Yeni parti ve kuruculuk üzerine notlar

Meral Akşener'in liderliğinde kurulacak partinin, kendisini MHP'ye göre konumlandırmak, MHP'nin rakibi olmak ve onunla aynı seçmen diliminden pay kapmaya çalışmak gibi bir amacının olmadığı kesin...

Sadece ülkücülerin değil, 'ülkeye hizmet ve vatan kaygısı' taşıyan, 'ortak paydalar' etrafında birleşebilecek kitlelerin desteği hedefleniyor... Bu kesişme noktasından bir iktidar çıkarılması ümit ediliyor... 

Görülen o ki, ülkedeki ağır medya tekeline rağmen, halkın ilgisi ve desteği tahminlerin çok çok üzerinde... İftiralarla oluşmuş tedirginlik bulutları dağıldıkça bu ilginin çok daha fazla ete kemiğe bürüneceği muhakkak... Parti resmen kurulduktan sonra bu dalganın daha da yükselmesi sürpriz olmayacak...

Siyasette taşların yerinden oynama ihtimali yüksek... Çünkü üzerinden 'bloklaştırıcı', 'sabitleyici', 'seçmeni mevzisinde kalmaya mahkûm edici' siyasî kadastro geçmiş olan harita değişebilecek... İktidar partisine oy veren ve 'kemik kitle' dışında kalmış olan 'tereddütlü, memnuniyetsiz, itirazı olan ve çaresizlikten kalan' seçmen kitleleri için alternatif ortaya çıkabilecek...

***

Yeni partiyle ilgili olumlu beklentiler yükseldikçe ve halkın ilgisi çıplak gözle bile teşhis edilebildikçe sahiplenme duygusunun da arttığı gözlemleniyor... Tam da bu noktada bir handikap ortaya çıkıyor... Kurucular kurulu üyeliği, il veya ilçe başkanlığı almak için bir baskı ve rekabet ortamı gelişiyor...

Henüz kırıcı bir hâl almamakla birlikte, makro politikalara yönelmesi gereken ilgi ve enerjinin kendisini bu alana odaklaması doğru olmayacaktır... 'İç mücadele yorgunu' insanların 'büyük hedef' yani 'iktidar' yerine 'içeride pozisyon alma ve bununla mutlu olma' tutkusu eski dönem bakiyesidir ve buna hiç gerek yoktur... 

Söylemiştim ve hatırlatmaya devam edeceğim: "Bu yüzyıl 'Türk yüzyılı' olacaksa, buna önderlik edecek 'iç Türkler' neredeyse ilk 20 yılı fena ıskaladılar... Birbirini takip eden seçim yenilgileri milliyetçiler üzerinde trajik etkilere de yol açtı... Sürekli yenilmek 'mağlup' kimliğini 'kalıcı kimlik' hâline getirdi... Artık gözünü ufka dikemeyen, 'büyük iktidar'ı hayal bile edemeyen bir gerçeğe kapı aralandı...

'Büyük iktidar' hedefi hayalin bile ötesine geçerken, iktidar tatmini 'küçük iktidar'da, yani iç mücadelelerde aranır oldu... En yakınındaki kliği, hizbi veya arkadaşını yenince 'iktidar mutluluğu' yaşayan tuhaf bir psikoloji gelişti..."

***

Daha kurulmamış partiye ilgi öyle yüksek ki, kurucular kurulunun yukarıya çekmesi gerekmiyor... Aşağı düşürmesin yeter... Bu anlamda katkıda bulunmak, geçmişin kirini pasını taşıyanlara dikkat çekmek, şöhreti az olsa da kariyeri parlak isimler teklif etmek, yanlıştan sakındırmak, partiyi geniş kitlelere açıcı telkinlerde bulunmak, ehliyet ve liyâkat sahibi isimleri arayıp bulmak, hiç şüphe yok ki "Ben niye yokum?" sorusundan çok daha kıymetli olacaktır...

Birinci davranış şekli, 'partiyi büyük iktidara taşıma'yı hedeflerken, ikinci davranış şekli 'kendisini parti içi iktidara taşıma'yı önceler... Şu kritik dönemde hangisi daha elzem?

Şahsen kalemimle birinci davranış şeklini gerçekleştirmeye çalışıyorum ve yapılmış kuruculuk teklifine rağmen, 'doğru'ya 'doğru', 'yanlış'a da 'yanlış' demeyi sürdüreceğim -ya da zannettiğim- bu noktada kalmayı tercih ettim...

Düşman nazarlarla çevrili bu topraklarda, bin yıldır tutunmak kavgası veren milletimizin ve devletimizin bekası, kurulmuş ve kurulacak olan bütün partilerden daha önemlidir... Partiler bu 'beka mücadelesi'ne katkı ve yön verdikleri sürece değerlidir ancak...

Bu anlamda kurulacak olan partinin önemine saygı gösteriyorum... Ülkenin, toplumsal gerginliğinin düşürülmesine, kardeşliğin yeniden inşasına, normalleşmeye, yönetimde adalete, tüm kamu politikalarında millî tavır geliştirmeye ve artan düşmanlıklara karşı içeride birliği tahkim etmeye ihtiyacı var... Bunun için yeni partinin önemli misyon üstleneceğine inanıyor ve desteklemeyi bir mecburiyet olarak görüyorum...

Ülkenin varacağı nokta, şahısların gelebileceği tüm makamlardan daha hayatidir... Özellikle de Türk milliyetçileri açısından... Büyük hedefler 'çok küçük hedefler'e kurban edilmesin yeter ki...

Yazarın Diğer Yazıları