Buna göre, yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması sebeplerinden bir veya birkaçına bağlı olarak hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Başbakanlık veya ilgili bakanlıkların talebi üzerine TİB tarafından internet ortamında yer alan yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek. Başbakanlık veya ilgili Bakanlıkların talebi üzerine Başkanlık tarafından verilen içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı, Başkanlık tarafından, 24 saat içinde sulh ceza hakiminin onayına sunulacak. Hakim, kararını 48 saat içinde açıklayacak; aksi halde, karar kendiliğinden kalkacak. Çıkarılması öngörülen kanun o kadar geniş tutuluyor ki bu da “sansür” tartışmalarını alevlendiriyor. Bu güne kadar yapılan uygulamalar da bunu kanıtlar nitelikte. İktidarın hedefi durumunda olan sosyal medya devi Twitter’ın yayımladığı 2014 yılının ikinci yarısını kapsayan Şeffaflık Raporu da gelinin süreci gözler önüne seriyor. Rapora göre dünyada en çok tweet sildirme talebi Türkiye’den geldi. Twitter’ın açıkladığı rakamlara göre ilk 6 ayda Türkiye’den 304 hesap ile ilgili 183 Tweet silme talebi geldi ve bu talepler doğrultusunda bu mesajlar silindi. Ayrıca 17 hesap da askıya alındı. Bunun arkasında da AKP iktidarının kendilerini eleştiren hesapları hedef alması yatıyor.
Vatandaş tedirgin
Tabii ki insanların birbirine hakaret etmesi, aşağılaması kabul edilemez. Ancak fikirlerin de savuunulması yönünde engellemeler de aynı ölçüde kabul edilebilir değil. Bu çerçevede tasarının temel insan hakları bağlamında yeniden ele alınması zaruridir. En azından internet sitelerinin ya da yazılan mesajların mahkeme kararı olamadan egellenmesinin önüne geçilmeli. Zaten bir suç varsa sorumluları kanun önünde hesap verecektir. Bunun aksi “Faşizm” anlayışını hortlatacaktır. Bu arada, dinlemeler ve takip edilme korkusu vatandaşları da kendilerine göre önlem almaya itiyor. Örneğin internet üzerinden anlık mesajlaşma uygulaması WhatsApp’a yönelik gizlilik endişeleri kullanıcıları başka program arayışlarına ittiği belirtiliyor. Bu çerçevede özellikle “şifreli konuşma” ve “mesajı imha” özellikleri ile öne çıkan “Telegram” ın 50 milyonun üzerinde aktif kullanıcıya ulaştığı kayededildi. Bu durum insanların nasıl bir korku toplu haline geldiğinin bir örneği. Bunun için iktidarın, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini kısıtlama yerine, onların güvenliğini ve devlet kurumlarına karşı güvenini sağlama yoluna gitmesi en önemli amacı olmalı.