YÖK kepenkleri kapattı mı?

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, YÖK’ün kuruluş felsefesi ve işleyişi bakımından bugün artık yaşamasının ve savunulmasının mümkün olmadığını belirterek “Artık bu kurumu geçmişe bir tepki olarak değiştirmek de yetmez. YÖK’ü de tamamen lağvetmemiz lazım. Umarım en kısa zamanda bu kurum özlendiği gibi 21. yüzyıl Türkiye’sinin beklentilerine uygun bir denetleme, planlama ve koordinasyon kurumu haline dönüştürülecektir” dedi. Sayın Çetinsaya’ya katılmamak mümkün değildir. 
Nitekim YÖK, siyasi müdahaleler nedeniyle herhangi bir iş yapamaz konuma getirildi, ya da herhangi bir iş yapmamakla kendini programladı. 31.08.2013 tarih ve 28751 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte Değişiklik gereği YÖK,  en geç altı ay içinde Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğini değiştirerek yayınlaması gerekirdi. 
Ancak aradan yedi buçuk ay geçmesine rağmen YÖK, ilgili yönetmeliği henüz yayınlamamıştır. Resmen suç işlenmesine rağmen devletin denetimle ilgili kurumları çalışmadığından YÖK’ün bu aymazlığı görmezlikten gelinmektedir. Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı yapılmadığından on binlerce idari personelin özlük hakkı göz göre göre gasp edilmektedir.
Üniversite Rektörleri bunu fırsat bilerek akla hayale gelmez entrikalarla hak etmeyenleri önemli görevlere getirmektedir. Bu da üniversiteleri yaşanmaz konuma getirmiş, binlerce yetişmiş memur üniversitelerde yükselmelerinin önü  kesildiğinden başka kurumlara geçmiş veya geçmeye çalışmaktadır. 
Yönetmelik gereği üniversitelerde en geç iki yılda bir Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı yapılması gerektiği halde beş veya on yıldan beri bu sınavların yapılmadığı üniversiteler bulunmaktadır. Bunun sonucu on binlerce üniversite idari personeli hak ettiği halde bir üst kadroya geçememektedir. Yine hizmetli kadrosunda bulunan binlerce üniversite mezunu memur kadrosuna geçemediğinden önemli hak kayıplarına maruz olmaktadır. Kimin umurunda?.. 
Temel işlevi, akademik gelişimin sağlanması için gerekli düzenlemeleri ve koordinasyonu yapmak olan YÖK’ün son dönemde ortaya koyduğu uygulama ve kararlar ile misyonundan uzak bir tavır sergilediğini üzülerek görmekteyiz.
Aralık 2013 tarihinden itibaren “Yüksek Lisans ve Doktora Yurt Dışı Araştırma Bursu” başvurularının YÖK Yürütme Kurulu gündemine alınmadığı, başvuruda bulunan birçok akademisyenin mağdur edildiği sendikamıza yapılan şikayetlerden anlaşılmaktadır. Bu uygulamaya ek olarak, yüksek lisans araştırma bursu imkanından faydalanan ve doktora araştırma burslarına başvuran adaylara olumsuz cevap verilmesi olagelen bir davranış haline gelmiştir. Akademik hayatın en önemli basamağı olan doktora eğitiminde böyle bir uygulamanın olması ve durumun akademisyenlere, YÖK tarafından resmi bir biçimde bildirilmemesi ise yaşanan bir diğer sorundur.  
Akademisyenlerin YÖK çağrı merkezi ve ilgili birimler nezdinde gerçekleştirilen bilgi taleplerine, sorunun devam ettiği açıklanmasına ek olarak ne zaman ve ne şekilde giderileceğinin de bilinmediği eklenmiştir. Uzun çalışma ve girişimler sonrası yurtdışındaki araştırma merkezleri ve üniversitelerden kabul alan akademisyenlerin, yaşadıkları hayal kırıklığının yanı sıra içinde bulundukları karamsarlık ve bu kurumlara karşı mahcubiyetleri her geçen gün artmaktadır. 
Kabul alınan kurumların bir yıl öncesinden planlama gerçekleştirdiği, ekonomik sıkıntı içinde bulunan akademisyenlerin farklı alternatif yollara sahip olmadığı ve akademik hayatlarının ilerleyen dönemlerinde yaşanan sorunlardan dolayı bu yöntemi bir daha kullanmayı tercih etmeyecekleri hususları göz ardı edilmemelidir. 
Bireysel düzeyde yaşanan ve akademisyenlerin genelini etkileyen bu durumun çözüme kavuşturulması, başvuru süresi geçen ve bu haktan yararlanamayan akademisyenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi ve idari personelin bir an önce Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavının yapılabilmesi için yetkilileri göreve davet ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları