Yeni Kültür ve Turizm Bakanı’na öneriler (2)

Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul GÜNAY’a geçen haftaki yazımda özellikle “kokartlı profesyonel rehberlerin meslek yasası” ile ilgili hatırlatma ve önerilerde bulunmuştum. Bu hafta da yine sektörde on beş yılını harcamış bir kokartlı rehber olarak naçizane önerilerime devam ediyorum.
AKP’nin ilk harfinin açılımı olan “Adalet”, başlı başına bu parti mensuplarına büyük bir sorumluluk yüklemekte. Sayın Ertuğrul GÜNAY’ın bu açılımın bilincinde olduğu düşüncesiyle, Turizm Sektöründeki “adaletsiz uygulamalar” konusunda kendisini bilgilendireceğiz ve kendisinin de döneminde bu adaletsizlikleri ortadan kaldıracak önlemler almasını bekleyeceğiz.
“Kokartlı profesyonel rehberlerin” henüz bir meslek yasalarının olmadığını geçen hafta belirtmiştim. Her yıl yaklaşık olarak üç ile beş bin turistin karşısına geçip ülkesini tanıtan bir kokartlı rehber, turistlerin hemen hemen her sorusuna profesyonel anlamda yanıt vererek, ülkesini en iyi şekilde temsil etmeye çalışır, bunu yaparken de kendisini yetiştiren ve eğiten Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kurslar sırasında verdiği eğitimin büyük bir önemi vardır.
Bir taraftan kültür diğer taraftan da turizm olunca, aslında iş biraz karmaşıklaşıyor. Çünkü genelde Türkiye’deki turizmcilerin aklında varsa yoksa yeni tatil köylerinin yapılması, koyların ve ormanlık alanların turizm alanı olarak ilan edilmesi “turizm olarak” algılanır ve bu konuda yıllardır bakanlığı yanlış yönlendirirler.
Bu nedenledir ki, yirmi yıl gibi kısa bir sürede Ege ve Akdeniz sahilinde betondan başka bir şey görülmez oldu. Zaten beton yığınlarından kaçan Avrupalı turistler artık Türkiye’yi bu betonlaşma yüzünden tercih etmez oldular. Yani doğanın kalitesi betonlaşma ile bozulunca, gelen turistin harcama kalitesi de ters orantılı olarak düştü.
Ama bu düşüşü ülkenin “turizm ağa babalarına” sorduğunuzda, onlar hep bir kriz edebiyatıdır yapa geldiler. Hâlâ da yapıyorlar, her yıl daha az devlete vergi ödemek için, bir gün Irak İşgalini, diğer gün Kuş Gribini ve başka bir gün İran’daki nükleer çalışmaları gerekçe gösterebiliyorlar. Yani turizmci değil de sanki uluslar arası ilişkiler uzmanı gibi konuşuyorlar. Tabii bunu yapmalarına zemini de yine, onların ülke turizmine gerçek anlamda ne kadar girdi sağladıklarını denetlemeyerek oluşturan Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Maliye Bakanlığını burada suçlamam gerekiyor.
Sayın GÜNAY, eğer sürekli konaklama tesisi ve seyahat acentesi sahiplerini dinlerseniz, en büyük yanlışı yapmış olursunuz. Turizmde çalışan her kesimi dinlemek ve ona göre çözümler üretmek zorundasınız, yoksa sizden öncekiler gibi, kendilerini “turizmin tek bilirkişisi” gibi gören birkaç “birlik” tarafından bir kukla durumuna düşürülürsünüz.
Sizin en öncelikli konunuz, sayıları on bini bulan “kokartlı profesyonel rehberlerin meslek yasalarını” bir an önce Meclis gündemine getirip, ilk yasal değişikliklerin olduğu süreçte, yasalaşmasını sağlamaktır. Çünkü, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın (her ne kadar sizin kadronuzda olmasak bile) bizler birer personeliyiz, dosyalarımız sizin bünyenizde. Bu ülkeye gelen turistlerin, on katı turistin de gelmesini sağlayabilmeleri için, onların gezileri sırasında alacakları “rehberlik hizmeti” en belirleyici unsurdur, bunu unutmayın lütfen.
Hiçbir turist ülkemize geldiğinde, onu ülkemize getiren seyahat acentesinin sahibi ile karşılaşmaz, geziler sırasında kendisine “rehberlik hizmeti” veren kişi ile karşılaşır ve gezinin uzunluğuna göre en uzun süreyi de yine “rehberle” geçirir.

Yazarın Diğer Yazıları