Yeni mi anladınız "ortak değeri?"

-10 Kasım'da ayağa kalkmadım hocam.. Nedir benim durumum? diye, alay ederek soran gazeteci(!) ortak bir değerimizi ayak altına aldığını anlayamadı gitti..

Bu 10 Kasım'daysa, "Trendy" olduğu için, stüdyoda İzmir Marşı'nı okudu, İzmir Marşı'nı..

Oysa kimse ona "Ben sana İzmir Marşı'nı okuyamazsınız demedim…" ile başlayan cümle kurmadı..

**

Karı-koca Atatürk Cumhuriyeti'nin tüm kazanım ve değerlerine, "Statüko" diye başlayan cümlelerle saldırdılar..

Ata'nın kurduğu Cumhuriyeti beğenmeyip, ikincisinin peşinde koştular.. Bu 10 Kasım'da kafalarına taş mı düştü nedir, ikisi de Atatürk'ü ne kadar sevdiklerini haykırdılar..

Hatta koca olanı, satrançtaki değişim hamlesi ROK gibi kıvraktı, "Babam gibi severim" dedi.. Kimse ona, "Atatürk baban olsaydı, sen.." diye başlayan cümle kurmadı..

**

10 yıldır, 10 Kasım'larda Atatürk adını kıyıya köşeye sıkıştıran diyen iktidar medyası, bu yıl birden bire tam sayfa Ata'yı selamladı, Ata'yı andı..

Kimse onlara, "Buna da şükür ama onun emanetlerine saldırırken ne kadar da yüzsüzdünüz" diye başlayan cümleler kurmadı..

**

 "Kazık gibi dikilmek" dediler ama birer birer gelip dikildiler.. Büyük önder kabrinde dikildi mi bilmem.. Ama her 10 Kasım'da hasta olup, bu 10 Kasım'da dirilenlere .akıp da kimse,

"Korkacak bir şey yokmuş değil mi?" diye başlayan cümleler kurmadı..

**

Bıraksan Akit de Atatürk kontenjanına yazılacaktı, Bülent Arınç da.. "İki sarhoş" göndermesini bile sindirebilmişken millet, nasıl olup ta Ata'ya hakaret edenleri tutukladıklarını daha iyi anladık bu günlerde.. Bugünün taşlarını döşemişler meğer..

**

Yukarıda saydıklarım için denmedi dedim ya, yalan, bal gibi de denildi bunlar..

Olmamasını, demeye gerek kalmamasını isterdik oysa..

Bir ortak değerine taarruzdan öylesine yorgun düştü ki millet, sonunda neredeyse kanıksadı rezaletleri..

Ortak değer diyorum, dile kolay.. O değerler olmadan kurulmuyor, kurulamıyor ortaklıklar..

Dün şöyle diyordu bir kardeşim, meslektaşım;

-Yahu niye saldırıyorsunuz değerlere, kıymetlilere.. Babaanne, anneanne sandıklarındandır onlar.. Koruyup kollanır, sevilip sayılır.. Niye kurcalayıp, elin günün önünde ortaya saçıyorsunuz ortak değerlerimizi..

Güzel örnekti.. Ama yaptılar, ortalığa saçıp, üzerinde de tepindiler..

Ama bugün.. Bak hayat ders vermeye devam ediyor..

**

NATO tatbikatında ülkemizin iki ortak değerine, Ata'mıza ve Cumhurbaşkanlığı makamına alçakça bir saldırı oldu.. (Fikri haklarım saklı, çünkü midemi bulandıran şeyler var)

Bu saldırıdan sonra iktidarıyla-muhalefetiyle bir araya geldi koca bir toplum.. Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamı da ortak bir değer.. Milin oturduğu elbette önemli.. Ama daha da önemlisi, birliği temsil ettiği için, makamın kendisi..

Demek ki neymiş, o ortaklıklara değmemek lazımmış.. O ortaklıklar kıymetliymiş.. 

Demek ki neymiş, bizi bir araya getiren şey, ortak değerlerimizmiş.. O değerleri koruyup-kollamak mecburiyetimizmiş..

Değilse, bunca yıldır hep saldırıldığı, hep saygısızlık edildiği, hep itilip kakıldığı için bu kadar ayrıştı millet..

Kendi adları, kendi ünvanları hedefe konmadan anlayamayanlar, benim kadar anladı mı bilmem ama gerçekten Allah'ın sopası yok arkadaş..

Benim savcım, senin savcını..

Geçmişte siyasetçilerin "İranlı şarlatan" diye tanımladığı Reza Zarrab davası, enteresan bir hal aldı..

FBI'lı, CİA'lı, pek bilinmeyen denklemli bir film dönüyor ortada..

Ülkenin Cumhurbaşkanı'na bir el uzandığında tavrımız açık ve net; yok öyle yağma..

Ama bu davayı, devlet yönetimindeki beceriksizlikleri, rüşvet ve hatta hırsızlıkları perdelemek için "Milli beka" diye pazarlamaya kalkarsanız, cümle yine aynı; Yok öyle yağma..

**

O yüzden diyorum ki, kimin haddine, ülkenin Cumhurbaşkanı'nın parmak sallayarak tehdit etmek..

Ancak, ABD'lilerin kafa sallayarak onay vermelerine güvenip girdiğiniz para ve altın ve petrol işleri bugün başa belaysa, sorumluluk sizin..

Yeri geldi mi "Devlet yönetiyoruz devlet" demeyi bilenler, devlet yönetmenin gereklerini de bilmek zorunda..

**

Sahi, bu ABD'deki davada "Hırsız kim?" sorusu cevap bulursa, yine beka deyip, susmamızı mı isteyeceksiniz? Pes.. Vallahi de billahi de pes..

Ve bir bana söyler mi Allah aşkına; O davaya kızıp, Amerikalı savcılar hakkında soruşturma açmak nedir ya.. Mütekabiliyet diplomaside olur, hukukta değil..

OLMUŞ BU İŞ..

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Edirne'deydi dün.. Doğaldır ki merak ediyorsunuz, tablo neydi diye?

Hiç uzatmayayım; Bu iş olmuş..

Yazarın Diğer Yazıları