Yeniçağ Gazetesi'nin 1. sayfası

Yeniçağ Gazetesi'nin 1. sayfası
Yeniçağ Gazetesi bugün "Beğenmeseniz de AYM kararına uyacaksınız" başlığıyla çıktı.

Yeniçağ Gazetesi bu manşetle çıktı

cuma-1-sayfa.jpg

Gazetemizin 1. sayfasını okumak için tıklayınız

Beğenmesen de AYM’nin kararlarına uymak zorundasın

Can Atalay kararı sonrası iktidarın hedefi haline gelen AYM’nin Başkanı Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı törende “Kararımızı beğenmeseniz de katılmasanız da uymak zorundasınız” değerlendirmesini yaptı.

ANAYASA Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Yılmaz Akçil için dün AYM Yüce Divan Salonu’nda yemin töreni düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

AYM Başkanı Zühtü Arslan yemin törenindeki konuşmasında, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdikleri karar sonrası Yüksek Mahkeme’ye iktidar kanadından gelen sert tepkilere çarpıcı bir yanıt verdi. AYM, Gezi tutuklusu Atalay’ın iki kez hak ihlaline uğradığına karar vermiş ancak Yargıtay bu karara uymamıştı.

Devlet krizine neden olma bu kararın yankıları hala devam ederken kürsüye çıkan Arslan, görev süresinin biteceğine dikkat çekerek “Anayasa Mahkemesi üyeleri olarak göreve başlarken, Anayasayı ve temel hak ve hürriyetleri koruyacağımıza, görevimizi sadece vicdanımızın emrine uyarak yerine getireceğimize büyük Türk Milleti önünde söz veriyoruz.

Verilen sözün tutulması anlamına gelen ahde vefa; toplum ve devlet hayatı için vazgeçilmez önemi haiz ahlaki ve hukuki bir ilkedir. Günümüzde ahde vefa ilkesinin yaşanan ters dalgalarla zedelendiğini görüyoruz.

Üzerimizdeki cübbeler, toplumun adalete güveninin sembolüdür. Bu güveni sarsacak, aşındıracak davranışlardan kaçınmak da göreve başlarken yaptığımız yeminlere sadakatin, ahde vefanın gereğidir” dedi.

Konuşmasında AYM’nin daha önce verdiği türban başta olmak üzere bir çok kararını hatırlatan Arslan sözlerini “Anayasa Mahkemesi toplumun her kesiminden yapılan başvuruları özenle incelemekte ve karara bağlamaktadır. Tüm bu kararlarla birlikte Anayasa koyucunun öngördüğü gibi; bireysel başvurunun, sorunu ülkemizin hukuk düzeni içinde çözme işlevi önemli ölçüde yerine getirilmiştir.” diye sürdürdü.

Zühtü Arslan, Can Atalay hakkında verdikleri kararı hatırlatarak Erdoğan’a şöyle seslendi: “Sayın Cumhurbaşkanım. Bireysel başvuru ile ilgili olarak yanlış anlaşılan bazı hususları bu vesile ile bir kez daha ifade etmek istiyorum. İlk olarak Anayasa Mahkemesi, Anayasa şikayeti olarak da anılan bireysel başvuruda; temyiz incelemesi değil, anayasaya uygunluk denetimi yapmaktadır.

Anayasanın 148. maddesine göre bireysel başvuru olağan kanun yolları tüketildikten sonra yani kural olarak, karar temyiz aşamasından geçip kesinleştikten sonra bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelebilmektedir. Kesinleşen bir karara karşı bireysel başvuru yapıldığında da artık anayasayı yorumlamak ve uygulamak konusunda nihai yetki Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir.

Temyizden geçerek, kesinleşmiş yargı kararlarından sonra Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar ve yaptığı yorumdan sonra görüş farklılıklarının, yorum farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur, temeli yoktur.

Son olarak bireysel başvurunun etkili olabilmesi; ihlalin giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Bu sebeple; Anayasa Mahkemesi ihlalin tespiti yanında bu ihlalin nasıl giderileceğini ve ihlalin sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağını da göstermek zorundadır.

Bu; Anayasa Mahkemesi’ne, anayasa ve kanunlarla yüklenen yükümlülüktür. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması da kural olarak ihlal öncesi hale getirmeyi gerektirmektedir. Bunun yolu da ihlal şayet, yargı kararından kaynaklanıyorsa bu yargı kararının ortadan kaldırılması ile sağlanabilir.

Elbette, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını ve Anayasa hükümlerine ilişkin yorumunu beğenmeyebilir bunlara katılmayabiliriz. Ancak bir hukuk devletinde katılmasak da bu kararlara uyulması Anayasal bir zorunluluktur. Nitekim Anayasamızın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları kesin olup; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

Esasen, Anayasada 153. madde diye bir madde olmasaydı da bu sonuç değişmeyecekti. Zira ihlal kararlarının esası, sadece Anayasa’nın 153. Maddesinin bir gereği değildir. Kararların uygulanması aynı zamanda ve her şeyden evvel anayasanın ve hepimizi bağlayan kullandığımız yetkilerin meşruiyetini sağlayan bir toplum sözleşmesi olmasının bu sözleşmeye sadakat yükümlülüğünün ve ahde vefa ilkesinin zorunlu bir sonucudur.”

AYM Başkanı Arslan’ın sözlerine yanıt, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’dan geldi. Daha önce yaptığı bir değerlendirmeyi hatırlatan Uçum, X hesabından şunları paylaştı:

“Anayasa madde 153 hükmü bireysel başvuru ihlal kararlarını kapsamaz. Ayrıca usul hukukumuzda “Yeniden yargılama” bağımsız bir kurum değildir. Yargılamanın yenilenmesi/iadesi kararına bağlı yargılama faaliyetine yeniden yargılama denir. Yargılamanın yenilenmesi/iadesi kararı verme yetkisi karar yeri mahkemelerine aittir. Ayrıntılar ve konunun diğer tüm yönleri ekli yazıda işlenmiştir.”

ANKA

gazete-888888-001.jpg