Yılmaz Özdil: "Şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitleri diye ayırdığınız yetmedi, şimdi de..."

Yılmaz Özdil: "Şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitleri diye ayırdığınız yetmedi, şimdi de..."
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında AKP döneminde şehit yakınlarına ve gazilere açılan davaları kaleme aldı.

Afrin'deki terör hedeflerine yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı'nın ilk şehidi Musa Özalkan, 2009’da karıştığı trafik kazasından dolayı 109 bin lira tazminat ödemeye mahkûm oldu. Kararın ardından kamuoyundan büyük tepki geldi. Siyasetçiler de konuyla ilgili rahatsızlığını dile getirdi.

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in de gündeminde şehide haciz skandalı vardı. Özdil, "Şehide haciz" başlıklı yazısında AKP döneminde şehit yakınları ve gazilere açılan davaları hatırlattı. 

İşte o yazı:

"Afrin şehidimizin evine haciz gönderildi. Asrın liderimiz bu vicdansızlığa isyan etti, “şehidimize haciz muamelesi yapmak kimsenin haddine değildir, bu terbiyesizliği yapanlar hakkında takibat yapılacaktır, devlet böyle bir acze düşmez, düşürenlere de hesabı sorulur” dedi. Adalet bakanlığımız, Afrin şehidimize haciz koyduran avukat hakkında suç duyurusunda bulundu. 

*

Helal olsun.

*

Ama…

*

2006'da Şemdinli'de şehit düşen Halil Kömür'ün babasına, asrın liderimize hakaret ettiği iddiasıyla dava açıldı, şehit babasına 11 ay 25 gün hapis cezası verildi.

*

2005'te Van Gürpınar'da şehit düşen Kansu Gül'ün annesine, yasa gereği Emekli Sandığı'ndan maaş bağlandı, sağlık karnesi verildi, kadıncağız oğlunun acısıyla felç olmuştu, hastanelerde tedavi gördü, beş yıl sonra 15 bin lira fatura çıkarıldı, ölmüş kocandan Bağkurlu olduğun için Emekli Sandığı'ndan faydalanamazsın denildi, 430 liralık maaşına haciz konuldu.

*

2012'de İzmir Foça'da askeri aracın geçişi sırasındaki patlamada şehit düşen Özkan Ateşli'nin İstanbul'da oturan babasına, oğlunun şehit düşmesinden 20 gün sonra, alt tarafı 800 liralık elektrik borcu nedeniyle haciz geldi. Şehit babası erteleme istedi, kabul edilmedi.

*

Kuzey Irak'ta mayına basarak sağ bacağını kaybeden gazi Nurettin Paksoy, bankadan kredi çekerek 93 bin liraya elektronik protez bacak taktırdı, SGK faturayı pahalı buldu, bu parayı ödemedi, sadece 54 bin lirasını ödedi, 2015'te gazinin protez bacağına haciz geldi.

*

Ömür Gezdiren, ömrünün en güzel günlerini terörist peşinde gezdiriyordu, mayın patladı, şakağına şarapnel saplandı, suratı darmadağın oldu. Aylarca komada kaldı. Kör oldu. Beyninde hasar oluştuğu için parkinson'a yakalandı. Konuşmakta güçlük çekiyor, vücudu zangır zangır titriyordu. Baba yok. Kardeş yok. Hayattaki tek varlığı olan annesiyle oturuyordu. 2011'de Ayedaş'a gittiler, gazilere tanınan indirimden faydalanmak istediklerini anlatmaya çalıştılar. Görmüyor, heceleye heceleye konuşuyor, titriyordu, banko memuru sıkıldı! Evrakların eksik diyerek, kestirip attı. Tartışma çıktı. Güvenlik görevlisi Ömür'ün üstüne yürüdü, anne çığlık attı, Ömür panikledi, koruma içgüdüsüyle hamle yaptı, zaten sinir sistemi haşat, eline koluna hakim olamıyor, bankoda duran elektronik sayaç düştü, kırıldı. Ömür bayıldı. Ambulansla hastaneye götürüldü. Bedensel çaresizliğinden asabı oynamış, krize girmişti, bayılma sebebi buydu. Yedi ay sonra… Kapı çalındı, postacı gelmişti, ellerine zarf tutuşturdu. Açtılar. Anne okudu, gazi dinledi. Mahkeme celbiydi. Kamu malına zarar vermekten dava açılmıştı, üç sene hapsi isteniyordu! Hakkari dağlarında gözünü, beynini, hayatının geriye kalan kısmını bırakan gazi, devlete zarar vermişti yani!

*

2012'de asrın liderimiz “şehitlik gazilik sektör haline geldi, gazi olabilirsin, eyvallah, bununla övün ama istismar etmeyin” dedi.

2014'te Muş'ta askerlik görevini yapan Uysal Doğan şüpheli şekilde hayatını kaybetti, öldürüldü mü, intihar mı etti, tespit edilemedi. Genelkurmay başkanlığı Uysal'ın babasına resmi yazı gönderdi, Uysal'ın ölümüne sebep olan G3 mermisinin parasını istedi! Merminin fiyatı 1 lira 11 kuruştu. Mazallah bu para ödenmezse, devletimizin hazinesi 1 lira 11 kuruş zarar ederdi!

*

2007… Şırnak'ta tuzaklanmış bomba infilak etti, vücuduna elektrik verilmiş gibi hissetti, sol koluna baktı, sol kolu yoktu, bacağına sanki kaynar sular dökülmüştü, baktı, bacağı da yoktu, doğrulmaya çalıştı, ayakucunda çukur vardı, baktı, bacağının parçaları duruyordu çukurda, kelime-i şehadet getirdi, çatışma devam ediyordu, tüfeği aklına geldi, tüfeğimi alayım vuruşayım diye düşündü, baktı, sağ kolu erimiş plastik gibi damlıyordu yere… O an farketmemişti ama, sol gözü de gitmişti. Yılmaz Yiğit… Kahraman ruhu teslim olmadı, ameliyat üstüne ameliyat, hayata tutundu, Işık Koşaner'in girişimiyle kol protezi takıldı, İlker Başbuğ'un desteğiyle ABD'ye gönderildi, aylarca tedavi gördü, protez bacak takıldı, artık hiç olmazsa ayakta durabiliyordu. 2014… Ankara'da belediye otobüsüne bindi, şoför “kartını bas” dedi, kollarını gösterdi, “gaziyim, ellerim yok, kartım arka cebimde, siz alır mısınız lütfen” dedi, şoför “ne demek elim yok, hayret bi şey yav, çıkartıp göstereceksin” dedi, tartışma çıktı, şoför efendi bağırdı, gazimize “hayvan oğlu hayvan şerefsiz” dedi.

Mehmet Gençer, Şırnak'ta şehit düşen astsubay Serhat Gençer'in babasıydı, aynı zamanda, Bingöl'de şehit düşen üsteğmen Serkan Gençer'in amcasıydı, aynı zamanda, Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı'ydı. 2014'te… Şehit amcası ve şehit babası olan Mehmet Gençer'e, asrın liderimize hakaret ettiği iddiasıyla dava açıldı, üç sene hapsi istendi, bir sene hapis cezasına çarptırıldı.

*

E şimdi… Afrin şehidimizin evine haciz gönderildi. Asrın liderimiz “bu terbiyesizliği yapanlara hesabı sorulur” diyor. Yandaş medya “tarihimizde böyle vicdansızlık görülmedi” diye manşet atıyor. Adalet bakanlığı haciz gönderen avukat hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

*

Afrin şehitleri hepimizin şehidi. Peki, öncekiler kimin şehidiydi?

*

Afrin şehitlerimiz vatan için canını veriyor. Öncekiler Tanzanya için mi canını verdi?

*

Afrin şehitlerimiz bayrak için şehit oluyor. Öncekiler perdelik kumaş için mi şehit oldu?

*

Şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitleri diye ayırdığınız yetmedi, şimdi de Afrin şehitleri diye mi ayıracaksınız?"

İlgili Haberler