Yazması değil yazgısıdır mirası!..

Kabul etmiyorum;

"Kırmızı yazmalı kız" değil...

"Kırmızı fesli kız" değil...

"Aybüke" o!

***

Kimsenin "karşıt"ı değil...

Kimsenin, bizim mahalledeki "karşılığı" değil...

"Şenay Aybüke Yalçın"...

İlle de bir şey demek lazımsa; "ay yüzlü kız"ı o bu milletin;

Ay ışığı gibi parlak bakan, parlak gülen, parlak düşünen, pırıl pırıl yaşayan kızı!

***

Biliyorum iyi niyetle...

Biliyorum, hanidir bu ülkede bölenin, parçalayanın, kırıp dökenin, itin-köpeğin, katilin, caninin, gafilin, hainin, cahilin, teröristin "makbul" sayılmasına, çukurdan da aşağı yaratıkların baş tacı yapılmasına, kötülüğe övgüye olan birikmiş öfkeyle...

Biliyorum, "bizim çocuklar"ın da sahipsiz olmadığını ispat için deli divane olarak...

Biliyorum, aslında Aybüke'yi yüceltmeye çalışarak yapıldı, yakıştırıldı.

Lakin olmadı.

Uymadı.

Aybüke'yi "kırmızı yazmalı kız" diye "kırmızı fularlı kız"ın karşında konumlandırmak; en nihayetinde bir teröristi, şehidimizle aynı düzleme çıkardı. Muhatap kıldı.

***

Başka hiçbir şey değil;

Bu ülkenin ay yüzlü kızı Aybüke.

Kimseyle karşılaştırılmaya, kıyaslanmaya, rekabet ettirilmeye ihtiyacı yok; bilmemiz için kıymetini milletçe...

Kaldı ki bir şehidin değerini, bir teröristin değersizliğiyle ölçüp biçmeye kalkmak takdir değil hakarettir bence.

Çok güzel hislerle "kırmızı yazması"yla anıyorsunuz onu biliyorum ama;

Demeyin!

Yazmasıyla değil yazgısı miras kalsın toplumsal belleğe...

***

Adını vermek değil koruyabilmek marifet!

--------

Adını, 8 ay önce atandığını öğrendiğinde "öğretmen oldum ben" diye sevinçle gittiği, maaşını bile eksiklerini gidermeye harcadığı Batman Kozluk Çok Programlı Lisesi'ne vereceklermiş Aybüke'nin...

Ne güzel.

***

Yaşatabilecek misiniz peki o ismi?

Koruyabilecek misiniz?

Esas olan bu;

Bu millete, Aybüke'nin kuş gibi bedeninden sonra, adıyla yaşayacak o taş duvarların, camların, kapıların, o çatının da yerle bir olmayacağının garantisini verebilir misiniz; bir gün bir başka kalleş saldırının bombalarıyla?

Aybüke'nin, -ardından anlatılanlara bakılırsa- gencecik yaşına rağmen anne gibi, abla gibi, arkadaş gibi yaklaştığı, gönüllerini kazandığı o öğrencileri kaybetmeyeceğinizin; beş yıl sonra içlerinden herhangi birini, başka Aybüke'lerin canını alırken görmeyeceğimizin garantisini verebilir misiniz?

***

Aybüke'yi yaşatmak demek, en kolay yaptığınız şeyi yapmak, bir tabelayı indirip yerine yenisini asmak değildir;

Aybüke'yi yaşatmak demek, doğu, batı, kuzey, güzey demeksizin, taş, ova, bayır fark etmeksizin, metropolde de, kuş uçmaz kervan geçmez ücra köyde de "devlet"i aynı egemenlikte yaşatabilmek demektir...

Uğruna öldüğü bayrağı, değil ki yerlerde sürükletmek; esen yelden koruyabilmek demektir...

Düştüğü o toprağı kurutmak değil, talan etmek değil; "vatan" bilmek, babasının cenazede haykırdığı gibi 5 bin yıl değil, 500 bin yıl daha burada kalacağımızın idrakine ermek ve tohum saçmak demektir; zeytin zeytin bakan Aybüke gibi yeşersin, beslesin diye milletini...

Söyleyin yerine getirebilecek misiniz o tabelaya "Aybüke" yazmanın gereklerini?

***

Nebbaş gibisiniz

-------

Aybüke'nin ay-yıldıza sarılı tabutu üzerinden siyasi partilerle hesaplaşanlar...

Aybüke'nin tek başına yükseldiği o kutlu makamı; kendilerine kahramanlık payesi çıkarmak üzere kullananlar...

Aybüke'nin tertemiz hatırasıyla siyasi lekelerini temize çekmeye çalışanlar...

Nebbaş gibisiniz...

Rezilsiniz...

Ha bir de...

Madem bu kadar "sizin"di; cenazesinde neredeydiniz?

***

Vatan seni gelin etmiş Aybüke

-------

Ozan Ünsal'dan:

"Ayböke ata binende erler pusardı

Bu görünen yer üstünde Türkler gezerdi

Aybökem bu yaylada hep en güzeldi

Bunlar güzel bir kesitmiş şen ol Ayböke

Bir şehit verilecekmiş sen ol Ayböke

*

Beleğinde balaların sallayamadın

Bir Gökçen'in olmadı yar allayamadın

Bir gelin yetiştirip de pullayamadın

Vatan seni gelin etmiş şen ol Ayböke

Bir şehit verilecekmiş sen ol Ayböke.."

Yazarın Diğer Yazıları