Yeni Anayasa'yı PKK mı yazdı?

Hani Devlet Bahçeli, "Tayyip Erdoğan ile Doğu Perinçek arasında bir tercih yapmak gerekirse biz Tayyip Erdoğan'ı seçeriz" diye yanlış bir kıyaslama yapmıştı ya!

Kıyaslamanın nasıl yapılması gerektiği üzerinde yeterince tartışma yapılmadı!

Kıyaslama şöyle yapılabilirdi meselâ:

-Tayyip Erdoğan ile Meral Akşener arasında tercih yapmak gerekirse kimi seçersiniz?

Tabii burada "Tayyip Erdoğan mı Devlet Bahçeli mi?" diye sorulamaz. Çünkü ikisi de aynı taraftadır.

***

Bahçeli'nin yapmak istediği, "hayır"cıları Doğu Perinçek ile özdeşleştirerek MHP tabanının Anayasa değişikliklerine "evet" demesini sağlamaktı.

Oysa Doğu Perinçek, uzun süre MHP'nin yapması gereken muhalefeti yaptı, Bahçeli ise AKP iktidarına her ihtiyacı olduğunda destek oldu!

Fakat Bahçeli'nin "evet" dediği Anayasa değişikliğini yazan heyette yer alan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Türkiye Komünist Partisi'nin gençlik kollarında görev yapmış, şimdi de kendisini "muhafazakâr sol demokrat" olarak tanıtan bir kişi.

Bahçeli, eski bir TKP'linin yazdığı Anayasa değişikliğini tercih etmiş oluyor ama metnin TKP ile ilgisi yok!

***

Bahçeli'nin neyi tercih ettiğini anlamak için Mehmet Uçum'un Anayasa değişikliği metnini hangi amaçla yazdığına bakalım!

Uçum, Habertürk Gazetesi'nden Balçiçek İlter'in çözüm süreci ile ilgili sorularını cevaplarken şöyle demişti:

"Kürt politikası, Türkiye'nin yeni siyasal sistem ihtiyacı içerisinde bir yere sahiptir ve 'yeni anayasal sistemin bir boyutudur.' Türkiye'ye özgü 'başkanlık modeli', üniter yapı içerisinde 'adem-i merkeziyetçiliğin geliştirileceği' bir esasa dayandığından 'Kürtlerin yaşadığı bölgeler' de dahil olmak üzere tüm Türkiye bakımından güçlü 'yerel-bütünleştirici merkez yapısı'nı kurmak hedeftir.

Sonuç olarak Türkiye toplumunun, Kürt sorunu da içinde, tüm sorunlarının çözümüne ilişkin yeni siyasal perspektif; yerelden temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve 'yerelden merkeze kadar örülen meclisler sistemi' ile halk-devlet ilişkisini yeniden yapılandıran ve halkın devlet üzerindeki etkisini artıran, böylelikle üniter yapıyı da güçlendiren bir içeriğe sahiptir. 'Bu siyasal perspektif yeni Anayasa ile başlayacak bir hukuk reformu sürecini zorunlu kılıyor.' Ancak bu reform süreci, 'Türkiye milletinin inşa süreci'ni tamamlayıp güvence altına alabilir.

Yani 'dışlayıcı ve baskıcı Türk milleti'nden 'kapsayıcı ve özgürleştirici Türkiye milleti'ne geçiş sürecinde Kürt sorununun kalıcı çözümünün gerçekleşeceği bir siyasal realite söz konusudur."

Bunlar, Mehmet Uçum'un sözleri, benim değil!

***

Uçum, 1 Şubat 2016'da Habertürk'ten Kübra Par'a ''Şimdi ortaya çıkan ihtiyaç, Öcalan ile siyasi ilişki yürütme ihtiyacıdır. Öcalan'ın muhatabı devlettir'' demişti.

Son olarak Uçum, 10 Şubat 2017'de Milliyet'e yaptığı açıklamada "Birinci kurtuluşla cumhuriyeti kazandık. İkinci kurtuluşla demokratik bir cumhuriyet kazanmış olacağız. Türkiye aslında kuruluşunu tamamlıyor ve bunun ilk adımı da anayasa değişikliğidir. (...) MHP basit bir parti ittifakı yapmış değildir, güçlü bir liderliğe ve yürütmeye ihtiyaç olduğunu gördüğü için sistem değişikliğine 'evet' demiştir." diye konuştu.

***

Neymiş 'evet' tercihi? "Türk kimliği" yerine "Türkiye kimliği" getirmek, "yerel meclislerle birlikte özerk yapılar kurmak", "demokratik cumhuriyet" için de Anayasa'yı değiştirmek!

PKK'nın söylemi değil miydi bunlar? Oslo'da PKK ile varılan ABD dayatması anlaşma da böyle değil miydi?

"Dolmabahçe mutabakatı" metnini de Öcalan yazmıştı. Oradaki "ortak vatan" mutabakatı, Meclis devre dışı bırakılarak ve bütün bunları yapma yetkisi bir kişiye verilerek hayata geçirilmek isteniyor!

"Devletin bekâsı" böyle mi sağlanacak?

Yazarın Diğer Yazıları