Yazık oluyor

Dört aylık Milli Eğitim Bakanı’nın döneminde, on altı milyon öğrencisi ve altı yüz elli beş bin öğretmeniyle 2011-2012 Eğitim Öğretim yılının ders zili, belirsizlikler içerisinde çalmış bulunuyor.
Öğretmeninden öğrencisine, velisinden bürokratına kadar kim ne yapacağını bilmediği için düştükleri anafordan kurtulmak için çırpınarak müthiş bir çaba sarf ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşkilat şemasının yeniden belirlenmesiyle kendini boşlukta hisseden bürokratlar, sumenlerini masalarının bir kenarında toplayarak beklemektedir. Gittikleri her kuruma yandaşlarını taşıyanlar ise, getirdikleri bürokratlarla koltukları doldurmaya devam ediyorlar. Ne de olsa merkez ve taşra teşkilatlarında görev alacaklar için yapılan yazılı sınavların yanında “performasyon kriterlerini” de ekleyerek istediklerine görev vermenin yolunu açmışlardır.
Yıllardır bir türlü kabullenemedikleri Türk ve Atatürk’le ilgili ifadeleri de fırsat bu fırsat düşüncesiyle eğitimden çıkarmışlardır. Bu durum hem eğitimdeki millilik vasfını ortadan kaldırmış, hem de gelecek için yapılacakların yolunu açmıştır.
Rotasyonu genişletme çalışmalarına hızla başlanılmış olup, daha önce okul müdürleriyle sınırlandırılmışken, taşra teşkilatlarında yapılan Şube Müdürleri, okul başmüdür yardımcısı ve müdür yardımcılarına da yaygınlaştırılması düşülmektedir. Başka bir çalışmayla da anılan kadroların kaldırılması planlanmaktadır. Önümüzdeki günlerde netleşecektir. Her şey birden olmuyor. Alıştıra alıştıra...
Daha önce özre bağlı tacize uğrama riski olanlara devamlı açık olan atamalar kaldırılmıştır. Yani tacize vize verilerek, adeta evlenme ve boşanmalar yasaklanarak insanların en doğal hakkı olan aile yapısına müdahale edilmeye kalkışılmıştır.
Okullar öğretmensiz, dersler boş geçerken, atama bekleyen öğretmenlere; elli beş bin öğretmen atanması için verilen söz yok sayılıp bir özürle konu kapatılmıştır. Gerekçe ise kaynak yokluğu imiş.
Özür dilemek elbette bir erdemdir. Unutulan ise devlette devamlılıktır. Öğretmen bekleyen öğrencilerdir. Görev bekleyip milletine hizmet etmeyi isteyen öğretmen adaylarıdır. Hani siz deneyimli, her yaptığını eğitimde kaliteyi artırmak için yapıyoruz diyenler? Çocukları öğretmensiz bırakarak mı, yoksa yandaşlarınızın çocuklarını ücretli öğretmen olarak çalıştırarak mı göstereceksiniz arttırdığınız kaliteyi?
Neymiş, kaynak yokmuş. Eğitime gelince kaynak yok, bir koltukta birkaç kişiye para öderken var. Milletin malını yandaşlara peşkeş çekerken kaynak var. Eğer bu ülke, çocuklarının eğitimi için kaynak bulamıyorsa iflas etmiş demektir.
Verilen sözlerin yerine getirilmemesi karşılığında özür dilenmesi, devlete güveni sarsacağı gibi devlet adına söz verenler, yöneticilere olan inancı da sarsar. Ondan sonra da medyada siyasete niçin güven kalmadı diye tartışırsınız.
Bakan yine bir ifadesinde ülkemizde altı yüz elli beş bin civarında öğretmen çalıştığını, bu öğretmenlerin her üç yılda bir kendi mesleki alanında, dünyada ve ülkemizdeki eğitim alanında gelişme ve değişmelerle ilgili hizmet içi eğitime alınacaklarını ifade ediyor.
Ne kadar güzel bir olay, olması gereken de bu, çünkü üniversitelerde verilen eğitim, gelişmeler karşısında ancak üç yıl yeterli olabiliyor. Bu eğitimin de geçmişte olduğu gibi sahillerde ehil olmayan kişilerce değil, her öğretmenin çalıştığı beldede yapılacağıdır.
Buraya kadar güzel olan bu durumu, öğretmenin tatil hakkını gasp ederek yapmasıdır. Öğretmenin üç ay izni olmayacakmış. Bunun bir kısmını yaz eğitiminde geçirecekmiş. Kimin üç ay izni varmış, biri izah etse de biz de anlasak. Galiba bakan da bazıları gibi eğitim öğretimin kesilmesinden itibaren öğretmen tatile çıkıyor sanıyor.
Düzenlenen yönetmelikler yetmiyorcasına vatandaşa şirin gözükme adına icat edilen sınavlarla öğretmenin tatili ağustosu buluyor. Eylül de tekrar sınavlar, kurul toplantısı derken okul başlıyor. Kaldı ki ne kadar angarya varsa, öğretmen orada görevlendirir. Sakın ne demeyin, Nüfus sayımı, seçim görevi, üniversite ve açık öğretim fakültesi sınavları ve bayramlarda görev alan tek kesim.
Devlet memuru olup da evine ödev götüren kaç görevli gösterebilirsiniz. Öğretmen her gece ve hafta sonları plan yapar, yazılı ve ödev okurlar. Sayın Bakan, üniversitede kaç saat derse giriyordunuz? Yok, araştırma yapıyorsanız buluşlarınızı öğrenebilir miyiz?
 Ülkemizin en önemli sıkıntısı tepedekilerin sevk ve idare ettiğini söylediği kurumu yeteri kadar tanımamalarıdır. Tanıdığını iddia edenlerin de bir yerlere şirin görünmek için çalışıyor gözükmesidir. Bu ise ilerlememizin önündeki tek engeldir.

Yazarın Diğer Yazıları