MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Güneydoğu 2. Dünya Savaşı Almanya'sına döndü…

Al sana "çözüm süreci"

Güneydoğu 2. Dünya Savaşı Almanya'sına döndü…

Türkiye ne hale geldi…

Devlet ilçelere giremiyor, mahallelere yerleşen PKK'lı teröristleri söküp atamıyor!..

Rus uçağını düşürebiliyoruz, sonra alttan alsak da hesapta Rusya'ya posta koyabiliyoruz, ama kendi topraklarımızda sokaklara hakim olamıyoruz!..

Şu acınası tabloya bakınız…

Ülkenin Başbakanı açıklama yapıyor:

"Sokak sokak girip teröristleri temizleyeceğiz"

2. Dünya Savaşı filmlerindeki gibi, sanki Berlin'de sokak savaşları yapıyoruz!..

* * *

Başbakan "Sokak sokak girip temizleyeceğiz" dediğine göre, Türkiye Cumhuriyeti o sokaklarda egemenliğini kaybetmiş!..

(…)

Nusaybin'de sokağa çıkma yasağı…

Cizre'de sokağa çıkma yasağı…

Sur İlçesi'nde sokağa çıkma yasağı…

Yasak kaldırılıyor, ertesi gün tekrar konuluyor…

Hendekler kapatılamıyor, sokaklar teröristlerden temizlenemiyor…

Neden böyle oldu?..

İktidarın laubaliliğinden…

İlleri, ilçeleri, sokakları teröristlere terk etmesinden…

"Çözüm süreci" dedikleri o meşhur terör karşısında "çözülme" sürecinden…

Teröristlerle pazarlık masasına oturulmasından…

* * *

Zannettiler ki pazarlık devam ederken teröristler boş duracak…

"Aman Apo'yu kızdırmayalım, PKK'yı hoş tutalım, yeter ki şehitler gelmesin, analar ağlamasın, biz de seçimlerde malı götürelim"

Aksi oldu!..

(…) Al sana akil insanlar!..

Al sana çözüm süreci!..

Dünyada hiçbir devlet teröristin başını okşayarak, yanağına öpücük kondurarak terörü önlemeyi aklından bile geçirmez…

Bugün bütün bu olanların…

Şehitlerimizin…

Anaların ağlamasının…

Ve illerin, ilçelerin sokak sokak teröristlerin eline geçmesinin sorumlusu iktidardır!..

Çilesini çeken, utancını yaşayan da Türk Milleti'dir!..

Mehmet Türker / Sözcü

++++

 

Bir tek Türkiye silah yardımı yapamıyor; bir tek Türkmenlere silah yardımı yapılamıyor…

Neden böyle?

ABD, PYD'ye açık açık silah yardımı yapıyor.. Daha önceki gün Haseke bölgesindeki PYD-Arap ittifakına helikopterle

50 ton cephane attı..

(…) Rusya da Halep'in güneyinde konuşlanan PYD'ye önceki gün 5 ton silah yardımı yaptı..

Açık açık, resmen..

Helikopterle havadan atarak..

Onlar Kürtlere silah veriyorsa..

Biz neden Türkmenlere  silah yardımı yapamıyoruz..

Onlar açık açık veriyorsa..

Bizdeki gizliliğin anlamı ne?

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

 

*

 

Kral ile Emir'e tık yok…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Burhan Kuzu bir tweet atmış, şöyle diyor:

"AB nihayet Türkiye'nin restini anladı ve kesenin ağzını açtı. Ne demiştik? Sınırı açar, tüm Suriyeli mültecileri üzerinize salarız."

Kendisi hukuk profesörü olur, biliyorsunuz. Bu zarif mesajı da olgunlaşmış bir hukuk bilgisinden süzülüyor zaten.

Kuzu'nun 3 milyar Euro'luk AB göçmen yardım programından heyecanlandığı belli oluyor. Ama kötü haberim de şu ki bu para devede kulak bile sayılmaz. Türkiye artık göçmenler için son durak haline geliyor ve buradan geriye dönebilecekleri bir ülkeleri de kalmadı. (…)  İşin ilginç tarafı Türkiye'nin bu konuda sadece Avrupa'nın eline bakıyor olması tabii. Milyar dolarlarla oyuncak gibi oynayan Arap Yarımadası'nın krallarından, şeyhlerinden, emirlerinden tık yok. Katar ile Suudi Arabistan elbirliğiyle Suriye'deki ateşin üzerine benzin döktüler ama sıra göçmen kabul etmeye gelince, başlarını ters tarafa çeviriveriyorlar. Oysa aslına bakarsanız Suriyeli göçmenlerin en rahat edebilecekleri yerler de o ülkeler. Para bol, aynı dili konuşuyorlar, o ülkelerde nüfus zaten az, insan gücüne ihtiyaç var vs. Cumhurbaşkanımız da Avrupa'ya bu sorunun bir insanlık sorunu olduğunu söylüyor hep ama aynı şeyleri Kral ile Emir'e söyleyemiyor.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

Yargının vicdanı

Demokratik rejimlerin, cumhuriyetlerin en önemli özelliği, bireyleri, kralın, padişahın, çarın, sultanın, kulları, köleleri olmaktan çıkarıp özgür vatandaşlar haline getirmek değil midir?

Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne evrilmiş olan Türkiye, kulluktan, kölelikten kurtulmuş bireylerin oluşturduğu, özgür ve bağımsız vatandaşlardan müteşekkil bir toplum meydana getirmiştir:

Hepimizin güvencesi, seçtiğimiz ve bize hizmet etmesi gerekirken bizi döven yöneticilerin merhameti değildir...

Hepimizin güvencesi anayasal hukuk ve adalettir!

Bu gerçekleri herkesin, özellikle de hukuk insanlarının, en başta da savcıların ve yargıçların bilmediğini sanmıyorum.

Bir savcı, bir yargıç, göz göre göre bütün evrensel ve ulusal hukuk kurallarını çiğniyorsa, haksız ve adaletsiz kararlarla insanları mahkûm ediyorsa, bunu cehaletinden dolayı yapmıyordur:

Hukuk ve adaletten başka bir yere olan bağımlılığından yapıyordur!

(…) Türkiye, vicdanının sesini bastırmaya çalışan yargıç ve savcıların artan zulümlerinden oluşan bir koroya mahkûm değildir...

Çünkü biliyorum ki onların arasında, gerekirse orkestra şefinin yanlış yönetimine başkaldırarak, doğru notaları okuyacak, hukuku ve adaleti savunacak değerli soprano ve tenor sayısı çok fazladır!

Emre Kongar / Cumhuriyet

 

*

 

1-258.jpg

Latif Demirci / Hürriyet