Yaşar Nuri Öztürk'ün Deizmi...

Bu "Deizm" konusu benim de kafamı çok kurcalıyordu. Geçen hafta, Eskişehir'e gidiyorduk cezaevi ziyareti için, Bozüyük'te mola verdik, o mola yerinde gördüm Yaşar Nuri Öztürk'ün bu yeni kitabını ve hemen aldım tabii ki.
Deizm, yani "Tanrı'yı bilmek; Tanrı dışındakileri (peygamberler de dâhil) reddetmek"... Genel kabul görmüş tanım bu. Bu da, Yaşar Nuri Beğ, "tam da öyle değil" uğruna yazmış bu kitabı (ben öyle anladım).
Kitabın ilk sayfalarında yazar, yaklaşımının çerçevesini çiziyor, daha sonraki satırlar hepten ayrıntı.
"Deizmin kutsalları, akıl, bilim ve ahlaktır" diyor Sayın Öztürk. Evet bizce de, çoğu kimsece de öyledir.
Fakat bundan sonrası ilginç, çarpıcı ve sıra dışı: "Kur'an deizmi teşvik eden, terviç eden (uygun karşılayan) bir kitap değil ama ona kapı aralayan bir kitaptır."
Yalnız kapı aralamak mı? Hayır. Dindar deistler de varmış, bir insan hem deist, hem de dindar olabilirmiş. Böylesi Hıristiyanlar da, Müslümanlar da varmış... Alman Filozofu Kant, hem bir deist hem de samimi bir dindarmış, "aklı onu deizmi kucaklamaya, imanı ise dindar olmaya" itmiş. Ve benzeri bir deizm anlayışı Atatürk'te de varmış...
Deizm laikliğin bir tür felsefesiymiş... Öztürk, laikliği dinle barışmanın; Deizmi de, Ateizmi önleyen ve dindarlığa geçişin bir yolu olarak görüyor. 
Tarihin ilk deistleri de iki Müslüman düşünürmüş... 
Deist düşünürlerin genel yaklaşımı özetle şu imiş: "Eğer dinci dayatmalar bir biçimde peygamberleri paravan yaparak yaşatılacaksa biz peygamberleri de dışlarız." 
"Her imanda bir inkâr, her inkârda bir iman vardır. Yedek İlahlı bir dine mensup olmaktansa dinsiz kalmak yeğdir."
Bunlar da Mansur'ca, Nesimi'ce sözler...
Kitaptan çok yararlandım, sayfalarca not aldım. Ancak bir-iki çelişkiye değinmem gerek. Sayın Öztürk, bu kitabında (262. Sayfa), "Kur'an'ın tek bir ayeti bile nesh edilmemiştir" diyor. Nesh, yani "hükümden düşürme." Bunun var olduğunu, Yaşar Nuri Öztürk, "Kur'an Verileri Açısından Laiklik" kitabında örnekleriyle yazmıştı, ben de "Kartal Gözüyle Laiklik" kitabıma, kaynak göstererek almıştım. Bir alayım onları aşağıya, sonrasını konuşuruz:
"Büyük fıkıh bilgini Kadı Abdulcebbar'a göre (Ünlü Eseri El-Muğni), aklî alanda yani ibadet ve iman alanı dışındaki konularda peygamberi örnek almak gerekmez. Hatta böyle bir şey isabetli ve sağlıklı da olamaz. Abdulcebbar'a göre, iman ve ibadet alanı dışındaki konularda, yani muamelatta, Kur'an ayetleri aklın verileriyle hükümden düşürülebilir.
Abdulcebbar'ın kendisinden yaklaşık yüz yıl önce ölmüş bulunan selefi, İmam Mâtûrîdî de aynen böyle düşünmektedir. Mâtûrîdî, 'Te'vîlâtü'l-Kur'an' adlı eserinde, Kur'an'ın muamelat hükümlerinin içtihat ile neshedilebileceğini (hükümden düşürülebileceğini) söylemekte ve örnek olarak da Halife Ömer'in müellefetü'l kulûba zekâttan pay verilmesini emreden Kur'an ayetini 'bugün böyle bir şeye ihtiyaç yoktur' diyerek askıya almasını göstermektedir."
Bir diğer çelişki de yazarın "dinlerarası diyalogun esasının deizme çağrı" olduğu iddiası... Bu da hiç aklıma yatmadı...
Evet, amacım Yaşar Nuri Öztürk gibi bir büyük din âliminin çelişkisini bulup mest olmak, bundan kendime pay çıkarmak değil, ancak yukarıya yazdıklarım da bence yaman bir çelişkiler, yazmadan edemedim... 

 

Yazarın Diğer Yazıları