektir!

Yazarın Diğer Yazıları