Yeşil kuşak, solun Amerika'ya armağanıdır

Sol, son dönem olaylarını yorumlarken aradan sıyrılmanın yolunu bulmuş... Argümanları belli ve basit. "Efendim" diyorlar. "Amerika, Yeşil kuşak projesiyle, komünizmle mücadele dernekleriyle, Türkiye'nin gidişatını değiştirdi. Solu dışladılar. Cemaatleri güçlendirdiler... Şimdi geldikleri nokta burası..."

"Geldikleri yer burası" dedikleri durum, belki farkında değiller ama tam olarak onların sayesindedir.

Nasıl olur?

Sol bizzat Amerikan karşıtı değil mi?

Materyalizmden dolayı cemaatlere karşı sayılmaz mı?

Hatta daha ileri gideyim.

Sol, sırf materyalimden beslenen bir zihniyetle cemaatleri bırak, dine bile itiraz etmiyor mu?

Ediyor...

Eee? Öyle ise nasıl oluyor da Amerika'nın Türkiye'de uyguladığı Yeşil kuşak projesinin de destekçisi sayılıyor?

Çünkü Türkiye'deki bir kısım sol, katıksız bir militarizmle tam olarak Sovyet Rusya'nın yanında yer alıyordu...

Filistin kamplarında eğitim alıp, elinde silahla dağları kendine mekân tutan onlar değil miydi?

Bankaları soyan, insanları katleden, kurtarılmış mahalleler kurarak, istediklerini bu mahallelerde kurdukları adına "halk mahkemeleri" dedikleri uyduruk kanun ve sözde mahkemelerde yargılayan onlar değil miydi?

Elinde silah, yarattıkları terörizmle, toptan faşizmle suçladıkları Türk polisine, Amerikancı olarak suçladıkları Türk Jandarmasına savaş açan yine onlar değil miydi?

 Evet!

İşte bu yaptıklarıyla en büyük hizmeti Amerika'ya yaptılar... Türkiye'de  Amerika'nın önünü açtılar. İşini kolaylaştırdılar...

Onlar, her "kahrolsun NATO, yaşasın halkların kardeşliği" deyip, önce NATO'yu kovan, sonra Türkiye'yi "halklara" bölen sloganlar attıkça, Lenin şarkıları söyledikçe, Marks'ın manifestosunu yazıp çizip, Türkiye'nin CHE'nin ülkesine dönmesini istedikçe, Amerika, Türkiye'nin içine girdi. Yetmedi, kurumlarını ele geçirdi. O da yetmedi, bütün bedenimizi sardı...

Çünkü komünizm, sosyalizm, elinde silahı, dilinde sloganlarıyla, ete kemiğe bürünmüş, ülkemizin çocuklarının beynini FETÖ gibi çala çala gelmekteydi..

İşte şurada elinde silahla dağa çıkmış, işte şurada bankayı soymuş, işte şurada kurtarılmış mahalleyi örgütlemiş, ayrı mahkeme, ayrı yönetim, oluşturmanın bütün görüntüsel gerçekliğini önümüze sermişti..

Şimdi söyleyin bakalım, bu durum karşısında demokrasi ve cumhuriyet ne yapsaydı?

Millet/halk ne deseydi?

Bu beladan nasıl kurtarılsaydı?

Ne diyordu Amerika?

"Sovyet Rusya (VARŞOVA), yayılmak istiyor. Bunu NATO ülkeleri olarak salt demokrasiyle önleyemeyiz..."

Peki, ne yapacağız?

"İnsanların zihinlerini koruma altına alacağız. Öyle bir yol kullanacağız ki komünist fikir ve düşünceyi her bir birey kendisi reddedecek... Kendisi kovacak..."

Ne yapalım bunun için?..

"İnsanları dindarlaştıralım..."

Öyle ise tarikatlara yol verelim.

Önden buyurun...

Sol, Türk Devletini, halkını, demokrasiyi tehdit etmeseydi, Türkiye'yi yönetenler, Cumhuriyet'in en başından kovduğu, dışarıda bıraktığı, tarikatlara kurtarıcı olarak bakmayacaktı...

Şimdi çıkmış ortaya bir kısım arkadaşlar, bütün faturayı başkalarına kesiyor...

Ne kolaycı bir yöntem...

Türkiye'deki birçok insanın zihninde halen daha Atatürk düşmanlığı varsa, Türkiye'de Amerika bu derece etkin olmuşsa nedeni, solun Amerika'ya sağladığı psikolojik ortamdır.

Yazarın Diğer Yazıları