Yasalar kimin için değiştirildi?

Turgut Özal’ın başlatmış olduğu “özelleştirme furyası” bu uygulamanın fikir babası olan batılı ülkelerde görmediğimiz bir hız ve başlangıcında söylenenin tam tersi uygulamalarla devam ediyor.
“Özal İktidarı” döneminde yapılan propaganda, “zarar eden” Kamu İktisadi Kuruluşlarının özelleştirileceği yönünde idi. Başlangıçta halkın bu değişikliklere tepkisi oldu ve özellikle İstanbul’da Araplara satılması gündeme gelen “Sevda Tepesi” büyük bir kamuoyu oluşmasına sebep oldu. Fakat zamanla insanlarımız her şeye alışmaya ve artık tepki vermemeye başladılar.
Tepelerin satışına gösterdikleri tepkiyi, ülkenin en stratejik kurumları satılır iken göstermez oldular. Devletin elinde ne kadar üretim kalemi var ise hepsini satan zihniyet ve bu satışlardan kendileri de nemalanmak isteyen politikacılar, kendileri arka planda durarak paravan şirketler aracılığı ile önce “SİT veya tarım alanı” kapsamında olan  arazileri bu kapsamdan çıkarmak ve kendi paravan şirketlerine peşkeş çekmek için, “Turizm Yatırım Kanunu”  diye bir şeyi başımıza musallat ettiler.
Anayasanın “Eşitlik İlkesi” yönünden düşündüğümüzde, çıkarılan bir kanundan ülke vatandaşlarının hepsinin eşit olarak yararlanması beklenir, zaten yasal değişikliklere gidilmesindeki temel gerekçede, günlük yaşamda vatandaşın işini zorlaştıran olumsuzlukların ortadan kaldırılması gerekçesidir. Özellikle turizm bölgelerinde  “Turizm Teşvik Kanunu” kullanılarak ve daha sonra daha da kapsamı genişletilip  “Birinci Derece Turizm Yatırım Alanı” ilan edilen alanlarda yapılan yasal değişikliklerle, yapılan aslında o bölgelerde yapılacak imar değişikliklerine karşı çıkacak olan Orman ve Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun yetkilerini ellerinden almak oldu.
Kıyı Bölgelerimizde bulunan yüzlerce tarihi kent kalıntılarının “turizm yatırımlarını engellemesini”  ortadan kaldırmak için öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlıklarını birleştirdiler ki; Anıtlar Yüksek Kurulu ve Kültür Bakanlığı yapılan değişikliklere karşı olamasın.
Özellikle ülkemizde adı neredeyse banko Turizm Bakanına çıkmış olan sayın Erkan Mumcu’nun bakanlığı döneminde yapılan yasal değişikliklerin ve sonrasındaki özelleştirme ve tahsislerin Maliye Bakanlığı’nın en etkin kurumu olan MASAK tarafından incelemeye alınması gerekmektedir.
Daha önce birinci derece koruma bölgesi olan plajlarımız nasıl oldu da yapılan yasal değişikliklerle tatil köylerinin yapılmasına olanak sağladı? Koruma altındaki plajlar tatil köyleri ile dolar iken, plaja hiçbir zararı olmayan ve koruma bölgesi de olmayan köylerde insanlar neden hala çocuklarına ev yapamıyorlar?
Bütün yukarıda bahsettiklerim beraberce düşünüldüğünde, aslında devlet etme yetkisini elinde bulunduranların denetlenemediği ve şeffaflık ilkesi çiğnendiği sürece örtülü bir baskının uygulandığını görürüz. Devletin malını yasal değişikliklerle gasp etmenin adına “özelleştirme veya turizm yatırımı” diyerek bu gaspın örtüsünü de bulmuş olursunuz.
Belki bu iktidar döneminde olmasa bile gelecek iktidarlar döneminde eminim ki bu konular araştırılacak ve kendi çıkarları için yasaları değiştiren devlet görevlilerine gereken cezalar verilecektir. Yoksa ülkenin tapusu özelleştirme ve yabancı yatırım diye çok uluslu şirketlere, turizm yatırımı diye de yerli işbirlikçilerin üzerlerine geçiriliyor.

Yazarın Diğer Yazıları