Yaşamda çok boyutlu kültür...

Yaşamın her bölümü, gözlenmeye ve okunmaya değer hazineler ölçeğinde çok boyutlu verilerle dolu!
Ancak, zaman öylesine yalın kılıç ve farkına varılmadan gelip geçiyor ki, önde kalan zaman aralıklarında insan hangisine yetişeceğini, hangisini başarabileceğini kestiremiyor...
Kişisel ve toplumsal düşüncemiz, lise çağlarından itibaren bireylerin alt yapıyla birlikte,  farkına varamadan geçip giden zamanı gereği gibi değerlendirip, kazanılacak toplumsal bilgi ve kültür değerlerini en medeni seviyelere çıkarmak, saygınlık kazandırmak, her alanda isabetli hedefler gösteren M.Kemal’in “Muasır medeniyet ufkunu aşma...” temel talimatı da değil midir...

***


Düne göre, ülkemizde hemen her il ve ilçelere kadar lise ve üniversite veya fakülteler yaygınlaşmıştır...
Geçen Perşembe değinmiştim, C. Süreya ile Ortaokulu Bilecik’te  aynı sıra ve sınıfları birlikte okuduğumuzu. Ancak, bizler tesadüfen babalarımızın görevi nedeniyle oradaydık!
Ortaokul bitiminde, yanılmıyorsam beş on kişi lise ve ileri için adım atma imkanı buluyordu!.. Çok kabiliyet, çok okuma hevesli gençler maalesef hayallerini bile kuramadan, okuma şanslarını yitiriyorlardı... Çünkü, o tarihler de Bilecik’de, sadece bir ortaokul vardı!..
Bugün, okuma şansı gençlerde çok-çok artmıştır...
Bu geniş yelpaze, yirmi otuz yıllardan beri gelişe gelişe bu düzeylere çıkmıştır...Özel okullar, vakıf okul ve üniversiteleri de artarak yaygınlaştıkça, şanslar da çoğalmıştır.
Tüm bu verilere karşın, toplumun kültür seviyesi beklenen hedeflere ulaşma noktasındaki beklentiler, maalesef hedeflerden daha çok uzaklarda olduğu da görülmekte!..
Yaşamın her alanında gözleniyor...
Hatta seçim sonuç verileri birtakım göstergeleri sergilemiyor mu?
Elbet de, demokratik kurallarda yapılan işlevler, daima saygıyla karşılanır. Ancak, ortaya çıkan söz düellolarına da bakınca!..

***


Temelde, 970’lerden itibaren ülkemize gelen tv kanallarıyla toplum, yepyeni bir kültür anlayışıyla karşılaştı!..
Okumanın yerini, görsel bilgiler almaya başladı...
Tvlerin daha da çoğalarak, hayatın tam içine girmesiyle, cazip gelen görüntü kültürü, geçen bu zaman içinde toplumu öylesine etkiledi ki, gazete ve hatta kitap okuma alışkanlıkları büyük düşüşler gösterdi.
İl ve ilçelerde birçok “Gazete başbayii” dostlarım var. Uğramalarımda, iade gazete ve dergileri tomar tomar gördükçe, verilen yazım, emek ve çabalar adına, kahrolmamak elde değil...
Bizce, gazete-roman-öykü ve hatta dergilerin verdiği okuma keyfi yanında, kalıcı birikimlerin verisi, diğer izleme araçlarıyla tartışma dahi kabul etmez...
Tv, bilgisayar ve İnternet, elbet de toplumlara çağ atlatmıştır. Ancak, kişinin göz ve beyin yapısıyla, okuma ve yazma algılamaları, bizce kültürün temel hazinesidir...
İşte, toplumların bu alışkanlığı, kültür seviyesini tespitte en geçerli etken olduğuna göre, bizce bu hiçbir zaman göz ardı edilemez...
Uzunca süre önce bir yapıtıma, “Yaşam ve DOYK”, adını verirken, okur ve dostlar önceleri çok merak etmişlerdi! Okundukça anlaşılıyordu ki,  “DOYK”... Oysa, bu Düşünme-okuma-yazma-konuşma  hazine varlığının baş harflerini içeriyordu...
Aradan on beş yıl geçmesine karşın, düşüncemizde bir erezyon olmamıştır...

***


Günümüzde, para-puldan başka, insanları mutlu edecek mütevazi yaşantılara renk ve boyut kazandıracak hazinelerin olduğunu da lütfen unutmayalım, bunun da farkına varalım! Çünkü, zaman dar...
Çünkü, yaşam çok boyutlu kültür hazinesiyle de dopdolu...Çünkü, ömrü, renklendiren hazineler onlar!


Kültür Hazinesi...

Para pul, mutlu eder sanılır,
Yaşantı, öyle renklidir ki
Farkına varamadığın,
İşte o şey seni yanıltır!..
Düşünsene,
Kutsal kitapta bile, ilk söz,
Oku’yla başlar...
Kültür hazinesinde
Dağılır, geçer gider,
Öfkeler ve belki de dertler...
A.C

Yazarın Diğer Yazıları