Yesevi Üniversitesinde olanlar

Türk dünyasının yakınlaşması, ilerlemesi ve bütünleşmesi için nesilleri harekete geçirebilecek, gelecekteki işbirliğinin temellerini atabilecek kurumlara büyük ihtiyaç vardır. Böylesi organizasyonların ortaklaşma adına sağlam bir zemin oluşturabileceğinden söz etmek mümkündür. Bunlardan birisi de merkezi Kazakistan’ın Türkistan şehrinde bulunan ve Türkiye ile Kazakistan’ın ortak kuruluşu olan Ahmet Yesevi Üniversitesidir. Üniversitenin 1993 yılında imzalanan tüzüğünde temel amaç olarak  “Türk Cumhuriyetleri ile Türk Topluluklarındaki üniversite çağında bulunan gençlerin bir çatı altında Türklük bilinci ve uluslararası eğitim ve çağdaş bilimin gereklerine göre eğitimlerini sağlamak.”  ifadesi yer almaktadır. İşte bu üniversiteyi önemseyerek takip etmemizin en büyük sebebi bu cümledir. Ahmet Yesevi Üniversitesi zaman içerisinde hızla büyümüş ve Kazakistan’ın en büyük eğitim kurumlarından birisi haline gelmiştir. Söz konusu büyümenin olağan ve olağanüstü sonuçları, Türkistan bölgesinin kendisine özgü koşulları ve mevzuattan kaynaklanan eksiklikler bazı sorunları ve haliyle de eleştirileri beraberinde getirmiştir. Öyle ki biz de belirli dönemlere ilişkin yönetim anlayışını ve gerçekleşen bazı uygulamaları eleştirmekten kaçınmadık. Çünkü bu kurum bir semboldür. İçini boşaltamazsınız, ancak asli görevinden de uzaklaştıramazsınız. Bilimi ve çağdaş yönetim tekniklerini esas alarak  “Türklük bilinci”  ifadesinin gereğini yapmak zorundasınız.
Türkistan’dan mektup var
Geçtiğimiz günlerde Üniversitenin Rektör Vekili ve Türk dünyasına büyük hizmetleri olduğuna inandığım Prof.Dr. Mahir Nakip Bey’den 2 yıllık görev süresi içerisinde yapılanları özetlediği bir elektronik posta aldım. Bunların hepsini burada yazmak mümkün değil. Gerçekten Üniversitenin etkinleşmesi ve modern eğitim-öğretim standartlarına kavuşması adına pek çok akademik ve idari faaliyetin yapıldığı görülüyor. Yapımına daha önce başlanan Tıp Fakültesi hizmete sokulmuş, öğretim üyeleri ve öğrencilerin daha iyi imkanlarda yaşaması için lojman, yurt, yemekhane, kafeterya gibi fiziki şartlara yönelik bazı yenilikler ve tedbirler alınmış, Türkçenin yaygınlaşması için oryantasyon çalışmaları hızlanmış ve bu hususu engelleyen mevzuat eksiklikleri tamamlanmış. Teknolojik alt yapı ve bilgisayar destekli bilgi ulaşımı kuvvetlendirilmiş. Ve daha birçok uygulamanın bahsedildiği e-postanın sonunda  “Yaklaşık 2 yıllık yönetimimiz sırasında Kazak tarafı ile rahatsızlık yaratacak bir sorunumuzun olmaması önemlidir. Bunda mütevelli üyeleri arasındaki iyi diyalogun, rektörün olumlu yaklaşımının, Türkiyeli kadronun kendi aralarındaki uyumun rolü büyüktür” deniliyor. Eğer böyleyse bu sevindirici bir durum ve Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Osman Horata ile Sayın Mahir Nakip beyi tebrik etmek gerekir. Ancak her örgütte olabileceği gibi burada da sorunsuz bir ortam ve ilişkiler bütününden bahsedilmesi mümkün değildir. Bizi tanıyanlar bunun aksine inanmadığımızı iyi bilir. Muhakkak ki eksikliklerin bu kadar kısa bir sürede giderilmesi çok zor. Son olarak bu önemli kurumla ilgili bilgi, görüş ve düşüncelerini iletmek isteyenlerin (zorlu77@gmail.com) adresinden bize ve köşemize ulaşabileceğini belirtelim.

Ermenistan bizi yanıltmadı
Obama-Sarkisyan görüşmesini ve olabilecekleri 3 Nisan’da açıklamıştık. Sarkisyan bizi haklı çıkardı. Daha önce dananın kuyruğunun nasıl ve ne zaman kopacağından da bahsetmiştik. İşte onu da hep birlikte göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları