Yıkım

Yıkım
?Kırk seçenek varken, İstanbul'un son ormanını bıçak gibi yarıp İtalyanlarla köprü yapmak hadi tamam...

O gün Cizre'de 11 polis şehit olmuş, 87 sivil insan paramparça yaralanmışken... Asker Suriye'de savaşırken... CHP Genel Başkanı'na pusu kurulmuş, canını zor kurtarmışken...

İnsan almayan hapishaneler...

Hep infazlar, çatışmalar, ölümler, acılar içinde bir yurt...

Durmuş ekonomisi, korku içinde insanları, geleceğini yitirmiş bir ülke...

Köprüde mehter çalıp, balon uçurmanın örtemeyeceği bir yıkım...

Bekir Coşkun Sözcü

*****

Türkiye'yi emperyalizme soydurma köprüsü

-------

 (...) Kamyonlar molasız geçecek.

TIR'lar bekleme yapmayacak.

Fakat sonuç değişmedi.

Bir kamyon domates satıp bir cep telefonu almaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye ihraç malları içindeki "ileri teknoloji payını" 14 yıldır bir milim artıramadı, artıramıyor.

Sadece köprü, tünel, duble yol, şehirleri betona tapma mabedlerine çevirip rantı yüksek inşaat yapmakla Türkiye kalkınamadı.

(...) Köprülerin yapıcısı:

Kore-Japon şirketleri.

Otoyolların yapıcısı:

İtalyan şirketleri.

Finansman sağlayıcı:

Türk şirketleri.

Köprülere ve otoyollara finansman bulacak Türk şirketlerine devlet "hasılat ve buna bağlı olarak araç geçiş garantisi" verdi. Yani devlet ile Türk şirketi patronu arasında "yıllık ya da 5-10 yıllık; şu kadar araç geçecek-şu kadar hasılat yapılacak garantili" anlaşma imzalandı. O kadar araç geçmezse kalanı devlet hazinesi Türk şirketine ödeyecek. Türk şirketleri, bu mukaveleleri Türk bankaları üzerinden yabancı bankalara gösterip, köprü ve oto yolları yapacak paraları yüksek faizle dışarıdan buldular. Köprüyü yapacak Japon ya da Kore, otoyolu yapacak İtalyan şirketine bu paraları aktardılar. Köprü ve yollar hiç gecikmeden bitiverdi. Yani; "gururumuz-dünya harikası- gerdanlığımız" diye yağcılık aracı haline getirilen köprüler aracılığıyla Türkiye, dış finansman kurtlarına (emperyalizme) soydurulmuş oldu...

Necati Doğru Sözcü

*****

Olağan bir hal lazım bize acilen

---------

Askerin, polisin, sivil vatandaşın ve mesela ana muhalefet partisi genel başkanının canına kastedecek kadar pervasızlaşmış terör örgütleri tarafından tuzak üstüne tuzak kurulan günler...

Terör örgütlerinin ardından sınırı aşıp Ortadoğu'nun bulanık sularına ayıklanan, yeniden kurgulanan bir orduyla daldığımız günler...

Devlet iradesinin yakın geçmişteki aymazlığına, yakın geçmişe kadar koynuna sığıştırıp beslediği yılanlar tarafından nasıl ısırıldığına hayret etmekten yorgun düştüğümüz günler.

 İçişleri Bakanı'nın "81 ilin 74'ündeki emniyet müdürlerinin terör örgütü üyesi olduğunu" söylemesi normal bir hal midir? Normal karşılanabilir mi? Birilerinin siyasi sorumluluk üstlenmesi beklenmez mi? Olağan bir hal midir bu?

Daha tazeden bir haber...

Bazı büyükelçiler FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. İçlerinden birini şöyle tanıtıyordu haberler:

"Darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanlığı döneminde özel kalem müdürü olan ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dış politika başdanışmanlığını yapan eski büyükelçi Gürcan Balık ile görevden alınan büyükelçiler Ali Fındık ve Tuncay Babalı tutuklandı. Balık'ın, 2013'te dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Fetullah Gülen'in görüşmesine aracılık eden isim olduğu öne sürülmüştü." Normal midir Allah aşkına bu durum?

Her şey bir yana, bir Dışişleri Bakanı'nın (kaldı ki başbakanlık da yaptı) bir cemaat lideriyle görüşmek için büyükelçiyi aracı olarak kullanmış olması olağan bir hal midir?

(...)

 Olağan bir sabaha uyanmayalı, kazasız belasız, ölümsüz skandalsız bir güne uyanmayalı ne kadar uzun zaman oldu farkında mıyız? ..

Kanat Atkaya Hürriyet

++++++

Terörün arkasındaki güçler

-----

...Cumhurbaşkanı Erdoğan köprü açılışında Suriye operasyonu ve ülkemizdeki terörün Suriye ile bağlantısı konusunda da konuştu:

-"PKK'nın, DAEŞ'in, FETÖ'nün arkasındaki güçlere sesleniyorum (...) Türkiye'de döktüğünüz kan yeter, Irak'ta, Afganistan'da, Mısır'da, Libya'da, Filistin'de döktüğünüz kan yeter. Pakistan'da döktüğünüz kan yeter.

-Sanılmasın ki bölge insanı durduk yerde birbirinin boğazına sarılıyor..."

(...)

Diyelim ki Samuel Huntington'ın Pentagon desteğiyle dünyayı etkileyerek "Medeniyetler gruplara ayrılsın" görüşünü empoze etmesi boşuna değildi.

Uzakdoğu ülkeleri bir yerde, Ortadoğu ayrı bir yerde, Batı ülkeleri ise uzak-emniyetli bir köşede duracak ve dünyanın diğer ülkeleriyle top gibi oynayacaktı.

İyi ama bu Ortadoğu ülkelerinde hiç mi akıl yoktur ki Batı'nın (özellikle 'üst akıl'ın) kendileriyle top gibi oynamasına izin veriyor?

Canlı bomba terörleri ve akla hayale gelmedik vahşet yapan ve hatta bunu "din adına" yaptığını söylerken "aynı din ve mezhepten" binlerce insanı katleden örgütler hep Ortadoğu'dan çıkıyor?..

Güngör Mengi Vatan

+++++++

Biden doğru söylüyor(!)

----

ABD Pokemon Go oynuyor

-------

Joe Biden'ın Ankara ziyareti sırasında "15 Temmuz gecesi olanları internet oyunu sandık!" açıklaması; dünyanın içine etse de alaşağı edilemeyen CEO'su Amerikan hükümetinin Türkiye'deki muhataplarıyla dalga geçtiğini düşündürebilir.

Oysa hiçbiri, asla İngilizler kadar sofistike kurnaz olamayan bir Amerikan yetkilisinin ağzından bu laf, gayet saf ve samimi bir itiraftır.

Çünkü ABD küresel jeopolitikayı zaten internet oyunu gibi algılayıp dünya ile Pokemon Go oynuyor!

Bilmeyenler için özetliyorum: "Pocket Monsters", yani cep canavarları sözcüklerinden türetilen pokemon oyununda toprak türü, ateş türü, su türünde çeşitli yaratıklar var. Oyun, artırılmış gerçeklik tekniğiyle bulunduğunuz coğrafyada akıllı cep telefonlarıyla iz sürerek oynanıyor.

Oyuncular, "pokemon eğitmeni" sıfatıyla gerçek dünya olan oyun alanında sanal cep canavarları avlıyor, yakalıyor ve eğiterek takımını güçlendiriyor. Bir yandan başka eğitmenlerle ittifak yapıp takımını büyütürken bir yandan da müttefikleri arasında en güçlü takım sahibi eğitmen olmayı hedefliyor.

ABD, ilk Türk cep canavarlarını 4 Temmuz 2003'te, Kuzey Irak'taki Süleymaniye beldesine yaptığı baskında avladı. 3 subay, 8 astsubaydan oluşan TSK pokemon timini kelepçeleyip çuvala soktu.

***

Türkiye, ABD'nin Pokemon Go oyun alanı olduğunun farkında değildi.

Ankara'da Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ilerleyen yıllarda Balyoz mağduru olacak Deniz Harp Okulu komutanı Amiral Türker Ertürk ile bir görüşme yapmaktaydı. Dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Köksal Karabay içeri girdi, Süleymaniye'deki durumu bildirdi. Aldığı cevap: "Aman mukavemet etmesinler!"oldu.

Hilmi Özkök, bu cevapla kendisinin de ABD tarafından eski teknolojiyle avlanıp eğitilen arkaik bir piyon olduğunu belli etti.

Gazi Mustafa Kemal'in Çanakkale'de vatan toprağını savunurken "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!" emri; ABD'nin sehven pokemonu olan bir Genelkurmay Başkanı tarafından Süleymaniye'de "Aman mukavemet etmesinler!" teslimiyetine dönüştü böylece.

(...)

ABD'nin yıllarca eğittiği İmam Pokemon Fetoş'un internet virüs timi; polis, yargıç, savcı, yani avcı pokemoncuklar olarak sahaya çıktı. Algı tuzakları, sanal kumpaslar, dijital sahtekârlıklar için gerçek davalar açıldı, gerçek cezaevleri inşa edildi.

Her şey hukuksuzdu.

Ama ordunun asker, silahlı ve savaşmak için eğitildiklerini unutacak kadar bilge, bilgin, aydın ve mülayim komutanları, subayları, hatta Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ; sonradan adi hırsızlar gibi kaçacak olan FETÖ savcıları önünde tutuklanmak için sıraya girdiler.

Zaten cezaevinde de yazar oldular, bilgilerini, bilgeliklerini kitaplara döktüler!

Çünkü teslimiyete alışılmıştı.

TSK, FETÖ pokemoncuklarına kaldı.

Gerisini biliyorsunuz.

ABD'nin Türkiye sathında ve civar coğrafyada oynadığı Pokemon Go devam ediyor...

Mine Kırıkkanat Cumhuriyet