Yarıyıl zili çaldı

Son çalan zille birlikte, eğitim-öğretimde bir dönemin daha sonuna geldik. Geldik gelmesine de her dönemin değerlendirmesinin yapıldığı gibi bu dönemin de bir değerlendirmesi olsa gerek. Bu dönem eğitim alanında neler yapıldı, yapılanların milletin hayrına mı olduğunu, yoksa bizden bir şeyler mi götürdüğünü bilmek herkesin hakkı olsa gerek.
Bilindiği üzere ülkemiz siyasetinde, değil iktidar değişikliği, bakan değişiklikleri bile beraberinde birçok şeyi getirip götürmektedir. İki dönem öncesinin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bakanlıktaki işleyişi bir uçağa benzeterek rotayı çizip otomatik pilota bağladıklarını ifade etmişlerdi. Kendisinden sonra gelen hanım bakan bunu doğrularcasına bir kaptanlık yaptı. Belki de aldığı talimat, belki de yetersizliği böylesini gerektiriyordu.
Ne zaman ki bakan değişikliği söz konusu oldu, her şey bir birine girdi. Yandaş sendika bile işin içine girerek bir başka ismin bakanlığı için kulis yürüttü. Cemaatler ayağa kalktı, istemezük çığlıkları arşı âlâya yükseldi. Bütün bunlara rağmen bugünkü bakan koltuğa oturur oturmaz otomatik pilota bağlı uçağı beğenmeyerek manüele çevirip kontrolü eline aldı. Artık bu uçakla böyle uçmayacağından yeni baştan dizayna başladı.
Düzenlemeye ilk olarak bakanlığın teşkilat yasasında değişiklik yapmakla başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisinden KHK ile alınan yetkiye dayanılarak birçok birim kapatılarak kadrolar şahsa bağlı hale getirildi. Sessiz sedasız Atatürk ve Türk milliyetçiliği ifadelerine, çıkarılan bu yasayla son verildi. Gerekçe olaraktan verimliği artırma ve tasarruf etme gösterildi.

***


Sonuçlarına bakıldığında ise deneyimli kadrolar bir odaya kapatılıp yandaşlar atanarak bir makamdan daha fazla kişiye para ödendi. Değişik kurumlardan getirilen mili eğitim mevzuatından bihaber kişiler şu ana kadar eskiyi aratır oldu. Atatürk ve Türk ifadelerinin yasaklanmasıyla değerler yok sayılıp evrensel gençlik yetiştirilmeye başlandı.
İlköğretimin birinci kademesine yabancı dil dersi konularak iki dil bilen insan yetiştireceği iddiasında bulunanlar bugüne kadar neden yabancı dil öğretemediklerinin araştırmasını yapmadıkları için ana dilimiz Türkçeyi bile öğretemez duruma düştüler.
Her yıl bakanlık merkez binasında yapılan 10 Kasım Atatürk’ü anma törenleri için bu yıl duyuru yapılmamasına rağmen, her zamanki gibi bahçede personelin toplanmasıyla yapılan anmaya bakan katılmayarak, Atatürk’e karşı olduklarının mesajını vermekten kaçınmamıştır.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ile ilgili bir yazıyı okullara göndererek bundan sonra bu bayramın stadyumlarda kutlanma yerine, okulların duvarları arasına hapsederek, gençliğin o coşkuyu yaşamasını ve atasına olan bağlılık yeminini ortadan kaldırmış oldu. Gençler millî şuurdan uzaklaştırılarak, köleleştirme uygulamalarına geçildi.
Altmış ilin Milli Eğitim Müdürleri Ankara’ya toplanıp, yuvasından yurdundan ayrı bırakılarak, deneyim ve tecrübeleri yok sayıldı. Hayatında hiç idarecilik yapmamış öğretmenler Milli Eğitim Müdürü olarak atandı. Geçmişte kendileri tarafından atanan bu müdürler başarısızdı niçin atandı, başarılıydılarsa şimdi niçin alındığının sorgulaması dahi yapılmadı.
Böylesine keşmekeşin yaşandığı bir dönemde 2011-2012 Eğitim- Öğretim yılının yarısında çalan bir zille yarıyılı tamamlamış bulunduk. Ne otomatik pilota bağlı, ne de manüele bağlı uçak normal inişini başaramayıp, büyük bir düşüş sonucu ağır hasar almıştır.

***


Tüm olumsuzluklara rağmen 17 milyon öğrencisi ve 600 bin öğretmeniyle girilen bu 15 günlük tatil döneminde öğretmen, veli ve öğrencilerin de yapmaları gerekenler vardır.
Her ana ve baba mutlaka çocuğunun başarılı olmasını arzu eder. Unutulmasın ki her karne başarı ve başarısızlığı ile ana ve babaların da karnesidir. Eğer bir başarısızlık söz konusu ise bunu sadece çocuklarda arama yerine sistemde, öğretmende ve kendimizde de aramalıyız.
Sevgili öğretmenlerim. Elbette yığınla sorununuz vardır. Bu sorunlarınız çözülmeden başarılı olmanız epeyce zordur. Ancak o çocuklar bu milletin geleceğidir. Çocukların geleceği de sizin sorununuz olmalıdır. Bu tatil dönemini fırsat bilip mutlaka dinlenmeli, ikinci yarıyıla daha zinde girmelisiniz. Gördüğünüz eksiklerinizi de mutlaka gidermelisiniz.
Sayın bakan, dilinizden düşürmediğiniz ileri demokrasinin gereği halkla bütünleşip, halkın istekleri doğrultusunda hareket etmelisiniz. Elbette eğitimde evrensellik ve bilimsellik olmalıdır. Bunları yapacağız diye de nesilleri kendi değerlerinden kopararak, geçmişine de düşman
etmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları