“Yeni Türkiye” Atatürk’ün Türkiyesi’dir; Tayyip Bey’in değil...

“Yeni Türkiye” Atatürk’ün Türkiyesi’dir; Tayyip Bey’in değil...
Tayyip Bey, “yasakçı”, “dayatmacı” ve karşıtlarını “yok edici” yönetim anlayışını, “Yeni Türkiye” kılıfıyla örtmeye çalışıyor.

Oysa Yeni Türkiye, Tayyip Bey’in değil, Atatürk’ün Türkiyesi’dir. Tayyip Bey ve ekibi taklitçiliği çok sevdikleri için birçok ifade gibi bunu da intihal etmişlerdir.

Denilebilir ki, “Yeni” sözcüğü de “Yeni Türkiye” ifadesi de kimsenin tekelinde değildir... Doğrudur... Ama Atatürk’ü bir türlü içlerine sindiremeyenlerin, Atatürk’ün kurduğu “Yeni Türkiye” yi kendi “kindar rejim” lerine benzetmeye hakları yoktur.

“Yeni Türkiye” adıyla dergi de çıkarılmıştır, parti de kurulmuştur... Kimsenin bunlara itiraz ettiği yok... Fakat ortada bir devletin kuruluşundan söz ediliyorsa, iş o zaman değişir... Zira, Osmanlı’dan sonra kurulan bir devlet vardır ki, onun adı “YENİ TÜRKİYE DEVLETİ” dir; kurucusu da Atatürk ve arkadaşlarıdır.

Atatürk, “Yeni Türkiye” ifadesini özellikle kullanmıştır; 2 Kasım 1922’de yaptığı bir açıklamada aynen şöyle demiştir:  “YENİ TÜRKİYE’nin eski Türkiye ile hiçbir alakası yoktur. Osmanlı Hükümeti tarihe geçmiştir. Şimdi YENİ BİR TÜRKİYE doğmuştur.”

 Dönemi anlatan kitaplarda da sıklıkla “Yeni Türkiye” ifadesi geçmektedir. Örneğin, Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam” isimli kitabının 3. Cildi’nin birçok yerinde (41’inci sayfadan 498’inci sayfaya kadar) bu ifade yer almaktadır.

***

“Yeni Türkiye”, Büyük Millet Meclisi’nin kararlarına da konu olmuştur. Dönemin Malatya Mebusu İsmet Paşa ve 14 arkadaşı tarafından, Meclis’e 9 Ekim 1923’te,  “Yeni Türkiye’nin başkenti” nin Ankara olmasını içeren bir takrir (önerge) verilmiştir. Takrirde şöyle denilmiştir:

“Türkiye devletinin makarrı (başkenti) idaresi için, Büyük Millet Meclisi’nde karar vermek zamanı gelmiştir. Bir devletin merkezini tayin için esas olacak mülahazalar (düşünceler) YENİ TÜRKİYE’nin makarrı idaresi Anadolu’da ve Ankara şehrinde intihap edilmek lüzumunu emreder.’ (...)

Devletin makarrı idaresinin yeni bir şekilde tesis ve inkişafına bir an evvel başlamak ve dâhili ve harici tereddütlere nihayet vermek için, aşağıdaki kanun maddesinin kabulünü arz ve teklif ederiz.”

Teklif 13 Ekim 1923’te görüşülmüş ve aleyhte sadece bir mebus konuştuktan sonra önergede yer alan kanun maddesi kabul edilerek Anayasa’ya eklenmiştir.  “O günden sonra Ankara, Türkiye’nin (yeni) başkenti”  olmuştur. ( Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, Cilt III, s. 136, 137)

***

Bunlar ortadayken, Tayyip Bey ve yandaşlarının “dindar” ama ille de “kindar” bir nesil yaratma süreçlerini  “Yeni Türkiye”  diye dayatmaları koca bir yutturmaca girişimidir.

Cumhuriyet kurulurken Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün karşıtı “statükocular” büyük bir direnç gösteriyorlardı... Onlar, mevcudu; yâni o çok sevdikleri “kulluk” rejimini korumak istiyorlardı... Ama onlara rağmen Cumhuriyet kuruldu... Bunun üzerine “statükocular” ,  “Yunan’dan kurtulduk, şu Mustafa’dan ne zaman kurtulacağız”  demeye başlamışlardı...

Cumhuriyet’in ve onun sağladığı Demokrasi’nin nimetlerini kullanarak iktidara gelen yeni statükocular ise, “Yeni Türkiye” adını kendi kindar rejimleri için kullanmaya ve kendilerine karşı olanları da ilginçtir ki, “statükocu”  olarak suçlamaya başladılar...

Oysa Eski Türkiye’deki  “Padişah’ın kulları” , Atatürk’ün “Yeni Türkiyesi” nde  “milletin özgür bireyleri”  olma sürecine girmişlerdi; yâni “statüko” dan kurtulmuşlardı...

Tayyip Erdoğan’ın yapmaya çalıştığı ise Atatürk’ün “Yeni Türkiyesi” ni sözde “ileri demokrasi” kılıfıyla “eski” ye döndürme çabasından başka bir şey değildir. Öyle ya, Atatürk’ün “Yeni Türkiyesi” için “Eski Türkiye” ifadesini bizzat Tayyip Bey kullanmaktadır.

Tayyip Bey ve yandaşlarının; yâni, demokrasiyi tramvay durağına benzetenlerin  “Yeni Türkiye”  aldatmacalarına teslim olmayalım; söylem tuzaklarına düşmeyelim!.. Yineliyorum: “Yeni Türkiye”, Tayyip Bey ve sairelerin değil, Atatürk’ün Türkiyesi’dir...