Yeni Türkiye Kurulurken

Yeni Türkiye Kurulurken
15 Temmuz'dan sonra devletin zirvesinden verilen mesajlar ve siyasetçilerin tavırları toplumda yeni beklentiler doğmasını sağladı.

Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu / ANALİZ

İç barışı artırma, toplumsal dayanışmayı çoğaltma temelinde yükselen bu umutların hayata geçirilmesinde şüphesiz en büyük etken iktidar sahiplerinin tavırları olacaktır.

Darbe girişimi siyasi ve toplumsal olarak çok önemli dersler çıkarılmasına vesile oldu. İlk olarak devlet kadrolarının hiçbir zümrenin inisiyatifine bırakılamayacak kadar kıymetli olduğu anlaşıldı. Liyakate dayalı olmayan sistemin hak etmeyenleri getirdiği nokta ülkeyi uçurumun eşiğine sürükledi. Bugün Türkiye'de herkesin üzerinde uzlaştığı en önemli nokta 2010 KPSS'de yapılan usulsüzlüğün ne büyük bir haksızlığa yol açtığıdır. Bu saatten sonra kim benzer bir haksızlık yaparsa toplum onu lanetlemeye hazırdır.

Türkiye'de milletin büyük çoğunluğu her türlü ayrımcılığın karşısında duracağını açıkça beyan etmiştir. Başarısız darbe girişimine karşı durulurken bütün ayrılıklarını bir kenara bırakan millet, siyasetçilere çok önemli bir mesaj vermiştir. Oluşan milli dayanışmanın önemi bizzat Sn. Başbakanın beyanıyla ete kemiğe bürünmüş, her türlü ayrımcılığı  yapanlara karşı en şiddetli cezanın verileceği vurgulanmıştır.  Siyasetçiler nefret dilini bir kenara bırakarak düşman değil rakip olduklarını göstermeye başladığı andan itibaren ülkenin iklimi değişmiştir. Bu iklimi bozan milletin lanetini üzerine çekecektir. Ülkede yükselen toplumsal dayanışmayı taçlandıracak olan devlet kadrolarının liyakat esasına dayalı olarak yeniden tanzim edilmesidir. Bu zamandan sonra yapılacak her türlü iltimas toplumda derin hayal kırıklığına yol açar. Aynı meydanlarda bir araya gelen toplulukları farklı yönlere savurur. Tam bağımsız Türkiye hayaline sevdalı, devlet memurluğunun gereğini yapmaya talip herkes kim olduğuna bakılmaksızın birikimine uygun yere getirilmelidir. Devlet yönetebilmekten uzak, güce tapıcı memur zihniyetinin Türkiye'yi  getirdiği yer ortadadır.

Türkiye'nin geçtiği bu ateşten günlerde devletin kuran iradenin ne kadar kıymetli olduğu anlaşıldı. "Yurtta sulh cihanda sulh"un gerçek anlamı, içeride ve dışarıda dostlukları çoğaltmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. Ayrıca "Türkiye Cumhuriyetini kuran herkese Türk Milleti denir" mayasının ne kadar önemli bir kültürel birleştirici olduğu, çevremizi kavuran etnik ve mezhebi çatışmalar sırasında fark edildi. Bu zamandan sonra atılacak her adımda İstiklal Savaşını kazanan irade göz önünde bulundurulmalıdır.

Son yıllarda ülkenin gündemine damga vuran pek çok olay vesilesiyle yargı bağımsızlığının, yargının siyasetten uzak durmasının ne kadar önemli olduğunu milletçe yaşayarak öğrendik. Bugünlerde ortaya  çıkan diyalog zemininde iktidar ve muhalefet yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi için birlikte adım atabilecek imkânlara sahiptir. Onların  atacakları adımlarla yargının bağımsız olabileceğine dair umutlar çoğalır ise bundan sonra başa geçecek iktidar sahipleri kendi yargılarını oluşturmak yerine yargıyı nasıl daha tarafsız yapabileceklerini düşünecektir.

Bu ülkede bağımsız olarak yaşamamızın en önemli teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi müdahaleden arındırılmalıdır. Orduyu ele geçirmeye çalışan her unsurun bu ülkeye ve millete ne kadar büyük bir kötülük yaptığı açıktır. Türk Silahlı Kuvvetleri milli ordu vasfını kaybederse, silah arkadaşlığı dayanışmasına bağlı emir komuta zinciri bozulursa bağışıklık sistemi ağır yara almış demektir. Bugün maalesef ordumuz bu durumdadır. Hayal ettikleri Türkiye'yi kurmak isteyen her unsur Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısını kendince değiştirmeye çalışmıştır. Askerî vesayetin ortadan kaldırılması gibi süslü sloganların ardına sığınarak demokrasinin güçlendirilmesi, hesap verilebilir bir mali yapının kurulması gibi talepleri istismar edenler, Türk ordusuna saldırmışlardır. Son yıllarda bu saldırılar öyle ahlaksızca  ve yoğun bir şekilde sürdürülmüştür ki silahlı kuvvetler büyük ölçüde itibar kaybına uğratılırken milli kadroları tasfiye edilip yerine uluslararası güçlere hizmet eden bir unsur yerleştirilmiştir. Devlete el koyma cüretine ulaşan bu unsurun darbesi millet ve ordu içerisindeki milli unsurların dayanışması ile bertaraf edilmiştir. An itibariyle Türkiye'de herkes kışlaya siyaset sokmanın ne derecede  yanlış bir şey olduğunu yaşayarak görmüştür. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü müdahaleden arındırılarak içerisindeki bozguncuları temizlemesi ve bir an önce toparlanarak vatan savunmasını üstlenmesi en önemli önceliklerimizdendir. Ateş çemberinden geçtiğimiz bu günlerde milli ordumuzun kıymeti çok daha fazla artmıştır.

Devlet idarecileri ve siyasetçilerin geliştirdiği barış diline sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve aydınların da destek vermesi oldukça önemlidir. Toplumsal uzlaşının artması için sivil toplum örgütleri arasında ortak çalışmalar yapılması temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi noktasında büyük yarar sağlayacaktır. Aynı şekilde toplumun farklı kesimlerine hitap eden kanaat önderleri ve aydınlar da toplumsal kaynaşmanın şifrelerini elinde tutan kişiler olarak sürece destek vermelidir. İktidar sahipleri de milli ve yerli bütün tekliflere kapılarını sonuna kadar açarak toplumsal uzlaşmanın daha fazla nasıl artırılacağına yönelik önerileri en kısa zamanda hayata geçirmelidir. Böylece bunalımdan çıkış için en geniş katılımlı ve en kestirme yol bulunmuş olur. 

Millet olarak bazı tehlikeleri son ana kadar fark edememe gibi bir özelliğimiz vardır. Orhun abidelerinden günümüze milletimizin genetik kodları aynıdır. Zor zamanlarda uğradığımız felaketten kurtulmak için bir araya gelen milletimiz hayat normale döndüğünde aynı hassasiyeti maalesef göstermemektedir. Bu yönümüz son zamanlarda bir kez daha kendisini  göstermiştir. Bu vakitten sonra iş devleti yönetenlere kalmıştır. Ya aynı meydanlarda toplanarak aynı bayrağı sallayan aynı marşları söyleyen insanları hep bir arada tutacak adımları atacaklar ya da Mısır'da olduğu gibi onları farklı meydanlarda farklı taleplerle toplanan insanlar haline getirecekler. 
Ne yapacaklarını bekleyip göreceğiz.