Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Yavrularını yiyen pis kediler!

Kişi kendisine neyi, ne kadar layık görüyorsa o kadar bireydir. Batı terminolojisinde "averaj(orta) insan", "sıradan joe"lar bizim dilimizde ise "sade vatandaş" denilenler için; "mevcutla yetinmek, gördüğü ve dokunduğu kadar" ufka sahip olmak doğaldır.

Gerek toplum gerekse toplumu meydana getiren bireyler, eğer kendilerine referans olarak alabilecekleri ya da mukayese yapabilecekleri kişi, kurum ya da yapılardan yoksun iseler sağlıklı "norm"lara sahip olmaları beklenmemelidir.

Cevap bekleyen sorular!

Zira referans kaynaklarını ya yanlış seçmekte ya da seçtiklerini kutsallaştırmakta ve onlara tabi olmaktadırlar. Ölçeği yanlış olanın ölçüsünün de yanlış olacağı doğaldır.

Siyaset bugün "erdem", "onur" ve "abide şahsiyet" kimliğinde değerlerden yoksun olmanın sıkıntılarını çekiyor. Erdemin yozluk ve yobazlık karşısında zaferini gösteren örnek bir olaydan söz etmek neredeyse imkânsız bir hale gelmiştir.

Ağırbaşlılığın yüzeysellik, efendiliğin çirkeflik, katilin maktul, hırsızın ev sahibi karşısında kazandığı meydan muharebelerinin ise haddi hesabı yoktur. Böyle bir ortamdan yeni nesiller hangi ilkeyi, normu ya da kişiliği örnek alabilecekler. Sürekli kazananlar hırsızlar, yolsuzlar, soysuzlar ise faziletle donatılmış değerlerin ne önemi vardır?

Ülkede erdemli, akıllı ve onurlu kişiler geçim sıkıntısı içinde kıvranıyorsa; üçkâğıtçılar, sahtekârlar ve riyakârlar saltanat sürüyorlarsa genç nesillerin kimi örnek almasını beklersiniz?

İş ile ahlakı, dürüstlükle siyaseti, dindarlıkla hoşgörüyü birbirinden ayırırsanız ya da dindarlıkla gericiliği, siyasetle üçkâğıtçılığı birbirine karıştırırsanız; genç beyinlerden bu ayrımı ya da sentezi yapmasını nasıl beklersiniz?

Devlet ile demokrasi, laik ile karşıtı, ruhla beden, madde ile mana arasında tercih yapan zihin bölücüdür. Her şeyin karşıtı ile var olduğu bir denge üzerinde yaratılan dünyada; yaratan ve yaratış yasasına aykırı olarak parçalardan birini öne çekip ona kutsallık derecesinde önem atfetmek tehlikeli bir yaklaşım tarzıdır. Mutlak haklılık çığırtkanlığı içinde karşıt düşüncelerdekileri yok ederek kendi nefsi iktidarını kurmak ahlaki bir tarz olmadığı gibi doğru bir tavır da değildir.

Menfaati, statüsü ya da sömürme özgürlüğü toplum yararına kısıtlananların ağızlarından emziği alınmış çocuklar gibi yaygara koparması doğaldır. Doğal olmayan sömürenlerin, hırsızların ve yolsuzluk yapanların her defasında galip gelmesidir.

Teknik yetenek ile ahlaki normlar arasında geniş bir açıklık meydana gelen dünyada, bütüncül bir zihinsel inşaya acil ihtiyaç vardır.

Düşünce idealist davranış materyalist!

Şunu unutmamak gerekir ki "dünyaya nizam verme" teşebbüsünün mihverinde azgelişmişlik sorunu vardır. Doğu insanının en belirgin özelliği de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Hemen yanında ya da bitişik odasındaki sorununu çözemeyen insanın "dünyaya nizam ve şekil vermeye" kalkışması bunun tipik örneğidir. Çok büyük davaların neferi hüviyetinde görünen birçok kişi gerçekte makamlarının, tutkularının ve gizledikleri menfaatlerinin esiridirler.

Bütün bunları birtakım kutsal değerleri referans olarak aldığını söyleyen insanların sözüm ona bu değerleri davranışlarına yansıtırken gösterdikleri tavırlarda gözlemlemek mümkündür.

Düşüncesi idealist olanların davranışlarının materyalistçe, fikir yönünden materyalist olanların tavırlarının da idealistçe olmaları oldukça sık görünen bir olgudur.

 Çevrede her fırsatta idealizmi, manayı, vefayı, kadirbilirliği ve insani özü savunan ya da seslendiren bireyler vardır. Ancak bunların davranışları vefasızlık, maddeperestlik, koltuk düşkünlüğü ve iktidara yaranmak biçiminde şekillenmektedir.

Tam tersi materyalist, ateist ve tenperest bir çok insan da vardır ki, o batıl diye nitelendirilen davalarında tam bir idealist tavır sergilemektedirler.

İdealleri, davaları ve inançları temsil ettiğini sananlar pis kediler gibi kendi öz çocuklarını yediği yerde idealist materyalistle, materyalist de idealistle yer değiştirir!

Yazarın Diğer Yazıları