Yeni Türkiye’ye aleyküm selam!

Devletin zirvesini ele geçiren Yeni Türkiye eskinin tüm olumsuz yöntemlerini pekiştirirken hatalarından ders çıkarmıyor! Eleştirdikleri İsmet İnönü 2. Dünya Savaşı hengamesinden Türkiye’yi uzak tutmuş ve iktidarı sarsılırken demokratik kanalları açmaktan korkmamıştı. Şimdikiler parti kongresine basını almayacak, okul müdürlüklerine kadar tüm kadrolara yandaşlarını yerleştirecek ölçüde içine kapanıyor. Yıkılmak üzere olan “Kapalı Toplumlar” telaşla nasıl saldırganlaşırsa aynen öyle davranıyorlar.

Eski Türkiye medeniyet coğrafyasına sırtını dönse de bir bölge gücüydü. Komşularımız bizi pek rahatsız etmeden işlerini bir şekilde yürütürdü! Ancak Misak-ı Milli sınırları dahilindeki soydaşlarımıza dokunmaya çekinirlerdi. Bugün uyuyan dev gözünü açtı fakat esip gürlemekten başka bir yeteneği olmadığı görüldü! Korkmak bir yana şantajla kullanılabileceği algısı yerleşti! Bırakın devletleri aşiretler bile kâle almıyor! Türkiye yalnızca olası bir uluslararası operasyonda askeri üslerin kullanımı bağlamında akla geliyor. Bir de bölgedeki radikal terör örgütlerine kol kanat geren terör destekçisi devlet olarak!
Ankara NATO üyesi bir başkent olmanın verdiği rahatlıkla teröre doğrudan destek vermekle suçlanamayacağını, Batılı siyasi ve askeri ortaklıklardan dışlanamayacağını biliyor! Bu rahatlıkla Osmanlı’nın tarihi ve eski Türkiye’nin siyasi mirasını tüketiyor. Hemen yanı başındaki soydaş Türkmenleri koruyamayan bir devletin bölgedeki diğer halklar nezdinde ağırlığı kalır mı? Batı’da Yunanistan teker teker adaları işgal ederken Güney’de bir terörist grup istedi diye neredeyse Süleyman Şah türbesinden vazgeçeceğiz! IŞİD, 49 diplomatik personeli rehin tutuyor, canlı kalkan olarak kullanıyor ve sözde merkezi güç terörist şantaja boyun eğiyor! Çözüm sürecinde masaya oturduğu PKK dahi silah bırakma önşartını yerine getirmeyeceğini açıklıyor yine ses çıkaramıyor!
Eski Türkiye’de bir kuvvet komutanı sesini yükseltince Suriye, Öcalan’ı kapı dışarı etmek zorunda kalmış ve dünyada hiçbir devlet terörist elebaşına sınırlarını açmaya cesaret edememişti! Ekonomik ve askeri bakımdan en güçsüz olduğu dönemlerde Hatay’ı ülkeye dahil eden, Kıbrıs’a asker çıkaran Türkiye, şimdilerde BM ve NATO kapsamında yüklendiği misyonlarla teselli buluyor! Elbette komşularımıza savaş ilan edilmesin ve yeniden iç savaş senaryolarına dönülmesin. Fakat devletin saygınlığı da korunmalıdır. Coğrafi konum sebebiyle nasıl olsa ileride bize muhtaç kalırlar diye beklemek Türkiye’ye mevzi kaybettirir. Bölgede yeni bir dünya kuruluyor! Amerika, Avrupa, İran, Suriye, İsrail ortak düşmana karşı savaşıyor. Barzani yönetiminin hatta PKK’nın da bulunduğu bu denklemin içinde Türkiye neredeyse yok sayılıyor!
İran ve Suriye’nin yanısıra bakın PKK dahi IŞİD tehdidini kullanarak hangi avantajlar sağladı: Peşmerge’nin yetersizliği nedeniyle Kuzey Iraklı Kürtlerin desteğini kazandı. Bölgede otoritesi sarsılan Barzani PKK ile ittifak kurmak zorunda kaldı. Kandil dışında etkisini artırdı. Irak ve Suriye’de otonom yapılar oluşturdu. Silah taşımakta haklılığını(!) kanıtlamış oldu. Ezidileri koruma bahanesiyle Batı’nın sempatisini kazandı. Terör örgütü konumundan Batı ile işbirliği yapan, hatta resmen silah yardımı alan gerilla statüsüne yükselmesine ramak kaldı! Çözüm sürecinde hükümete verdiği silah bırakma sözüne rağmen şimdi ortak komutanlık kurmayı teklif edecek kadar da cüretkâr!
Ankara denince; Türkmenleri koruyamayan, IŞİD ve PKK’nın tehditlerine boyun eğen, terör örgütlerinin elindeki rehinelerini kurtaramayan, sınırlarını kontrol edemeyen, teröristleri barındıran ve silah sağlayan, üstüne üstlük bölgedeki tüm savaşları yurtiçine taşıyan basiretsiz bir yönetim akla geliyor. Diplomatlarımızı komik duruma düşüren Türk okullarını kapattırma maskaralığı da cabası.
Dışarıda bunlar yaşanırken Yeni Türkiye’nin tanımı yapılmamış, tüm muhalefet partilerini ve dini kesimleri dahi içine alabilecek kapsamı belirsiz bir “paralel yapıyı” birinci öncelikli tehdit olarak belirlemesi düşündürücüdür. Öyle ya; ABD ve Almanya’nın tüm ülkeyi dinlediği madem biliniyorsa polisin mahkeme kararıyla yaptığı dinlemelerden neden bu kadar kaygı duyuluyor? Yoksa paralel curcunasının ardında uluslararası yolsuzluk organizasyonları ve radikal terör örgütleriyle iş birliği deşifre edilen iktidarıneski kirli bağlantılarıyla “ALEYKÜM SELAM” diyerek vedalaşma hesabı mı var?
Keyif sürdükleri havuzun yavaş yavaş bataklığa dönüştüğünün farkına geç vardılar! Gırtlaklarına kadar gömüldüler, çırpınıyorlar ancak ne içeride ne dışarıda tutunacak sağlam dal da bıraktılar. Ahmet Davutoğlu’nun, adının yolsuzluklara karışmamış olmasının, bu iddiaların üstünü örtmeye ve dışarıdan yapılacak daha ileri hamleleri görerek tedbir almaya yeteceğini sanmıyorum! Korkarım bu bataklık yalnız iktidarı yutmakla kalmaz!..

Yazarın Diğer Yazıları